TÜYAP Kitap Fuarı kapılarını açtı.

Binlerce kitap, yazarlar, toplantılar, bir şölen...

Gülten Dayıoğlu bu yılın onur konuğu.

Yılların içinde hak edilmiş bir değerlendirme.

TÜYAP yönetimini ve Seçiciler Kurulu’nu yürekten kutluyorum.

Gülten Dayıoğlu’na daha uzun yıllar yazılarını sürdürmesini diliyorum.

***

İlhan Selçuk’u yazmak...

Bu yıl iki İlhan Selçuk kitabı yazıldı.

Orhan Karaveli araştırmacı özelliği ile yazan bir yazar. Yazdığı kitaplarda gazetecilikten gelme araştırmacılık ile incelikli yazma biçimini buluşturuyor.

‘Kendi Heykelini Yapan Adam’, İlhan Selçuk’un deyimi. Bütün bir hayat boyunca insan kendi heykelini yontuyor. Sonunda ortaya çıkan yapıt, kişinin kendi eseri.

Kitapta bu heykeli görüyoruz. Belgelerle zenginleşmiş çalışmada aile, çevre, yetişme, sonraki çalışmalar bir kimliği belirliyor.

Evrensel düşüncelerle örülmüş Aydınlanmacı bir kimlik.

Ulusal yapıyı özümsemiş bir Atatürk Cumhuriyetçisi.

‘İlhan Selçuk Kimliği’nin başarılı bir çalışması.

***

Miyase İlknur’un ‘İlhan Abi’si, başka bir kitap.

Miyase, bir yakın plan çalışması yapıyor.

Yıllarca ‘İlhan Abi’nin yakınında bulunmak ona bu olanağı, bu hakkı vermiş.

Özel mektuplarıyla, kişisel ilişkileriyle bir ‘yakın planda İlhan Abi’ görüyorsunuz.

Tarihsel olaylar içine yerleştirilmiş, anılarla zenginleştirilmiş bir seyir defteri okuyorsunuz.

Kimlikten çok kişiliği görüyorsunuz kitapta.

‘İlhan Abi’ sıcak bir biçemi aktarıyor.

Miyase İlknur’un ‘İlhan Abi’si’.

***

Prof. Dr. Coşkun Özdemir ‘Urfa’dan Harvard’a uzanan yaşamöyküsüyle karşımıza çıkıyor.

Bu yaşamöyküsünde Türkiye’nin nereden nereye getirildiğini gösteren bir belgesel tadı var.

Yaşam boyunca tanıdığı kişileri bu yaşam serüvenine yerleştirmeye özen göstermiş Coşkun Hoca.

Dostlarını, dostluklarını seviyor. Onlarla zenginleşen yaşamını cömertçe gözler önüne seriyor.

Dürüst bir bilim insanının samimi yaşamöyküsünü okuyorsunuz.

“Keşke böyle yaşamış bütün insanlar yazsa” diyorsunuz.

***

Mustafa Balbay’ın son kitabı ‘O Mektubu Ben Yazdım’.

Çok önemli bir işlevi olan yapıt bu.

Mustafa Balbay’a hapishanede gelen mektuplardan oluşan çok önemli bir kitap.

Tanıdık tanımadık yüzlerce insan, Türkiye’nin her yanından duygularını, düşüncelerini dile getiriyorlar.

Tam bir Türkiye belgeseli.

İlerde yapılacağına kesin gözüyle baktığım bir belgeselin yazılı metinleri.

Genci, yaşlısı, kadını, erkeği, Mustafa Balbay’ın yaşadıkları ile bilinçleniyorlar.

Mustafa Balbay’ı orada yaşadıkları ile tanıyanlar var.

Hapishanede yatarak toplumu bilinçlendirmek çok önemli bir işlevdir.

Kitleleri dışarıda bilinçlendiremeyenlerin bu mektuplardan öğrenecekleri çok şey olduğunu düşünüyorum.

Planlanmış bir kinin ucunda hapishanelerde çile çekenler işte böyle beklenmedik işlevlerle gerçekleri yüzlere çarpıyor.

Mustafa Balbay’ın kendisi artık bir yapıt.

Herkese çok şey anlatan bir yapıt.

***

TÜYAP bu yıl bu koşullarla kapılarını açıyor.

İçerde binlerce kitap, yüzlerce yazar.

Az ötesinde Silivri Hapishanesi.

Balbay’lar, Haberal’lar, Tuncay Özkan’lar, Fatih Hilmioğlu’lar, rektörler, komutanlar, eski Genelkurmay Başkanı, insanlar, insanlar...

Türkiye 2012...