Kırılgan bir sabah... Üstelik yağmurlu ve soğuk...\n

Ezen ve ezilen dediğinizde “Bırakın bu palavraları” diyenler nasıl da sarılıyorlar küresel güçlere...\n

Emperyalizmin ağababalarına, “Arap Baharı” kandırmacasına...\n

Kahire’de Tahrir Alanı’na bakıp Mursi’nin bir ileri bir geri uygulamalarını görmeseler, yüz binlerin seslerine kulak verseler, neler olup bittiğini anlayacaklar.\n

Ezen ve ezilen...\n

Tuzla Tersaneleri’nde ölenler, AVM inşaatlarındaki naylon çadırlarda diri diri yananlar.\n

Emek-sermaye çelişkisini söylediğinizde aynı nakaratı yineleyenler:\n

“Sosyalizm öldü, yaşasın kapitalizm!”\n

Dindar kardeşlerimiz, devletin televizyonunu, radyosunu tepe tepe kullanıp “Allah rızası” için parsayı topluyor.\n

Eh, bu arada göbekleri şiştikçe şişiyor...\n

Bir değil iki, üç TV’de, radyoda kıytırık programlar yapıp köşe dönmece oynuyorlar.\n

Kurban olduğum Allahım verdikçe veriyor...\n

AKP’yi başımızdan eksik etmesin!\n

Böyle günleri bir daha ne zaman göreceğiz!..\n

***\n

Bir köle toplumu yaratıldı son 10 yılda...\n

Buna bir de sadaka toplumunu eklersek, kalkınıyoruz hızla.\n

Ortadoğu’nun lideri durumlarındayız, ara sıra “van münit” çeksek bile ABD’nin ve İsrail’in taşeronluğunu yapıyoruz, Malatya Kürecik’e füze kalkanı kurup Patriot füzelerini yerleştirerek.\n

Tetiği bizde değil!\n

Olsun varsın...\n

Küresel güçlerin ve sermayenin buyruğunda yola devam ediyoruz.\n

Bağdat kafa tutuyor, Enerji Bakanımızın uçağını Erbil’e indirmiyor, o da Kayseri’ye gidiyor.\n

Olsun, ne var bunda?\n

Seçmenleriyle buluşuyor...\n

Herkes hayatından hoşnut, öyle görünüyor...\n

Bakın 2023 yılında Malezya gibi gelişmiş, kalkınmış bir ülke olacağız, sakın unutmayın.\n

Dindar gazetecilerin, yalaka kalemlerin sayısı ne denli artıyor baksanıza...\n

Onları kıskananlar var elbet!\n

Ben onları seyrediyorum sadece...\n

İşlerini biliyorlar.\n

Şimdi ben size 12 Eylül’de Kenan Evren’e yalakalık yapan, şimdilerde ise demokrasi dersi verenlerin listesini yazsam şaşırıp kalırsınız.\n

Hey gidi kavanoz dipli dünya hey!\n

Evren’den sonra Turgut Özal zamanında Çankaya Köşkü’nü mesken tutanlara Başbakan Erdoğan pek yüz vermiyor.\n

Bakın kim ne derse desin, Erdoğan tanıyor onları...\n

Malum 28 Şubat’ta okullarının anahtarlarını Çevik Bir’e teslim etmek isterken “Emret komutanım” diyenleri de...\n

***\n

Yağmurlu ve soğuk bir İstanbul...\n

Sis iniyor Boğaz’ın üzerine öğle saatlerinde.\n

Garip suskunluğun tellerine kuşlar konuyor.\n

Ses veren bir yürek, bir bakış, bir yakarış o anda dalga dalga oluyor.\n

Bilinmeyen mevsimler geçiyor gözlerimin önünden...\n

Hopa’da güvenlik güçlerinin saldırısı ve biber gazı sonucu kalp krizi geçirerek ölen emekli öğretmen Metin Lokumcu geliyor aklıma.\n

Olayı protesto edenler hakkında davalar açılırken, Lokumcu’nun ölümüne neden olanlar aklanıyor.\n

Çevreciler, sendikacılar ve ÖDP’li yöneticiler yargı önüne çıkıyor.\n

Televizyonu açıyorum...\n

Kahire’de Tahrir Alanı ve göstericiler arasından bir kadın konuşuyor:\n

“Mısır asla şeriatla yönetilemez, anayasa oylamasının yapılmaması için direneceğiz!”\n

Bir boşlukta yankılanıyor Mısırlı kadının çığlığı...\n

***\n

Yaşayan her şeyin çiçeklendiği, savaşların olmadığı, kadına şiddetin sona erdiği, çocuklarımızın ölmediği bir dünya istiyorum sadece...\n

Ve bir avuç insanlık, bir avuç umut ve sevgi...