Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarını bölümlere ayırmak gerekirse; 2002-2003 dönemi kuruluş, 2003-2008 yükseliş, 2008-2013 arası duraklama, 2013-2018 sonrası için de gerileme dönemi diyebiliriz. 

Tek adam sisteminden sonra da günbegün yıkılma-kaybetme dönemine girdi. 

Siyaseten “patinaj” yapmaya başladı. Doğruları geçtim, yaptığı yanlışları bile yeniden yapmaya başladı. 

Geçenlerde imar affı ile ilgili aynen şöyle dedi:

“Yeni dönemde parlamentoyla ilgili 50. maddede katalog suçlar yerini alacak. Biz daha da köşeye sıkıştıracağız. Çünkü bu işin affı maffı olmaz.” 

AKP iktidarı döneminde tam 9 kez çıkardıkları imar affı için söyledi bunu. Hatta BBP lideri Mustafa Destici’nin imar affı ile ilgili kanun teklifi, deprem olmasaydı Meclis’te görüşülecekti.

Artık aklımızla alay ediliyor.

Cumhurbaşkanı milletimizin unutkanlığına güveniyor. Yaptıklarını sanki başkası yapmış gibi sunuyor ve eleştiriyor. Nasıl olsa millet unutuyor diye 9 defa çıkardığı imar affı için “Bu işin affı maffı olmaz” diyebiliyor. Çünkü karşısında soracak gazeteci yok.

Bu milleti unutkan sanan sadece cumhurbaşkanı değil ki. DEVA Partisi de aynı yapıdan geliyor. Onlar da bizlerin unutkan olduğunu düşünüyor. Kumpas davalarının adalet bakanlarından birini Ankara’nın göbeğine aday yaptılar. Babacan çıktı “tartışmaları hatalı” dedi ve tartışmaların eksik bilgiden ve önyargıdan kaynaklı olduğunu söyledi.

Eksik bilgi ne onu söyleyen yok. Aksi bir açıklama beklemiyorum. Zira iktidara geldiklerinde “Kumpas davalarını adil mahkemelerde tekrar başlatacağını” söyleyen biri için normal açıklama.

Sadullah Ergin çıktı önceki gün, kumpas döneminde bir suçu olmadığını, kendi atadıklarının halen görevde olduğunu, bir kişinin dahi soruşturma geçirmediğini belirtti. Kumpas davalarının zaten başlamış olduğunu, kendisinden önceki bakanı işaret etti.

Tarih: 26 Haziran 2009

Saat: 00.59 

TBMM’nin 110. birleşiminin dokuzuncu oturumu sadece 13 dakika sürdü. Oturumda TCK ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifi görüşüldü. Askerlerin sivil savcılar tarafından yargılanmasının önü açıldı.

Aralık 2009’da “amirallere suikast” soruşturması başladı. Dava kapsamında Yarbay Ali Tatar tutuklandı. İtiraz üzerine serbest bırakıldı. Sonra tekrar yakalama kararı çıkarılınca 19 Aralık 2009 tarihinde canına kıydı. Bu adamların üzerinde ahı var.

Poyrazköy soruşturması başladı. Tarikat ve cemaatlerin üzerine giden İlhan Cihaner makamında tutuklandı.

Kozmik odaya girildi!

Ergenekon kumpası devam ediyordu.

Dursun Çiçek tutuklandı. Danıştay saldırısı davası Ergenekon kumpası ile birleştirildi.

20 Ocak 2010 tarihinde Taraf adlı paçavranın yayınları ile savcılık Balyoz davasına başladı.

2011’de Odatv davası başladı.

Sadullah Ergin kime neyi anlatıyor.

Sadece o mu?

Ya İdris Naim Şahin?

Recep Tayyip Erdoğan’ın İBB’den genel sekreter yardımcısı...

İdris Naim Şahin, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı polis tarafından götürülürken kolundaki saati ve kalemini hediye etti. Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve Ekrem Dumanlı, FETÖ operasyonu kapsamında gözaltına alındığında gerçekleştirilen terör operasyonunu “Türkiye’nin ayıbı” olarak değerlendirmişti.

Hani bu seçim kader seçimiydi? Bu mu sizin “kader seçimine” gösterdiğiniz adaylar. Aydınlık yarınları, karanlığın mimarları ile mi inşa edeceksiniz.

Yoksa iktidar değiştiğinde 2013 öncesine yönelik başlayacak FETÖ soruşturmalarına karşı bu iki isim dokunulmazlık zırhına mı alınıyor?

Yargılanması gereken İdris Naim Şahin ve Sadullah Ergin vekillik başvurularını geri çekmelidirler. 

Şimdi sırası değil diye bana kızacaksınız biliyorum. Yukarıda yazdıklarımı bir daha okuyun. Şayet ben bu zamanda bunları söylemezsem önce kendime, sonra inandığım değerlerime Yarbay Ali Tatar’a ihanet olmuş olurum.