Düşünmeyi engellemek...

20 Eylül 2021 Pazartesi

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yeni girişimini duyunca aklıma “koşullu refleks” olayı geldi.

Yeni girişim şuymuş: “4 ile 6 yaşlar arasındaki yuva çocuklarına Kuran kursları ve değerler eğitimi yoluyla dinini öğretmek, bu eğitimi alan çocuklara da okulöncesi eğitim almış olma hakkını vermek.” 

4 ile 6 yaşlar arasındaki çocuklar...

Tam da bu çocukların bedensel, duygusal, zihinsel gelişim çağları.

Bu çağda çocuklar her soruyu sorarlar, çok soru sorarlar. Öyle ki anneleri babaları bıktırıncaya kadar sorarlar. 

Bu meraklı sorular, onların bilişsel gelişimleri için çok verimli bir yoldur.

Bu çağda çocuklar oyun oynarlar, oyunlar yaratırlar, roller dağıtırlar.

4 ile 6 yaşlar, çocukların en önemli gelişim çağıdır.

Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığı bu yaş çocuklarını hedef alıyor, gelişmek üzere çalışan “çocuk zihinlerine dinsel kalıp yargıları” yerleştirmeye çalışıyor. 

Dinsel kalıp yargılar, günah-sevap, haram-helal, cennet-cehennem kavramlarını çocuk zihinlerine yerleştirerek onları koşullandırmayı hedefliyor.

Bu yaş çocuklarının bilinçaltına yerleştirilecek kalıp yargılar artık oradan çok zor çıkarılır.

Böylece, “koşullanmış zihinler” bu çocukları geleceğin “düşünmeden, sorgulamadan inanan yetişkinlerine” dönüştürecek.

Onlar da şeyhin, emirin, imamın her dediğine itaat edecek, yap dediğini yapacak, yapma dediğini yapmayacak kulları olacak.

Niyet bu, hedef bu, girişimin “dinini öğretiyoruz” kılıfına gizlenen amacı bu.

Karşı çıkacak eğitimcilere, pedagoglara, psikologlara da suçlama hazır olacak: “Siz çocukların dinini öğrenmelerine hayır mı diyorsunuz? Öyleyse siz dinsizsiniz herhalde.

Oysa, bu girişimin de karşı çıkışın da dinle ilgisi yok.

4 ile 6 yaş arasındaki çocukların “özgür düşünmeleri sağlanmalıdır ile sakın düşünmesin bizim kalıplara uysunlar” çatışmasıdır yaşanan.

ÖZGÜR DÜŞÜNCE TEHLİKELİ MİDİR?

Eğer bir rejim, insanları kul köle yapmak istiyorsa elbette “özgür düşünce tehlikelidir”.

Çünkü ÖZGÜR DÜŞÜNCE;

Soracaktır, aklına gelen her şeyi soracaktır.

Tartışacaktır, her soruyu tartışacaktır. 

Sonucu kabul edip etmemekte özgür olacaktır.

Seçme, seçim yapma hakkını özgürce kullanacaktır.

Daha iyisi aklına yatarsa düşüncesini değiştirecektir.

Oysa DOGMA;

Soru sormaya kapalıdır. Ancak izin verilen sorular sorulabilir.

Tartışma yapılamaz. Tartışmak fitne çıkarmak sayılır.

Dogma kesindir, kabul edip etmemek söz konusu değildir.

Seçim yapılmış, hüküm verilmiştir. Kulun görevi ona uymaktır.

Daha iyisi yoktur. En iyisi budur. İnanmayan kâfirdir.

Özgür düşünce” ve “dogma” bin yıllarca savaşmış, bu savaşta insanlar ölmüş, ülke savaşları çıkmış, yıkımlar yaşanmıştır.

Sonuçta “özgür düşünce”, çağın bilimlerini ve sanatını temsil ederek uygarlığın yaratıcısı olmuştur.

Ama “dogma” da mücadeleyi bırakmamış, ayrı ayrı dinler, mezhepler, tarikatlar olarak örgütlenerek kendi savaşını sürdürmüştür.

ÜLKEMİZDE YAŞANAN DA BU MUDUR?

Ülkemizde yaşanan aslında daha da farklı bir çatışma.

Atatürk’ün kurduğu “laik ulusal Cumhuriyet”, çağdaş uygarlığın bilim-sanat yolunda yürümektedir.

Karşısına çıkan “İhvancı dinci iktidar” ise temsil ettiğini öne sürdüğü İslam dininin hiçbir hükmünün sahibi değildir.

İslam dini adaleti emreder, bu iktidar adaleti çiğnemektedir.

İslam dini haramı yasaklar, bu iktidar için hiçbir şey haram değil. Hırsızlık, yolsuzluk, bu alanda her şey serbest.

İslam dini kul hakkı yemeyi yasaklar. Bu iktidar, kul hakkının her çeşidini yemekte sakınca görmez.

Bu iktidarın “dinciliği siyaset için kullanmaktan ibarettir”.

Bu iktidar her şey gibi “dini de sömürmektedir”.

NEDEN ÇOCUKLARIN ZİHİNLERİ HEDEFTE?

Çünkü, çocuklar düşünmeyi öğrenmesin istiyorlar.

Çünkü, çocukların zihinlerinde kendi dogmaları yerleşsin istiyorlar.

Böylece, ileride düşünmeden itaat edecek kullar yetiştirmek istiyorlar.

Çocuk zihinlerine musallat olmalarının nedeni budur.

Buradan bir ÇAĞRI yapıyorum:

Bu ülkenin “erken çocukluk eğitimcileri” akademisyenler,

Bu ülkenin çocuk gelişimi uzmanları pedagoglar,

Bu ülkenin çocuk gelişim psikologları,

Bu ülkenin “çocuk ve ergen psikiyatrları”,

Bu ülkenin öğretmenleri,

Bu ülkenin anneleri babaları,

Bu ülkenin yazarları, çizerleri, şairleri,

Bu ülkenin bilim insanları,

Çocuk zihinlerine yapılan bu saldırıya karşı çıkın.

Çocuklarımızın geleceğine, özgür akıllarına sahip çıkın.

Sahip çıkın ki geleceğimiz kararmasın.

Çağrım budur...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları