Cumhur Önder Arslan

Bir Sebebi Var

18 Kasım 2013 Pazartesi

“İyi parkur, güçlü sponsorlar, kaliteli atletlerle dünyanın en büyük atletizm organizasyonlarından birini İstanbul’da yaratabiliriz” demişti yıllar önce atletizm dünyamızın duayen ismi Cüneyt E. Koryürek, bir yazısını bana telefonla aktarırken... Cüneyt Ağabey artık aramızda değil ama bu cümleyi kurarken elbette ‘Bir Sebebi Var’dı... Yıllar önce ‘Boğaziçi Maratonu’ olarak koşulan yarışın ismini ‘Avrasya Maratonu’ şeklinde değiştirmişti değerli dostlarıyla... Ve şimdi O’nların bıraktığı bu miras, her yıl halkımızın da desteğiyle büyüyen, İstanbul’un, dolayısıyla Türkiye’nin ‘marka’ organizasyonu halini aldı. İstanbul’un zamana meydan okuyan eşsiz tarihi dokusu, Asya ve Avrupa’yı birleştiren Boğaziçi Köprüsü, dünyada kıtalararası koşulan tek organizasyon olması, maratonumuzu rakiplerinden farklı kılan en temel özellikleriydi... Bu büyük değer; her yıl artan katılım ve kaliteli sporcuların İstanbul’da koşmasıyla birlikte Uluslararası Atletizm Federasyonu Birliği (IAFF) tarafından ‘Altın Kategori’ unvanını elde etmişti. Ama İstanbul’un daha iyisini yapabilmek için‘Bir Sebebi Var’dı: o da ‘Majör’ adı verilen dünyanın en büyük 7 maratonundan biri olabilmek, hatta onları geçip zirveye çıkabilmek... Bu hedef doğrultusunda dünyanın tanıdığı Vodafone ile sponsorluk konusunda anlaşıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Spor AŞ yetkilileri, New York, Tokyo ve bazı önemli maratonları yerinde takip etti. Ardından parkurda yeni düzenlemelere gidildi. Önemli sporcuların ülkemize gelmesi sağlandı. ‘Marka’yı güçlendirme yolunda 1979’dan bu yana kesintisiz düzenlenen organizasyonun adı ‘Vodafone İstanbul Maratonu’ şeklinde değiştirildi. Yani Cüneyt Ağabey’in tüm söyledikleri hayata geçirildi; İstanbul’un bir maraton başkenti haline gelmesi için ne kadar inançlı olunduğu gösterildi.
Dev organizasyondan 3 gün önce Sinan Erdem Spor Salonu’nda açılan Maraton Expo Fuarı’na gittiğimde, yukarıda anlattıklarımın ‘değeri’ni daha da iyi anladım. Japonya, Fransa, İtalya, Almanya, Romanya ve daha birçok ülkeden gelen atletizm severlerin, İstanbul’da koşabilmek, maratona kayıt yaptırabilmek için ne kadar istekli olduklarını gördüm. Havaalanından elinde valizlerle kayıt noktasına gelip, yarış numarasını alan yabancı misafirlerimizden birine “Neden İstanbul?” diye sorduğumda aldığım “Bu tarih, iki kıta, Boğaziçi Köprüsü’nde olmak... Hiçbiri diğer maratonlarda yok. Türkiye çok renkli bir ülke, İstanbul da öyle, her ses ve rengi kapsıyor..” yanıtı aslında her şeyi anlatıyordu... 20 bine yakın atlet ve 200 bine varan insanın katılımıyla yapılan maraton, Türkiye’nin en büyük kitlesel etkinliği olduğunu; İstanbul’un ‘Dünya Spor Şehri’ unvanını hak ettiğini dün bir kez daha ispatladı. Çünkü; dünyanın farklı ülkelerinden kilometrelerce yol yapıp Vodafone İstanbul Maratonu’na gelen yabancı misafirlerin de; elinde Türk bayrağı ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk posteriyle köprüden geçen kardeşlerimizin de; Mısır’daki darbeye tepki koyup ‘Müslüman Mısır halkının yanındayız’ diyerek Rabia işareti yapan vatandaşımızın da; yüksek sesle ‘Andımız’ı okuyan gençlerin de; hayata tutunan görme ve bedensel engelli yurttaşlarımızın da; ‘Esra benimle evlenir misin’ diye pankart açan âşık Mustafa’nın da; üzerlerindeki F.Bahçe ve G.Saray formalarıyla iki kıtayı birleştiren köprünün tam ortasında birbirine sarılan dostların da; kucağında minik yavrusuyla halk yürüyüşüne katılan genç annenin de ‘Bir Sebebi Var’dı...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tezat! 5 Şubat 2015
‘Yok’ları Oynamak!.. 23 Eylül 2014
Atamayana Atarlar! 10 Aralık 2013

Günün Köşe Yazıları