Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

T.C.A.Ş. ve Yargı

19 Mart 2015 Perşembe

“Ben oy aldım, her istediğimi yaparım” dönemi Hitler ve Mussolini ile kapanmıştı!
Ama Erdoğan siyaset tarihine yine bir katkıda bulunuyor, devletin anonim şirket gibi yönetilmesi gerektiğini açıklıyor...
O devletin adı da herhalde Türkiye Cumhuriyeti Anonim Şirketi, T.C.A.Ş. olur o zaman.

***

Aslında Türkiye Çok Partili Düzen’e, İkinci Dünya Savaşı sonrası, yani Hitler ve Mussolini örnekleri yaşandıktan sonra geçmişti...
Dolayısıyla, 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti’nin, muhalefeti yok sayan, iktidarın gücünü ise temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıracak kadar abartan, saptırılmış bir sözde “Milli İrade” kavramı ile demokrasiyi yozlaştırması, insanlık tarihi açısından bir “geriye dönüş”, bir “gericilikti!”
Ama ne yazık ki insanlık tarihi açısından, bir “geriye dönüş”, bir “gericilik” olan temel hak ve özgürlüklerin yok sayılması, Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik azgelişmişliği açısından, sağ partilerin temsil ettiği “güncel bir gerçeklik” olarak karşımıza dikildi!

***

Şimdi 21. yüzyılda, güya bağımsız bir yargımız, Anayasa Mahkememiz, Yargıtayımız, Danıştayımız, Sayıştayımız ve Yüksek Seçim Kurulumuz var:
Bu düzen içinde:
1) Yüzlerce asker ve sivil, sahte delillerle, haksız ve hukuksuz yargılamalarla, yıllarca Silivri davalarında hapis yatıyor; hastalananlar, ölenler, intihar edenler var...
2) Medyaya el konuluyor ve yandaşların mülkiyetine veriliyor...
3) Özelleştirmeler, ihaleler, ihale iptalleri, vergi cezaları, bankalara el koymalar gibi yollarla büyük sermaye baskı altına alınıyor...
4) Seçimler, parmak boyası olmadan, güvenilmez seçmen listeleri, etkiye açık bilgisayar yazılımları ve artık mahkeme kararlarıyla tescil edilen, sandıklardaki yolsuzluklarla yapılıyor...
5) Cumhurbaşkanlığı seçimi, Erdoğan’ın Başbakan olarak katılmasıyla gerçekleştiriliyor...
6) Parasız eğitim isteyen çocuklar, terör örgütü suçlamasıyla hapisler-de çürüyor...
7) Her türlü rüşvet ve yolsuzluk iddiasının üzeri “darbe” suçlamasıyla kapatılıyor...
8) Bireysel haksızlık ve hukuksuzlukların haddi hesabı yok; sonuncusu RedHack davasında yaşanıyor:
RedHack üyesi oldukları iddiasıyla 24 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan 10 kişi, 3 yıl sonra beraat ediyor.
Beraat eden sanıklarından biri olan Duygu Kerimoğlu, 21 yaşındayken9 ay 10 gün tutuklu kalıyor. Üzüntüden baba kanser, anne tansiyon ve kalp hastası oluyor. Duygu maddi imkânsızlıklardan okulu bırakıyor. Evlerine icra geliyor!

***

Demokrasilerde, sadece devlet-vatandaş ilişkileri değil, yasa yapmak dahil, iktidarın bütün eylemleri, yargı denetimine bağlıdır:
Acaba bugün yaşadığımız demokrasi sefaletinin sorumlusu sadece sivil politikacılar mıdır?..
Yargı organlarımız, önerilen anonim şirket modelinin içinde mi, dışında mı, altında mı, üstünde mi olacaktır?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları