İnsan Rasyonel Bir Varlık Mıdır? - Prof. Dr. Coşkun TECİMER
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

İnsan Rasyonel Bir Varlık Mıdır? - Prof. Dr. Coşkun TECİMER

09.05.2021 11:31
Güncellenme:
Takip Et:

Okulun ilk yıllarından itibaren insan aklının büyüklüğünü öğrenerek yetiştik. Aklımız, canlılar âleminde bize geniş ayrıcalıklar sağlamaktaydı. İnsanoğlu teknolojiyi yaratarak doğaya egemen olmuş, tarih boyunca ihtişamlı uygarlıklar kurmuştu. Canlılar arasında aklını kullanarak bunu yapan tek tür, insandı. Çünkü insan aklını kullanmasını bilen rasyonel bir varlıktı. Gerçekten böyle mi, insan rasyonel bir canlı mı? İnsanı ayrıcalıklı kılan nedir? Ayrıcalık dediğimiz, kendi aklımızla kendimizi değerlendirdiğimiz yanılgılı bir paradigma olamaz mı?

Rasyonellik en temel anlamda türlerin nesillerini sağlıklı olarak devam ettirmesi olarak kabul edilebilir. Bu takdirde hemen hemen tüm canlılar rasyonel yaratıklardır. Hemen hemen deme gereği duydum. Çünkü son yıllarda birçok türün yok olup gittiğini biliyoruz. Küresel iklim krizi nedeniyle türlerin yeryüzünden silinmesinin hızlandığını görüyoruz. Bu türler hariç tüm canlı varlıklar rasyonel yaratıklardır. Küresel bir yok oluş yaşamadığımız sürece insan da rasyonel bir canlı olarak kalacaktır. Çünkü canlılık rasyonaliteyi gerektirir.


BEKLENEN ÖZELLİKLER NELERDİR?

Tek hücreli bir canlıyı, örneğin amibi düşünelim. Bölünerek çoğalıyor, genetik materyalini diğer amiplere aktararak türünü devam ettiriyor; öyleyse o da rasyonel bir varlıktır. Keza virüsler de öyle. Şu günlerde bizi büyük bir salgının ortasında bırakan koronavirüs yaşamını devam ettirmek için bizim hücrelerimizi kullanıyor, bu sayede üreyerek hem diğer hücrelerimizi hem de başka insanları enfekte ediyor ve hayatta kalmayı başarıyor. O kadar ileri gidiyor ki insan bağışıklık sisteminden kurtulmak için mutasyona uğrayarak yapısını değiştiriyor, bizim kullandığımız aşıları boşa çıkartmaya çalışıyor.
 

İnsanların birbirleriyle iletişim kurma becerisi sayesinde toplumsallaştığını biliyoruz. Bu ona büyük bir güç vermiştir. Toplumsallaşmasını ve aklını kullanarak doğaya egemen olmasını düşünürsek en rasyonel canlı olduğunu varsayabiliriz, ama bu her zaman böyle olmuyor. Öyle olsaydı dünyanın dört bir tarafında cinayetler, tecavüzler, vahşi saldırılar yaşanmazdı. Birinci ve ikinci dünya savaşında yaşanan sistematik öldürme ve işkenceler rasyonel bir canlıdan beklenen özellikler midir? Kendimize hep şunu söyleriz: İnsan geçmişten ders alsaydı tarih tekerrür etmezdi.

ROMANTİZM DEĞİL GERÇEKLİK

Demek ki insan tarihten ders almamaya kodlu bir yaratık, karakteri ve türünün özelliği böyle. Küçümseyerek baktığımız hayvanlarda bizdeki sistematik saldırı yok. İnsanın örgütlü saldırganlığını düşününce hayvanlar ne kadar masum kalıyor. Bu romantizm olsun diye söylenmiş bir söz değil. Kelimenin tam anlamıyla çoğu hayvan insan türüne göre daha masum.
   

Koronavirüs salgını ilk çıktığında dünya örneğin Birleşmiş Milletler ya da Dünya Sağlık Örgütü gibi bir kuruluşun çatısı altında üç hafta tam kapanma yaşasaydı virüs, yaşayacak zemin bulamayacağından ve bulaşma süresi de en fazla iki haftayla sınırlı olduğundan yok olup gidebilirdi. Bu zamana kadar yaşadığımız ve ne kadar daha süreceğini bilmediğimiz enfeksiyon olguları yaşanmaz, ölümler olmazdı. Dünya üç haftalık bir ekonomik kayıpla bu badireyi atlatır, bu zamana kadar kaybedilen ve kaybedilecek olan milyarlarca dolar ekonomiye kazandırılmış olurdu. Diyebilirsiniz ki tüm insanlığı bu şekilde örgütlemek kolay mı? Günümüzde ulaştığımız iletişim teknolojisi buna izin verecek kadar gelişmiş ama insanoğlu bu organizasyonu sağlayacak kadar uyumlu ve rasyonel değil demek ki…

SÜREÇ YAVAŞ DEĞİL
İklim krizi, doğal çevrenin hızla tahrip edilmesi dünyanın varoluşundan beri altıncı kitlesel yok oluşa neden olmakta. Daha önceki yok oluşlar göktaşı düşmesi, volkanik patlamalar ya da iklim değişiklikleri gibi jeolojik, fiziksel nedenlerden kaynaklandığı halde bu kez insan eliyle bir yok oluş süreci yaşanmakta. Bu sürecin yavaş olduğu sanılmasın. Uzmanlar diğer yok oluşlara göre bunun daha bile hızlı olduğunu söylemekte. Tüm bunlar bilindiği halde ülkeler hâlâ bir araya gelip çözüm yoluna gitmiyorlar. Teknolojik gelişmenin bir bumerang gibi insan topluluklarının üstüne düştüğünü görmüyor ya da görmek istemiyorlar.

Hakikat ötesi dediğimiz “post-truth” siyasetin dünyada bu kadar yaygın kullanılabilmesi ve yığınla taraftar bulması, yalanlara rağmen insanların bunu görmezden gelmesi insanın her zaman rasyonel olmadığını gösteriyor. Ülkemizdeki durum da bundan farklı değil. Yalan, rüşvet ve yolsuzluğun böylesine yaygın olduğu bir toplumda insanların bu çürümeye yeteri kadar tepki vermemesi tam da insan doğasındaki zayıflığın ifadesi. İnsan ruhunun iyi ve kötünün karmaşası olduğu söylenir. İyilik rasyonaliteyi, kötülük de irrasyonaliteyi temsil ediyor olmalı.

Tarihe baktığımızda insanlığın yıkılış ve yükseliş dönemlerinin sinüs eğrisi gibi birbirini izlediğini görüyoruz. Dünyanın bugün içinde bulunduğu durum yıkılış ve çürümenin daha ön planda olduğu zamanları hatırlatıyor

Hayatta kalabilmek ve yaşama sevinci duyabilmek için umutlu olmak gerek. Tam da bu nedenle dünyanın altıncı yok oluşunu yaşadığımız bu yıkılış yıllarını sona erdirecek, özelde de ülkemizdeki çürümeyi durdurup tersine çevirecek aklın ortaya konulabileceğini umut etmek istiyorum.

PROF. DR. COŞKUN TECİMER

Yazarın Son Yazıları

Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025