Eczacılar ülke çapında, vatandaşın doğru, güvenilir ilaca erişimini sağlamak ve halk sağlığının korunması için canla başla çalışıyor. Ancak bu özverili çabanın karşılığında, ülkeyi yönetenlerden alınan karşılık, kaderine terk edilme oluyor. Eczacılar yıllardan bu yana sistematik bir göz ardı edilme, duymazdan gelinme, yok sayılma politikasının muhatabı olmuş durumda. Bunun kamuoyuna da yansıyan en net örneklerinden birini pandemi sürecinde görmüştük. Eczacılar salgınla mücadelede hayatlarını kaybederken, 77 meslektaşımızı ve 24 eczane teknisyenimizi yitirmişken, Sağlık Bakanlığı’nın oluşturduğu Bilim Kurulu’na dahi davet edilmemişlerdi. Maalesef mesleğimize olan bu tavrın bugün de sürdüğü reddedilemez bir gerçek olarak karşımızda.

HALK SAĞLIĞI TEHLİKEDE

Şunu net olarak ifade etmek ve bir hakkı teşekkür ederek teslim etmek gerekiyor. Bugün sağlık sistemi siyasi iktidarın bunca beceriksiz ve hatalı politikasına rağmen hâlâ bir şekilde ayaktaysa, bu hekiminden eczacısına, tüm sağlık emekçilerinin olağanüstü özverisi sayesinde. Ancak vaziyet iyiye gitmek bir yana, iktidar eliyle daha da kötü bir hale sürüklendiği için kimsenin daha fazla dayanacak gücü de kalmadı. 

Eczaneye reçetesiyle gelen her dört vatandaştan biri çıkan fiyat farkı nedeniyle ilacını alamayacağını ifade ediyor. Bu bir neden sonuç ilişkisi aslında. Erdoğan ve partisi ekonomiyi batırdı, Türk Lirası’nın değeri ise tarihi dip seviyelerde. İlaç sektörüne gerekli destek verilmediği için ilaçta da dışa bağımlıyız. Artan ilaç fiyatlarıyla birlikte devletin karşıladığı tutar da giderek azalıyor. Bu yetmezmiş gibi ithal ilaçlar için belirlenen sabit Avro kuru ile yıl içindeki güncel kur arasındaki makas o denli açılıyor ki firmalar ilaç göndermemeye başlıyor. İçinde kanser, diyabet, tansiyon gibi kronik hastalıklarda kullanılanların da olduğu 700’e yakın ilaç piyasada yok. Halk sağlığı iktidar tarafından bile isteye tehlikeye atılıyor.

ALANLARDA OLACAKLAR

Eczacılar, sorunların çözümü için bugüne dek son derece yapıcı davrandı ve tüm diyalog kanallarını kullanarak seslerini duyurmaya, takınılan tavrı değiştirmeye çabaladı. Ancak eczacılar karşısında üç maymunu oynayan bir iktidar var. Eczacıların bugün verdiği mücadele hem bu mesleğin ayakta kalma hem de halk sağlığını koruma mücadelesidir. Eczacılar, eczane çalışanları, eğitimleri süren genç meslektaş adayları bir araya gelerek 16 Ekim’de Büyük Eczacı Mitingi’nde beyaz önlükleriyle duymak istemeyenlere karşı son ses çığlık olacaklar. Bu miting, ilaç yokluğuna, vatandaşın karşılamakta zorlandığı fiyat farklarına, market açar gibi açılan niteliksiz fakültelere, eczaneleri iflasa sürükleyen görmezden gelmeye, kamu eczacılarının uğradığı olağanüstü haksızlıklara, eczacılar yokmuş gibi davranılmasına ve bir mesleğin topyekûn değersizleştirilmesine dur demek için yapılacak. Bugün eczacıların yanında olmak, her bir ferdin kendi sağlığını koruması anlamına da geliyor. Çünkü vatandaş bugün çoğu ilaca erişemiyor, eczaneler kapanırsa hiçbir ilaca erişemeyecek.

Eczacı yok olursa halk sağlığı da yok olur.

Mesleğimizi ve halk sağlığını korumak için alanlarda olacağız!

ECZ. GAMZE TAŞCIER

CHP ANKARA MİLLETVEKİLİ PARTİ MECLİSİ ÜYESİ