Türkiye Cumhuriyeti'ni Yok Sayan Anayasa mı?

08 Nisan 2013 Pazartesi

Yok daha neler! Yani Türkiye Cumhuriyeti’ni yok sayacak bir anayasa mı yapacaksınız? Pardon yani! 23 Nisan 1920’den, yani Meclis’in Ankara’da resmen açılmasından bu yana kaç yıl geçti, hesaplayın... Kurucusu (kurucu lideri) kim? Mustafa Kemal Atatürk (ve arkadaşları)... Resmi adı Türkiye Cumhuriyeti... Kısaca Türkiye... Yani Türklere ait (yer)...
Hayır burada bir şekilde etnisite vurgusu yapmak değil amacım. Türklük Türklük diye tepinmek değil. Ben Türk olduğumu bile son 30 yılda anımsadım! Kürtleri inkâr hiç değil. Biz, 68 kuşağı olarak, ta o zamandan Kürtler diyen, kabul eden, mücadelede birlikte olan insanlarız. Evet, Kürtleri egemen sınıflar inkâr ettiler! Türlü çeşit rezillikler yaptılar... Eninde sonunda bu inkârın geri tepeceği açıktı. Gelinen nokta, yaşanmışlıklar açısından acılarla doludur.
Bizler için de acıdır geçmiş. Bizler de egemen sınıfları alt etmek ve halkın iktidarını kurmak için, sosyalizm uğruna, daha iyi bir dünya ve ülke için mücadele eden devrimciler olarak, tıpkı Kürtler gibi ezildik, parçalandık, kimliksizleştirilmek istendik... işkence gördük, nefes alımlarımızı dinlediler... izlediler, ikide bir herkesi hapse tıktılar...

\n

***

\n

Egemen sınıflar, bu kez AKP olarak karşımızda, bu iktidar da geçmişin bütün devrimci düşmanlıklarını genetik olarak devraldı ve daha iyi bir dünya için mücadele edenleri parçalayarak yok etme görevini yerine getiriyor. Sosyalistler yine kısmen içerideler.
İktidar üstelik ortalıkta ne sendika bıraktı ne işçi mücadelesi... Adaletsizlik dizboyu, eşitsizlik dizboyu, hukuksuzluk dizboyu, Silivri diz boyu, baskı diz boyu, alçaklık diz boyu, yoksulluk diz boyu...
Kendilerine karşı eskiden savaşanları
“satın alarak”, bazılarının yakasına akil adam rozeti takarak hatta, aramıza, milletin içine bile saldı iktidar! “Sevgili Oral’ları” falan... Gazetemizde dün okuduğum bir haberde de, rozet takılmamış bazıları da küskünlük içindeler!
Yüzlerin kızardığı dönem tavan yapıyor...

\n

***

\n

Ne yazacaktım? Daldım gittim! Herhalde en kötü yazılarımdan biri bu! Ha evet, Türkiye Cumhuriyeti.. Bir reel durumdur... 93 yıllık bir yaşanmışlık... Bir tarih. Yok oluştan var oluşa. Tükenmişlikten dirilişe... Herkes için bir vatan, ama herkes için özgürce yaşanamayan bir ülke. Özellikle de devrimciler, sosyalistler için... Yoo hayır, olayı sadece fikir ve mücadele düzeyinde görmek ve salt (siyasi olarak) kendimizden bahsetmek yanlış ve eksik olur:
On milyonlarca insan için de yoksulluksa eğer vatan ve özgürlüğün adı, onlar için özgürlükler yoktur veya yaşam yarımdır. Doğudan batıya, kuzeyden güneye fırsat ve eşitsizliklerin tavan yaptığı bir ülkede insan ve hayat, ne özgür olabilir ne mutlu ne de başka bir şey. Bakıyorsunuz, paranın ve paraya dayanan şöhretin, şanın iktidarı olup çıkıyor “vatan”. Daha doğrusu vatan, bu özellikleri kazanmanın adı sanki... Ama yoksullar, adaletsizlik ve eşitsizlikler içinde çırpınan milyonlar için vatanın adı ve tanımı daha başkadır.
Türkiye Cumhuriyeti
bir var oluşun adıdır. Hepimizin tek tek var oluşu, bu 93 yıllık var oluşa aittir.
Demek istiyorum ki yani, Türkiye Cumhuriyeti olmasaydı, hiçbirimiz,
Orhan, Mehmet, Recep Tayyip Bey, Davutoğlu, Abdullah Öcalan, BDP’nin sevgili kadın liderleri, Abdullah Gül... hiçbirimiz olmayacaktık...
Ne
Arınç, ne Ezcacıbaşı’lar ne Koç’lar ve Sabancı’lar...
Bizler hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaratılış koşullarında kurulan milyonlarca yaşamın birbiriyle akıl almaz ilişkileri, rastlantıları içinde, ana babalarımızın bir araya gelmesiyle doğduk. Önce bunu bilelim.
Türkiye Cumhuriyeti, bu nedenle, hepimizin de bireyler olarak var oluşumuzun adıdır. Anavatanın, Babavatanın anlamının kökenlerine gittiğiniz zaman, karşınıza bu bireysel gerçekler çıkar!
Davutoğlu ve pek çok aklı havada
“siyasi” kişi diyor ki, Türkiye Cumhuriyet bir parantezdir. Yani Osmanlı vardı, TC diye bir şey araya girdi, şimdi onu paranteze alıp devam edeceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti, bu ülkenin kurucusu, 93 yıllık iyi ve kötü yaşanmışlıklar... bunlar olmadan anayasa olmaz beyler...
Sıfırdan yeni bir ülke kuramazsınız. Hiçbir şeyi yok sayamazsınız. Kimse hayal görmesin! Yurt, ülke, sizlerin milyarlarınızla, trilyonlarınızla, ham ve hamamlarınızla, iktidar olmanızla, şan ve şöhretinizle tanımlanacak bir şey değildir. Bir ülke, yurt için bunların esamisi okunmaz... Ülkeyi ülke yapan, sizlerin dışında kalan ve asıl parantez için yaşayan on milyonlar, onların duygu ve düşünceleridir...
Şimdi gelin, önce bunu kabul edelim... Yani şu 93 yılı!
Sonra oturup konuşabiliriz...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları