Bıkmak Bıkmamak...

25 Ağustos 2013 Pazar

Bıktım diyorsun, ama bıkmıyorsun.
Ne zaman böyle desem yanıtı hazır...
Hiçbir anlamı yok kendi kendine bıktım bıktım diye bir avunma aramanın.
Yaşlanmanın sonucu değil bu bıkkınlık.
İlkgençlik günlerinde de sık sık duyduğum bir gelip geçici rüzgâr gibiydi.
O lise günleri. Masamdaki deftere bakakalırdım. Saniyeler, dakikalar, bir ömür...
Sonra birden uyanırdım içine yuvarlandığım sisler ormanından. Sabah da akşam da gece de olsa değişmezdi. En mutluluk anlarım da yakınımda beklerdi. Bir andır sevinç, ardından neler geleceğini bildiğim için.
Oysa görevim yazmak benim. Öyle buyurmuş yazgı. Sen akşam sabah daktilonun önünde olacaksın, duyduğun duymadığın duygularla bir şeyler arayacaksın. Çekilmişsin ufak odana, ağustosun tüm sıcaklığıyla kucak kucağasın. Birden bıktım diye başlıyorsun söze. Bir sözcük yetmiyor bu sarsıntılı anları anlatmaya...
Bir nesneyi çok kullanmaktan mı gelir bıkkınlık. Daktilonun her tuşu bunu anımsatır durmadan. Eskimezlik vardır sözlüklerde. Hem senin değildirler ki onlar. Binlerce yıldır kullanılmışlardır. Keyiflerine göre şairler, filozoflar, yazarlar... Bıktık deseler de kalemi defteri kitabı kapatıp kurtulsalar diyecek biri çıkar hemen. Nedir istediğin, işte yaşadın, yaşın kaç olursa olsun soluk alıp veriyorsun, elindeki kalemle kâğıtlara bir şeyler çiziktiriyorsun...
Bak şu güzelliğe, şu ağaçlara, dallarına, uçlarındaki minik çiçek yavrularına. Hepsi seni çağırıyor kendi ülkelerine. Bilmediğin bir yer işte. Belki düşlerinde sık sık gelip gittiğin yerler, insanlar, sevgililer. Onlarsız olmaz, ille de seni bir seven, senin de bir başkasını sevmeni tohumlayacak bir bakış, bir gülümseme... Yetsin sana bunlar. Bir gün onlarsız kalacaksın. O kadar özlediğin yalnızlık neymiş o zaman öğreneceksin. Kaçacak yer arayacaksın.
Bıkma bıkma bıkma. Anla sonunda hiçbir zaman bıkkınlık diye bir şey olamayacağını. Hepimizin zamanın kölesi olduğumuzu...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları