Miyase İlknur

Ferda senin!

06 Şubat 2021 Cumartesi

Atadığı partili rektörü protesto eden Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine “Siz kim oluyorsunuz da benim irademi sorguluyorsunuz” diye soramadığı için “Siz terörist misiniz” diye içinde suç isnadı olan bir soru yöneltti.

Boğaziçili öğrencilerin cevabı ise “Sadece biz değil, tüm gençler, bu ülkenin aydınlık yarınlarıyız” oldu.

Bu üniversiteye zekâları ve çalışkanlıkları sayesinde giren öğrencilerden başka türlü yanıt beklenemezdi zaten. Onlar, okuldan çıkıp Boğaz sahiline inerken yanından geçtiği Aşiyan Müzesi’ndeki mezarında yatan Tevfik Fikret’in ruhunun işlediği okulun öğrencileriydi. Boğaziçi’ne dönüştürülmeden önce 1971’e kadar Robert Kolej adıyla ülkenin en iyi öğretim kurumunda yıllarca Türkçe dersleri veren Tevfik Fikret ne demişti “Ferda” şiirinde? Asım Bezirci’nin sadeleştirdiği şiir şöyle başlıyor:

Yarın

Yarınlar senin; senin bu devrim, bu yenilik..

Her şey senin değil mi zaten?.. Sen, ey gençlik,

Ey umudun güzel yüzü, işte karşında aynan:

Temiz ve bulutsuz, ağaran bir gök,

Titreyen kucağını açmış, bekliyor.. Koş, çabuk!

Ey hayatın gülerek doğan sabahı, işte herkesin

Gözleri sende; sen ki hayatın umudusun,

Alnında yeni bir yıldız, hayır, bir güneş.

Doğ ufuklara, önünde şu sıkıntılı geçmiş 

Sönsün sonsuza değin..

Cumhurbaşkanı’nın “terörist” suçlaması üzerine mesajı alan aldı. Daha önce üniversitenin kapısına kelepçe takan polis, bu kez gençleri yere yatırıp büktüğü kollarına arkadan ters kelepçe taktı. Kelepçe takamayacağı kadar kalabalık olan gruba da “Aşağı bak, aşağı” diye komut verdi. 

Baktı diyelim, ne olacak? 

Musa Eroğlu’nun seslendirdiği türküde dediği gibi “Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görülüyor” nasıl olsa.

Dokunmalı alnın göklere

Polis müdürü “Aşağı bak” dese de onlar yukarıya, mavi gökyüzüne doğru bakmaya devam ettiler. Zaten Tevfik Fikret’in onlara tavsiyesi de aşağı değil, yukarı bakmaları yönündeydi. Fikret “Ferda” şiirinin sonunda şöyle diyor:

‘Yarınlar senin’, dedim, beni alkışladın; hayır,

Bir şey senin değil, sana yarın emanettir; 

Her şey emanettir sana, ey genç, unutma: 

Senden de hesap sorar, yakınır gelecek.

Geçmişe şimdi sen ibretle bakıyorsun,

Gelecek de senden böyle kuşkulanacak.

Her organı ihtiyaç kasırgasıyla sarsılan

Bir kuşağın oğlusun; bunu ara sıra anımsa.

Unutma; çağın şimşeklerin bollaştığı çağdır:

Her yıldırımda bir gece, bir gölge yıkılır,

Bir yükseliş ufku açılır, yükselir yaşamak;

Yükselmeyen düşer: Ya ilerlemek ya yıkılmak!

Yükselmeli, dokunmalı alnın göklere;

Doymaz insan denilen kuş yükselmelere...

Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır;

Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır!

Onlar her sorgulayan, biat etmeyene düşman olduğu gibi bu şiirini gençlere ithaf eden Fikret’e de düşmandır. Sadece ona mı? Müdürlüğünü yaptığı sizin okulunuz gibi bu ülkenin yüz akı bir başka eğitim kurumu olan Galatasaray Lisesi’ne de aynı düşmanlıkla, hınçla bakarlar. Onlara göre bu kurumlar, seçkindir, elitisttir. İsterler ki bu eğitim kurumları da elbirliği ile vasatlaştırdığı diğer üniversitelerin seviyesine insin. 

Akademisyenler de mi terörist?

Cumhurbaşkanı katıldığı YÖK Anadolu Projesi Tanıtım Toplantısı’nda şöyle diyordu mesela:

Hâlâ eski Türkiye’nin alışkanlıklarıyla devletten ve toplumdan kopuk bir şekilde inşa ettikleri hükümranlık alanlarını korumanın peşinde olanlar yok değil. Ama onlar da adım adım bu ülkenin üniversitesi olduklarını, bu millete hizmet etmekle mükellef olduklarını anlayacaklar.

Boğaziçi Üniversitesi’nin YÖK’e bağlı bir kamu üniversitesi olduğunu sanıyorduk. Halktan kopuk derken neyi kastettiği malum. Dindar ve kindar bir nesil yetiştirmeye, torpilli andavallara beleş akademik unvan vermeye elverişli olmadığından yakınıyor herhal.

Hadi öğrenciler “terörist” diyelim ya günlerdir protesto eylemlerini aralıksız sürdüren akademisyenler?

Onları neyle yaftalayacaksınız?

Pelikan yenge de sergideki tartışma konusu edilen ve bunun üzerinden Kabataş fantezisi gibi bir malzeme çıkarmaya çalışanlara yardımcı olan okul içindeki bazı dindar öğrenciler için “Onları fişliyorsunuz. Siz o öğrencileri sahipsiz mi sandınız?” diye kükredi. Peki, polis tarafından fişlenen, gözaltına alınan, arkadaşları gibi protesto eylemi yapan dindar öğrencileri öğrenciler sahipsiz mi?

Gençler, baskıların, tezviratların sizleri yıldırmadığını biliyorum. Unutmayın dünyada hiçbir zorbalık, hiçbir tiranlık sonsuza kadar hüküm sürmemiştir.

Tevfik Fikret’in oğlu Haluk’a seslenişi ile bitirelim yazıyı:

Bu memlekette de bir gün sabah olursa Haluk!

...Evet, sabah olacaktır, sabah olur, geceler / tulu-i haşre (kıyamete) kadar sürmez...

...Ümidimiz bu; ölürsek biz, yaşar mutlak / vatan sizinle şu zindan karanlığından uzak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kelle İsterük! 20 Nisan 2024
89 dejavusu 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları