Egemen Berköz

Opus Amadeus Festivali’nde çok özel iki konser

07 Nisan 2014 Pazartesi

     Opus Amadeus Müzik Festivali’nin izleme olanağı bulduğum son iki konseri çok değişik açılardan özel birer deneyim oldu benim için.
      Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’ndeki İtalyan Bottesini Beşlisi’nin konserini özel kılan, izlencesinde yer verilen iki yapıt ve bestecileri arasındaki ilişki ve etkileşimdi. 27 Mart Perşembe akşamı yapılan konserin ilk bölümünde Avusturyalı besteci J.N.Hummel’in (1778–1837) Re Minör Op.74 Piyanolu Beşlisini dinledik.
     Döneminde çok ünlü olan ve yapıtları en çok çalınan besteciler arasında yer alan Hummel daha sonra çağdaşı diğer bestecilerin gölgesinde kalmış ve unutulmuş. 1816’da bestelediği ve bir çağdaşına esin kaynağı olan Piyanolu Beşlisi onun ne düzeyde bir besteci olduğunu göstermeye yeter.
      Konserin ikinci bölümünde ise Hummel’den esinlenen o bestecinin, yani Schubert’in (1797–1828) bu esinlenmenin ürünü olan yapıtını dinledik. Schubert’in “Alabalık” adıyla tanınan La Majör D. 667 Piyanolu Beşlisini, dostlarının isteğiyle, aynı adlı lied’inin izleği üzerine bestelediğini, kurgulama olarak da Hummel’in Piyanolu Beşlisinden esinlendiğini yazıyor kaynaklar. Aralarında böyle müziksel akrabalık olan yapıtları art arda dinlemek ayrı bir keyif.
      Linda di Carlo (piyano), Alessandro Cervo (keman), Federico Stassi (viyola), Amedeo Cicchese (viyolonsel) ve Roberto della Vecchia’dan (kontrbas) oluşan Bottesini Beşlisi de yapıtların hakkını verdi, her iki yapıtı da ayrıntıları vurgulayan incelikli ve parlak bir yorumla seslendirdi.
      Festivalin 31 Mart Pazartesi akşamı Saint Antoine Kilisesi’ndeki ilk konserini özel kılan ise, org ve trompet gibi bir arada pek düşünülmeyen iki çalgının birlikteliğinin yanı sıra, Saint Antoine’ın sese özel bir tını kazandıran yüksek tavanlı iç oylumu ve konseri orgun bulunduğu balkonda çalan sanatçıları görmeden dinlememizdi. Buna karşın, Fransız orgcu Ghislain Leroy ile trompetçi Romain Leleu ustalıklı çalışlarıyla dinleyiciyi kavradılar, soğuğu bile unutturdular.
     Konserin ilk bölümünde Barok dönem bestecileri Telemann, Viviani, Caccini, Bach ve Haendel’in birer yapıtını dinledik.
     İkinci bölüm ise çağdaşımız bir bestecinin, genç kuşak Fransız bestecilerden Escaich’le başladı. Onu, Cesar Franck ve Mendelssohn’un birer yapıtı izledi.
     Konser Barok dönemin iki büyüğü Bach ve Haendel’le bittikten sonra trompetçi Leleu salona indi ve iki sanatçı alkışlara teşekkürlerini Gluck’ün “Orfeus”uyla sundu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları