Allah aşkına nedir bu kırmızı kart?
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Allah aşkına nedir bu kırmızı kart?

12.01.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili dostlarım ocak ayındayız ve yaşadığım kent (İstanbul) vallahi billahi bahara girer gibi. Meteoroloji kentteki silme cam kaplı yüksek binaları yok saydığı için ikide bir “Kar gelecek, felaket olacak” uyarısı yapıyor ve biz boş yere kar bekliyoruz. Ortaçağda asiller ve ruhban sınıfı, sadece sefere giderken adam yerine konulan fakirlerden kendilerini uzak tutmak için kocaman kocaman şatolar yapmışlar. Eh biz de 21. yüzyılın ortaçağında yaşadığımız için tuzu kuru olanların yaşadığı milyon dolarlara satılan kocaman kocaman, camları açılmayan binaları yaptık. Siteler de yaptık ve telle çevirdik “Aman yoksullar topraklarımıza ayak atmasın!” “Ay fakirler buralara dadanmasın!” Siteler havuzsuz olur mu? Bekçisiz olur mu? Benim, bizim içme suyumuz havuzları dolduruyor. Ah bekçi dediniz de şu sokaklarda gezmesi beklenen bekçilere rastlayanınız oldu mu? Dünya kadar maaş alıp geceleri kahvede okey oynuyorlar. Yanarım yanarım bekçi kadar olamadığıma yanarım.

Peki biz fakirlerin durumu ne? Vallahi billahi elimiz kolumuz bağlı, cebimizde kırmızı kart dolaşıyoruz.

Şimdi gelelim bu kırmızı kart meselesine. Koskoca muhalefet lideri, elinde bir kırmızı kart bizlere sesleniyor: “Cebinizde bir kırmızı kart olsun ve sürekli her yerde bunu gösterin!” Kendimden misal veriyorum, Trabzonlu sevgili bir okurum benden artık sahaflarda bile bulunmayan “Kırmız Kedi” yayınlarından çıkmış “Kedilerin, Martıların ve Delilerin Zamanı” adlı hikâye kitabımı istiyor, bende de az kalmış, okurum öyle şirin bir dille kitabı istiyor ki tamam diyorum ve elimde kitap, bana yakın bir kargo şirketine gidiyorum. Aynı kargo şirketinden on beş gün önce bir dostuma yedi kitap göndermiş 165 lira ödeme parası çıkmıştı. Bir kitap ne kadar olabilir, gönlüm rahat işlemlerimi yaptırıyorum ve ödeme 325 lira çıkıyor. Şoktayım cebimde de kırmızı kart yok, okurumdan utanarak ödemeli gönderiyorum.

Şimdi diyelim ki cebimde bir kırmızı kart var, ben ne yapabilirim ki? Kırmızı kartı göstersem çalışanlar gülmeye başlayacaklar ve ben tıpış tıpış oradan uzaklaşacağım.

Yahu bu CHP’nin bu karmaşık, iktidarın milyonlarca parası olan şirketlerden vergi almadığı, asgari ücretlilerin, işçi emeklilerini gözlerinin içine baka baka ölüme mahkûm ettiği insanlara yol gösterecek bir akıl planı yok mu? Bir süre önce de Devlet Bahçeli, Öcalan’ı Meclis’e davet ettiğinde CHP lideri bağırarak şöyle demişti. “Ben de el yükseltiyorum!” Ne oluyor poker mi oynuyoruz ya da maç mı idare ediyoruz. Ne oluyor?

“Şimdi bu iktidarı devirmek için neler yapılabilir ki” diyerek yüzümüz asık, çaresiz çaresiz dolaşıyoruz. Benim bu çaresizliğe canım sıkılıyor ve bir 68’li olarak aklıma bazı öneriler geliyor. Üç darbe geçirmiş bir dinozor olduğum için şimdi izninizle birkaç öneri sunacağım.

İktidar asgari ücreti duyurduğu an, CHP milletvekilleri öyle koltuklarında oturmak olmaz, eksiksiz yollara düşmeliydiler. Sadece şimdiki milletvekilleri değil, halen binlerce lira emekli maaşı alan geçmişteki milletvekillerinin de yollara düşmesi gerekirdi. Dayak mı dayak, tutuklanma mı tutuklanma, biz fakirler buralarda indirimli market arıyorsak, pazarlara akşam vakti giderek satılmayan ama çürümeye yüz tutmuş meyve sebze topluyorsak size de biraz iş düşüyor beyler hanımlar! Cukkalar tamam da iş ne zaman?

Başka bir öneri, ülkede kadınlar var, onlar her direnişin değişmezleri çünkü yazarınız onların Karadeniz’de, Güneydoğu’da, Trakya illerinde aslan gibi direndiklerini gördü. O zaman kadın kollarınız onları, çocukları ve ülke için direnişe çağırmalı. Bu iş öyle milletvekilliği için sıra bekleyen DİSK yöneticileriyle değil, bizzat kadın örgütlerine çağrı yapılmasıyla mümkün! Pek çok kadın bir yürüyüş sözü bekliyor. Aman aman iktidarı ürkütmeyelim politikasından vazgeçen atak ve direnişçi bir muhalefet örgütü istiyor.

Şimdi beni seven okurların “Aman Işıl yapma düşman kazanırsın” diye yürekleri ağızlarına geldi biliyorum. Ama ben 76 yaşındayım ve her gün, her zaman kendi düşüncelerimi söyledim, yapamam. Bir de kadınları sevmeyen belediye başkanları var. Örneğin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş bir panel düzenlemiş, konu: “Yerel yönetimlerde kültür ve sanat” İlanda 21 erkek takımlarını çekmiş fotoğrafta boy gösteriyorlar. Allah aşkına tek bir kadın yok. Ne oluyor yahu koskoca Ankara’da bu konuda söz söyleyecek kadınların köküne kibrit suyu mu ekildi?

Eh dost acı söyler, yapılan son anketler gene AKP iktidarının öne geçtiğini söylüyor. Ve bence böyle giderse Abdullah Öcalan Meclis’te konuşma bile yapabilir. Pek faydası olmaz, çünkü emperyalist devletlerin Kürt Türk bu güzel yurdu bırakma niyetleri yok!

Ben bunları yazarken Selim İleri ölmüş” dediler. O benim, aynı zamanda yazmaya başladığım gençlik dostumdu. Her ölüm genç ölümdür ya, bu da çok erken oldu. Ve ben Selim’in “Her Gece Bodrum” romanını anımsadım. O zamanların Bodrum’u bizimdi. Sünger avcılarıyla kahvelerde buluşurduk, hepimizin kaldığı yer olan Eda Pansiyon’da ne çok gülmüştük, ne çok aşk yaşanmıştı. Selim’i hep kıskandım çünkü çok çalışkandı ve çok vefakârdı. Güle güle Selim, aşkların ve dostlukların bize kaldı.

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025