Öner Yağcı

‘Bıçak kemikte’

19 Şubat 2022 Cumartesi

Salgın, Yaşanan’ı şiirleştiren Salih Bolat’ımızın da arasında olduğu canları almaya devam ederken, eğitimcilerin, sağlıkçıların, kuryelerin, pahalılıktan, zamlardan, elektrik, doğalgaz faturalarından canı yananların çığlığı yükselirken ünlü bir beyit geldi aklıma: 

“Neşve tahsil ettiğin sagar (neşe aradığın kadeh) da senden gamlıdır/ Bir dokun bin ah dinle kâse-i fağfurdan (zarif kadehten).”

Bir Dokun Bin Dinle idi Aziz Nesin’in bir kitabının adı.

DEĞERİ YARATAN İNSANDIR 

Laiklik temelinde yükselen halkçı, ulusçu, devletçi, devrimci Cumhuriyete olan düşmanlık, değerlerimizi çürütüyor. 

Sağlık, eğitim çöküyor. Adalet, hukuk ayaklar altında. Yolsuzluk, yoksulluk, emeğin köleleşmesi, vergiler dorukta. Talanın adı özelleştirme. Sit alanları yağmada. Delik deşik edilmeyen dağ kalmadı altın uğruna. Dereler kurutuldu, meralar çölleştirildi. Tarım betona teslim. Irkçılık, etnikçilik, tarikatçılık, zirvede. Beyin göçü yaralıyor. Kültür, bilim, onur, vicdan, sanat askıda...

Tüm bunların amacı bu yurdun insanının geçmişiyle birlikte geleceğini de çalmaktır.

ÖĞRETMEN SAYGINDIR

Mustafa Necati,Eğitimde asıl olan öğretmenliktir” düşüncesi ışığında öğretmenliğe kazandırdığı saygınlıkla onları kucaklayan bir eğitimci ve eğitim bakanıydı.

Bir öğretmene yapılan baskılar üzerine içişleri bakanına “Valiniz öğretmenime bir daha böyle haksız davranırsa onu valilikten almanızı rica ederim” dedi ve öğretmene şu telgrafı çekti: “Hakkınızdaki yazılara verilen yanıt ilişiktir, ona göre davranmanız gerekir, gözlerinizden öperim.”

Öğretmenlerin maaşlarını ödemeyi geciktiren bir valiye çektiği telgrafta, “24 saatte ne yapıp yapıp öğretmenlerin aylıklarını ödemezseniz, onların hepsini, bunu yapabilen bir ile atayacağım” dedi. Ertesi gün maaşlar ödenince içişleri bakanını aradı: “Bu vali, öğretmenlerin aylıklarını ödeyebiliyor idiyse neden böyle geciktirmişti; ödeyemiyor idiyse nasıl olup da böyle kısa bir sürede ödedi. Öğretmene ve eğitime böyle saygı ve ilgi duymayan bir vali ile çalışamam.”

Ölümü Atatürk’ü ağlatmıştı: 

Ben, ilk ve belki son defa Gazi’nin acı duyarak ağladığına şahit oluyordum. Milli heyecan duyduğunda veya harp sahnelerini anlatırken de gözlerinin yaşardığını biliyorum ama, Necati Bey’in vakitsiz ölümüne ağlaması büyük bir milli değere duyulan acının ifadesi idi.” (Afet İnan, Tarihten Bugüne.) 

Gazi’nin ilk defa hıçkırıklarla ağladığını bu ölüm akşamı görmüştüm.” (Falih Rıfkı Atay, Çankaya.) 

HEKİMLER SAYGINDIR

Dr. H. Zafer Kars, 1929’da “Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey’in ani ölümüyle alevlenen” ve asıl olarak “o dönemde yürütülen sağlık hizmetinin niteliği”, “tıp eğitimi” üzerinde yoğunlaşan, basında ve Meclis’te günlerce süren sert tartışmaları, 1929 Polemikleri-Tıp Tarihi Notları adlı kitabında aktarırken “Refik Saydam politikaları ve çağdaş üniversite lehine sonuçlanması, iktidar olgusunun sağlık politikalarının hayata geçirilmesindeki belirleyici rolünü göstermesi açısından öğreticidir” diyerek bugüne de ışık tutuyor. 

Kitabı 2003’te yayımlayan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sayek gerçeğe parmak basıyor: 

Geçmişin değerlendirilmesi ve ders alınması yapmamız gerekendir. Geçmişi unutup, görmeyerek yalnızca ileriye bakmak, ilerlemek mümkün değildir... ‘Geçmiş acıtır’ diyor bir şair. Evet acıtabilir. Ama aynı zamanda ‘Geçmiş öğretir’ de...”

*

İzmir İktisat Kongresi’nin 99. yıldönümü: Ulusal Emek Çalıştayı (çevrimiçi, 17-27 Şubat). 

*

Hasan Hüseyin 40 yıl önce söylemiş: 

“Duy da silkin n’olursun/ bu ne biçim uyku bu/ bıçak kemikte.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anadolu'nun seçimi 30 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları