Olağanüstü Dönem Eğitiminde "Fırsat Eşitliği Sorunu" - Prof. Dr. Esergül BALCI
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Olağanüstü Dönem Eğitiminde "Fırsat Eşitliği Sorunu" - Prof. Dr. Esergül BALCI

06.11.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Olağanüstü durumlar olağanüstü çözüm yolları ile aşılır.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 

Salg
ın ve deprem, olağanüstü bir durum” olup, maddi-manevi her konuda yaşantımızı etkilemektedir. Eğitimde fırsat eşitliği sorunu” da bunlardan birisidir. Ulusal ve uluslararası yasalarda bu konu, eğitim hakkı” olarak vurgulansa da sorun katlanarak devam etmektedir.

Etkileşimin yoğun olduğu eğitim alanında, salgın ve deprem yeni düzenlemeleri gerektirirken, bu yapılmamıştır. Salgına, bir de “İzmir depremi” eklenmiştir. Zaten tümüyle açık olmayan okullar, İzmir’de bir hafta tatil edilmiş ve tatilin uzatılabileceği söylenmiştir. Okul binalarının durumu ayrı bir sorundur. Akla, deprem İstanbul’da olsaydı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ne yapardı, sorusu geliyor.

PLANSIZLIK GÖSTERGESİ

Yeni sorunlar, yeni düşünme yaklaşımı ile çözülebilir. Burada kriz dönemleri için önceden, A-B-C planları hazırlanmalı idi. Bunlar yapılıp kamuoyu ile paylaşılmadı, paydaşlar ikna edilmedi ve halen kervan yolda düzülür” yaklaşımı ile gündelik çözüm yoluna gidiliyor.

Okullar sorunlarıyla açıldı, öğretmen uzaktan eğitim konusunda bilgilendirilmeden, teknik hazırlık olmadan sisteme girdi ve MEB’in salgından bu yana tatil yaptığı ortaya çıktı. Eğitim-öğretimde, sürece katılan 20 milyon civarındaki insanın etkileşimi söz konusu iken, bu önemsenmedi. Çocukların okula devam sorumluluğu velilere bırakıldı. Okula gitmeyen çocuklar EBA TV üzerinden eğitimine devam ediyor. Her öğrenci ulaşamadığı halde, EBA’nın ilk günden çökmesi bile, plansızlık ve programsızlık örneğidir.

EBA eğitimine ulaşabilmek için dağ başına giden çocuklar, çatıya çıkıp düşerek hayatını kaybeden öğrenci ve evdeki dersi sırasında, evladıyla ilgilenemediği için onu kaybeden öğretmen var. Ortaöğretimde EBA ile verilen din öğretimi dersinde, cinler anlatıldı.

Öte yandan tüm bunları fırsata çeviren tarikat ve cemaatler, eğitim boşluğundan yararlanarak yatılı kuran kurslarını açmakla kalmayıp, kapasitelerinin üstüne çıkarak, salgının artışına davetiye çıkardılar. Özel okullar zaten açık. Olan yine devlet okuluna giden ve EBA’ya ulaşmaya çalışan istekli halk çocuklarına olmaktadır. Aynı evde 10-15 kişi yaşarken EBA eğitimi veremezsiniz. Deprem bölgesinde, çadırdakilerin durumu çok daha vahim. Çözüm, kurumsal ve kapsayıcı olmalıdır.

DİJİTAL EĞİTİM SANALDIR

Okullaşamayan 6.,7., 10. ve 11. sınıfların, yüz yüze” eğitimine salgının durumuna göre, 16 Kasım’da karar verilecek. Buna karşın sınavlar söz konusu olduğunda bütün öğrenciler, okulda eşit koşullu olarak sınav olacaktır. Bunun nedeni, öğrencilerin bir sonraki sınıf için hazır bulunuşluk düzeyinin oluşturulmasıdır. EBA’ya ulaşan ve ulaşamadığı için dersleri takip edemeyen öğrenciler, yüz yüze eğitime sürekli gitseler bile eşit koşullu değilken, sınavlarda eşittirler. Bu da bir fırsat eşitsizliğidir.

EBA’nın ortaokul-lise programlarında, temel derslerin yanında, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Arapça, Kuranıkerim, Siyer, Akaid, Dinler Tarihi, Fıkıh, Tefsir, Hadis, Kelam, İslam Kültür ve Medeniyeti dersleri dikkati çekmektedir. Burada itirazımız dinimizin öğretilmesine değil, 12 yaşından küçük soyut düşünceyi kavrayamamış, öğrencilere yönelik dini eğitim verilmesidir.

Böylece bir yandan dindar/kindar nesil yetiştirilirken, diğer yandan salgın bahanesiyle eğitimden yoksun ve yoksul nesil oluşturulmaktadır.

Öğretmenler öğretim programlarını uygulayarak öğretim yapsa da önde eğitim vermekte, rol model olmaktadırlar. Bu nedenle örgün eğitim çağındaki çocuk için okuldaki eğitim ortamı, etkileşim, paylaşım, sosyalleşme becerisi, problem çözme, olgunlaşmaya bağlı davranış elde etme, örnek alma noktalarında etkilidir. Ergenlik dönemi becerileri çocukların birbirleri ile olan ilişkileri yoluyla okulda öğrenilir. Çocuk toplumsal davranış biçimlerini öğrenir ve kültürlenir. Dijital eğitim sanaldır, bunların hiçbiri yoktur.

KAYIP KUŞAK YARATMAMALI

Nitelikli eğitim için tüm kademelerde yüz yüze eğitime geçilmeli” ve online eğitim alamayan çocuklar, bu eğitime ulaştırılmalıdır. Aksi halde eğitimden yararlanamayan çocuklar; yoksullukla birlikte eziklik duyacak, dışlandıkları duygusuna kapılacaklar, sistem dışına çıkacaklar, istenmeyen durumlarla karşılaşabileceklerdir. 7 işgünü üzerinden, dörtlü, seyreltilmiş ve yarım günlük eğitim planlaması yapılarak; uygun alan ve kamu binaları derslik haline getirilmelidir.

Kalkınmanın ve sosyal hareketliliğin iyi bir eğitimle olduğu bilinciyle MEB, olağanüstü durum” konularında bilinçli sorumluluk vermek için sürecin paydaşları ile görüşüp çözüm bulmalı, ortak-sürekli eğitim verilmelidir.

Çocuklarımızın eğitimden uzaklaşarak, “çaresizliğin çaresi” olarak tarikat ve cemaatlerin eline düşmemesi, önce kayıp kuşak” ardından kayıp ülke” oluşmaması için kendimize özgü, insana değer veren olağanüstü durum”a uygun eğitim politikası” oluşturulmalıdır.

PROF. DR. ESERGÜL BALCI
EĞİTİM POLİTİKASI UZMANI

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025