Oktay Ekşi
Oktay Ekşi oktay.eksi@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Teğmenler

18 Ocak 2025 Cumartesi

Beş teğmen. Başları dik, üçü önde ikisi arkada. Hepsi de çok bakımlı ve şık giyimli. Düzenli adımlarla savunmalarını yapmak üzere Ankara’da Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki Yüksek Disiplin Kurulu’na gidiyorlar. 

Sebep:

30 Ağustos 2024 günü, harp okulundan mezun olduktan, yani öğrencilik dönemini arkada bıraktıktan sonra, -aynen üniversitede mezuniyet ardından yeni bir hayata başlamanın sevincini başlarındaki şapka veya kepi havaya fırlatan gençlerin coşkusu gibi- meslek geleneğine uygun şekilde, kılıç çatarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye tezahüratta bulunmak.

Peki ondan önce tüm bu teğmenlerin birlikte içtikleri andın metni nedir?

“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır.

Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız ve şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türküm diyene!”

Bu andın değil bir kelimesi, bir harfi dahi “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” cümlesiyle çelişkili değildir.

O nedenle yapılan tezahüratın içeriğini askerlik mesleğinin temel ilkelerine aykırı bulup da teğmenleri cezalandırmanın mantığı yoktur.

Başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve onunla uyumlu olarak Milli Savunma Bakanı -kendisi de Genelkurmay Başkanlığı’na yükselmiş bir eski askerdir- teğmenlerin cezalandırılacağını, hatta cumhurbaşkanının ifadesiyle, “temizleneceklerini” yani ordudan atılacaklarını dile getirdiler. 

Aslında üst konumda olan bu iki görevlinin, olay Yüksek Disiplin Kurulu’nda ele alınıp değerlendirme yapılmadan görüşlerini açıklamaları, teğmenlerin tezahüratıyla kıyaslanamayacak kadar büyük bir -deyim yerindeyse- suçtur. Üstelik Türkiye’de hukuk ve yasalar yerine “keyfiliğin” egemen olduğunun itirafıdır.

Milli savunma bakanına göre konuyu, “Atatürk’e bağlılık mı cezalandırılıyor?” sorusuyla değerlendirmek yanlıştır. Çünkü ortada bir “disiplinsizlik” vardır ve konu bunun cezalandırılması söz konusudur. Oysa “ordudan ayırılması” istenen teğmenlerden okul birincisi Ebru Eroğlu, kendi okul dönemini tanık göstererek “Bu eylemde kesinlikle bir disiplinsizlik amacım yoktur. Harp okulu safahatım incelendiğinde Harbiye’ye yakışır bir asker olduğumu düşünüyorum” diyor. 

Öte yandan teğmenleri savunan hukukçulara göre teğmenleri yetiştiren harp okulu, “Atatürk ilkelerine bağlı ve askeri değerleri haiz muvazzaf subay yetiştiren, (...) bilimsel araştırma (…) yapan, bilimsel özerkliğe sahip bir yüksek öğretim kurumudur. O nedenle Atatürk’e bağlılıklarını her fırsatta gösterme onlardan beklenmelidir.

Konuya ilişkin görüşlerini açıklayan serbest hukukçular da teğmenlere bir disiplin cezası uygulanması halinde burada, “eylemle yaptırım arasında ölçülülük ilkesinin gözetilmesini” şart koşuyorlar.

Ebru Eroğlu ise mesleğiyle ilişkisinin kesilmesi ihtimali karşısında dahi iyi bir asker olduğunu “Sonuç ne olursa olsun, göğsümdeki harp okulu rozetini alamayacaklar” diyerek ortaya koyuyor. Yetiştiği kuruma ve mesleğe tam bağlı bir askere yakışanı yapıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yine teğmenler... 8 Şubat 2025
Ne geç ne de erken 1 Şubat 2025
Bunun neresi kader? 25 Ocak 2025

Günün Köşe Yazıları