Bu Kadar İnsan Boşuna mı Öldü?

24 Mart 2013 Pazar

(Nevruz izlenimleri - 2 )

\n

Diyarbakır Valiliği “Biz ölçüm yaptık, meydandakiler 270 bin civarındaydıdiyor. Yazarları arasında Abdullah Öcalanın da bulunduğu Özgür Gündem gazetesi ise 1.5 milyon insan vardıdiyor. Doğrusu her ikisi de pek gerçeği yansıtmıyor, yıllardır aynı alanda Nevruzu izleyen insanlara sordum. Onların yanıtı ise 450 bin civarında oldu.

\n

Şimdi bu sayıların ne önemi var, diyeceksiniz. Var, çünkü tarihi mesajdan sonra insanların birbirlerine sorduğu ilk soru bu:Meydanda kaç kişi vardı?”

\n

Peki mesaj okunurken durum neydi? Abdullah Öcalan mesajının sihirli bir değnek gibi tüm sorunları çözeceğine inanan yüzbinlerce insanın doldurduğu alan, önce Kürtçe okunan mesajı dinlerken inanılmaz derecede suskundu. Doğrusu meslek gereği yıllardır kalabalıkların vücut dilini okumaya alıştığımdan, bu suskunluğu ben pek hayra yormadım. Ne bir alkış yükseliyor, ne bir slogan alanı inletiyor. Sadece suskunluk

\n

Kürtçeden sonra mesaj Türkçe okunuyor. Şaşkınlık içindeyim, ben bu büyük Osmanlı, Çanakkalede omuz omuza birlikte savaşmak, İslam şemsiyesi altında kardeşçe yaşamakcinsinden sözleri, bir yerlerden biliyorum. Elbette dış politikada büyük Osmanlı idealiyle gözü kara bir biçimde ilerleyen Dışişleri Bakanımız Davutoğlu bu sözleri daha önce söylemişti ve tabii Başbakanımız da...

\n

Sonra Diyarbakır kentinde dolaşırken değişik kesimlerden insanlarla görüşürken öğreniyorum ki, metnin oluşmasında Başbakanımızın siyası danışmanı Yalçın Akdoğanın önemli katkıları olmuş.

\n

Türkçe metin okunurken meydanın suskunluğu metni okuyan BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önderi de rahatsız ediyor ve arada meydana soruyor. Sizin bunlara verilecek cevabınız yok mu?

\n

Meydan suskun? Ve herkeste aynı soru: Madem böyle İslam şemsiyesi altında kardeş kardeş yaşıyorduk, bunca insan boşuna mı öldü?Bu soruyu ertesi gün Diyarbakır kahvelerini, çarşılarını dolaşırken çok sık duyacağım.

\n

Birden platforma yüzlerini poşuyla gizlemiş, ellerinde PKK ve Abdullah Öcalan bayrakları dört-beş genç fırlıyor. Ve Kürtçe yüksek sesle konuşmaya başlıyorlar. Tesadüfen yanımda bulunan BDPli Kocaköy Belediye Başkanı Remzi Çaliden sözleri çevirmesini rica ediyorum: “Başkan Öcalan serbest bırakılana kadar mücadelemiz devam edecektir!

\n

Tertip komitesinin bu korsan eylemden pek de hoşnut olmadığını bilmek için kâhin olmaya gerek yok.

\n

Türkçe mesajın okunmasından sonra meydan hemen boşalmaya başlıyor. Dönüşte su satan Mehmetle yeniden rastlaşıyoruz. İşler nasıl gitti Mehmet?diye soruyorum, İyi gitti annediyor. Peki, Öcalandan sana bir mesaj geldi mi? Mehmet yüzüme bakıyor, Anne işe dalmışım, mesajı alamadım.

\n

Otele dönerken sürekli bir görüntü, bir yüz beni takip ediyor. Şöyle, protokol tribününde bir arbede yaşanıyor. Gerilla kıyafetli çok genç bir çocuk, ne yapmış ne etmiş, güvenlik duvarını geçip protokol tribününe gelmiş, oturmuş. Ama koltukta adlar yazılı, kalkması gerek, görevliler ısrar ediyor, o ısrar ediyor. Benim her zamanki anarşist yapım harekete geçmekte gecikmiyor. O protokolde otursa ne olacak, belki ağabeyini yitirdi, belki BDPli milletvekillerine yakın olmak istiyor, bu kadar ısrar etmesinin bir nedeni var belli ki Ama apar topar götürülüyor, yüzü öylesine masum ve öylesine şaşkın bakıyor ki

\n

Otelde BDP milletvekili Hasip Kaplana rastlıyorum. Sol eğilimli olduğunu bildiğim Hasip Kaplana Mesajdaki bu İslam şemsiyesi, bu peygamberler meselesi nedirdiye soruyorum. Sosyalistler yıllarca enternasyoneli bu halka anlatamadılar, Öcalan şimdi bunu demek istiyor.

\n

Vay canına, bu kadar kişi boşuna mı ölmüş?” Kendimi kadim kent Diyarbakırın sokaklarına bırakıyorum. Sokaklar her zaman oyunun dışındadır Öyledir...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları