Olaylar Ve Görüşler

Mustafa Kemal’in rütbesiz (!) askerleri - Prof. Dr. Cengiz KUDAY

31 Ekim 2021 Pazar

“Haksızlığa uğramak haksızlık yapmaktan iyidir.” - Sokrates

Gazetemizin 7 Ekim 2021 tarihli sayısında 28 Şubat ile ilgili iki yazı vardı.

Ben bu olayların içinde hatta başında bulunduğu iddia edilen ve suçlanan ve haksız olarak tutuklandığını düşündüğüm ve çok yakın tanıdığım bir kişiyle ilgili bir şeyler söylemek, yazmak istedim.

Ben İzmir’in şirin bir ilçesi Buca’da büyüdüm. Gerçi doğum yerim ve çok küçük yaşlardaki yaşamım başka şehirlerde olmasına rağmen, 1953 yılında geldiğim bu ilçeyi memleketim olarak düşünüyorum. Geldiğim yıllarda Buca 20 bin nüfuslu, halkının büyük bir kısmının Yunanistan ve Makedonya göçmeni, bir kısmının da Levanten dediğimiz azınlık diyemeyeceğimiz, dinleri ayrı, bizden olan bir topluluktu.

İki ilkokulumuz vardı.

Bu okullarda eşit bir şekilde öğrenim gördük.

İlçemizde her şey vardı, tenis kulübümüz, zamanında klasik konserlerin yapıldığı halkevi (ben geldiğimde kapatılmıştı).

Sonbaharda hiçbir yerde yapıldığını duymadığımız her yıl yapılan atletizm bayramımız vardı. Dini bayramlarımızı, Müslüman-Hristiyan hepimizin kutladığı bir ananemiz vardı ve hoşgörü ülkesi idi.

Bu güzel ilçede tek bir postane vardı. Burayı bir beyefendi kiralık işletiyordu. İki kardeş garsonu vardı: Çetin ve Çevik.

Burada sık olmayan bir şekilde dondurma yediğimiz günlerde onları görürdük.

Çevik bazen ilçemizin iki eczanesinden birinde kalfalık yapardı.

Ortaokul bitince ağabey Çetin İzmir Atatürk Lisesi’ne girdi.

Küçük Çevik’in ayrı okula gitmesi mali yoldan zorluk gösteriyordu.

Onlara babalık eden amca, İzmir’de bir lokantada garson olarak çalışmak için İzmir-Buca arası çok uzun bir mesafeyi yürüyerek gitmek üzere sabahın çok erken saatlerinde yola çıkmak zorunda kalıyordu.

BAŞARILARLA DOLU SİCİL

Özetle iki kardeşin sivil bir liseye gitmek için mali olanakları yoktu.

Küçük kardeş bu yüzden askeri okula müracaat etti ve Işıklar Bursa Lisesi’ne kaydoldu. Seneler geçti, subay oldu, terfi aldı, kurmay oldu, Kore’de vazife aldı. Üst rütbelere hiçbir yardım almadan yükseldi.

Yurtdışı göreve atandı, başarılı oldu. Dönünce Genelkurmay 2. Başkanı oldu. 28 Şubat olayları oldu, suç, içinde bulunduğu arkadaş grubuna atıldı.

Ordu komutanı oldu. Komutanlığı sırasında Yalova- İzmit depremi oldu. Olay yerinde helikopterlerle bizzat gezerek aciliyetini hükümete bildirdi. Kısmi bir seferberlik ile çok faydalı olabileceklerini söyledi teklifi, zamanın hükümeti (Ecevit) ve sağlık bakanı tarafından reddedildi.

FETÖ’YE KARŞI UYARDI

FETÖ tehdidine ilişkin, hükümete rahatsızlığını iletti. Roma’da Fethullah Gülen’in bir din başkanı olarak papaya takdim edilmesini sağlayan hükümetin bu hareketinin doğru olmadığını resmi olarak değil ama biz dostlarına söyledi. 

İçinde yakından tanıdığım arkadaşımın da olduğu Mustafa Kemal’in askerleri tutuklandılar, rütbeleri söküldü ve lojmanlarından atıldılar 

Abdülhamit devrinde paşalık ulufe dağıtılır gibi kişilere liyakatına, yaşına, tecrübesine bakılarak verilirdi. 

Öyle ki Balkan kahramanı komitacı Resneli Niyazi (Bir zamanlar herkesin evinde yanında küçük ceylan ile resimleri olurdu) binbaşı rütbesinde iken kendisine verilen paşalık unvanını reddetmiş. On yaşındaki çocuklara bile verilen bu unvanı kabul etmiyorum demiştir.

Cezaevine gönderilen bu rütbeliler, rütbelerini liyakatleriyle, çalışmalarıyla, fedakârlıklarıyla, tırnaklarıyla kazanmışlardır. Şimdi önleri açılarak general, paşa yapılanlardan çok farklı kişilerdir. Hiçbir şekilde boyun eğmeyecekler. Böyle kişileri tanımak ve bazıları ile dost olmak benim için bir onurdu. Onlar rütbeleri er statüsüne düşmesine rağmen Mustafa Kemal’in rütbesiz askerleridir. Onların rütbeleri bizlerin hafızalarında ve kalplerindedir.

PROF. DR. CENGİZ KUDAY



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları