Sarı yaprakları ve serin esintisi ile sonbahar doğa ile buluşmak için harika bir dönem. Şehir yaşamından bunalan İstanbullular ve sonbaharda İstanbul'u ziyarate edecek olanlar mutlaka bu 3 yere uğramalı. Uğruna şiirler, şarkılar yazılan sonbahar, fotoğrafçıların da ilgi ile beklediği bir mevsim. Sonbahar temala fotoğraflar için bu 3 yer birebir.

ATATÜRK ARBORETUMU

Atatürk Arboretumu doğa ve yeşil severlerin mutlaka görmesi gereken bir yer. Bu yemyeşil alanı şehrin içinde ancak şehirden çok uzaklarda hisler ile dolaşıyorsunuz. 

Atatürk Arboretumu, İstanbul'un bu yeşil mücevherlerinden biri ve doğa severler için gerçek bir cennet.

Arboretum, İstanbul'un Sarıyer ilçesinde, Bahçeköy'de yer alıyor. Yemyeşil ağaçların ve bitki türlerinin arasında yerleşen bu doğal rezerv, aynı zamanda 17. yüzyılda kullanılan bir su rezervuarının çevresine kurulmuş. İlk adımı attığınız andan itibaren, yeşilin her tonu sizi sarıyor ve şehrin karmaşasından uzaklaştırıyor.

Arboretum'un en büyük özelliklerinden biri, birçok farklı bitki türünün ve ağacın bir arada bulunmasıdır. Ormanlık alanlar, kamelyalar, göletler ve yürüyüş yolları, bu alanı keşfetmeyi daha da keyifli hale getiriyor.

Atatürk Arboretumu'na hafta sonu giriş 45 TL hafta içi ise 17 Tl. Ancak bu doğal hazineye girişin bazı kuralları var. Atatürk Arboretumu'na girişlerde su haricinde herhangi bir içecek veya yiyecek içeri alınmıyor. Evcil hayvan ile girişe izin verilmezken, drone ve tripod kullanımı da yasak.

EMİRGAN KORUSU

İstanbul Boğazı'nın Sarıyer kıyısında yemyeşil bir cennet.  Emirgan Korusu, piknik yapmak, açık hava etkinlikleri düzenlemek veya sadece doğa yürüyüşleri yapmak isteyenler için mükemmel bir seçenek. Ayrıca, çocuklar ve aileler için de harika bir yer; geniş açık alanlar ve oyun parkları çocukların enerjisini boşaltabileceği güzel bir olanak sunuyor. Koru, sadece doğanın güzelliği ile değil, aynı zamanda tarihi yapılarıyla da büyülüyor. Koru'da Osmanlı dönemine ait üç tarihi köşkü de görebilirsiniz. İlkbaharda lale cenneti olan Emirgan Korusu sonbaharda ise sarı yapraklar ile adeta bir açık hava stüdyosuna dönüşüyor. 47,2 hektarlık bir alana yayılan Emirgan korusu içinde yapay göl, kafe ve Lale Müzesi yer alıyor.

BEYKOZ KORUSU

Beykoz Korusu Anadolu yakasının en değerli doğal alanlarından biri. Beykoz Korusu'na yaklaşmaya başladığınız andan itibaren, şehrin gürültüsünden uzaklaşmanın ve huzurun tadını çıkarmaya başlıyorsunuz. Ağaçların arasından ulaştığınız koru İstanbul Boğazı'nın doğal güzelliğine ve muhteşem manzarasına ev sahipliği yapıyor. Koru içinde yer alan kafe ve restoranlar, ziyaretçilere lezzetli bir mola sunuyor. İBB'ye ait restoranlarda bazı günlerde düğün veya etkinlik gerçekleşmesi nedeniyle hizmet alamayabiliyorsunuz.

İstanbul'un doğal güzellikleri içinde kaybolmak, şehir yaşamının telaşından uzaklaşmak isteyenler için bu alanlar sonbaharda daha da güzel oluyor. Bu huzur dolu yeşil hazineleri hafta içi ziyaret ederseniz daha keyifli bir vakit geçireceğinize şüphe yok.