Özdemir İnce

Milli Eğitim Bakanı, imamlar ve ötekiler

27 Kasım 2018 Salı

14 Nisan 2009 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan “İmam-Vali Üzerine Ciddi Uyarılar” başlıklı yazım şu satırlarla biter:
“İmam-hatip liselerinin müfredat programının klasik lise programına benzediği ileri sürülür. Doğru olabilir. İmam-hatipler öğrencilerine din adamı (imam-hatip) formasyonu verir. Bu formasyondan geçmiş birinin devletin sivil kadrolarında görev alması devletin laik niteliğine zararlıdır, onu çökertir!
Laik devletin sivil kadrolarında laik formasyon almış personelin çalışması gerekir. Bu nedenle ‘imam-vali’ devletin laik niteliğini bozduğu gibi devletin tarafsızlığı ilkesine de aykırı bir durumdur. Tevhid-i Tedrisat Kanunu, bu birliğin sağlanması, ikiliğin, üçlülüğün ortadan kaldırılması için çıkartılmıştır. Bu gerçeğe karşın imam-hatip mezunlarına sivil üniversitelerin kapısını açmak, devlet kadrolarını ‘İslamileştirmek’ demektir. Bu da Cumhuriyet’e ve onun laik devlet yapısına ‘terörist saldırı’ anlamına gelir. Bilmem anlatabildim mi?”

***

Yeni Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk yukarıdaki satırlar hakkında ne düşünüyor acaba? İlgili olduğu Gazi Üniversitesi’nin mezunlarına verdiği ilk “Başarı Belgesi”nin sahibi olarak, bu soruya cevap beklemenin hakkım olduğunu düşünüyorum.
15 Mart 2006 tarihli Hürriyet gazetesinde bu konuda yayınladığım yazı şu satırlarla bitiyor. “Günümüz Gazi Üniversitesi ve Eğitim Fakültesi, Cumhuriyet’in kalesi Gazi Eğitim Enstitüsü’nün temelleri üzerinde kuruldu. Gazi Üniversitesi, kendini bu geleneğe bağlı hissediyor olmalı ki eski mezunlara verilmek üzere kurulan ödüle layık görmüş beni. Bu yıl ilk kez verilecek olan ödülü, bugün, 1960’ta mezuniyet diplomamı aldığım salonda alacağım. Ne mutlu bana! Hayata ve hayatıma teşekkür ederim!”

***

Mesleğini yapmasına izin verilmemiş “Gazili” bir Fransızca öğretmeni olarak, “Gazili” Milli Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’a soruyorum: İmam-Hatip okullarının genel laik lisesinin yerini zorla işgal etmesi evrensel pedagojiye ve Cumhuriyet’in eğitim politikasına uygun mudur? Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun fiilen yürürlükten kaldırılması hakkında ne düşünüyor? Bu soruları başkaları sor(a)masa da bir Gazili olarak ben sorarım. Milli Eğitim Bakanı da bir Gazili olarak benim sorularıma cevap vermek zorundadır.

***

Milli Eğitim Bakanı’nın cevap vermesini beklerken, konuyu deşerek kendisine yardımcı olmak istiyorum: 3 Mart 1924 tarihli ve 450 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile İmam-Hatip okulları birbirine göbek bağıyla bağlıdır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile İmam-Hatip okulları, Anayasa’nın 174. maddesi tarafından korunan “İnkılâp Kanunları” kapsamında değerlendirilmelidir. Adı geçen yasa, amacı gereği, ikilik yaratan medreseleri kapatmış ve laik okulları milli eğitimin ve üniversitenin temel kaynağı haline getirmiştir. Aynı yasa bağlamında, Diyanet İşleri’nde görevlendirilecek imam, vaiz ve öteki hizmetlileri yetiştirmek üzere İmam-Hatip okulları ile İlahiyat Fakülteleri kurulmuştur.
1950’den sonra düzenli olarak kemirilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu, AKP iktidarı tarafından fiilen yürürlükten kaldırılmıştır.

***

Bu anayasal ve yasal gerçeğe karşın imam-hatip mezunlarına sivil üniversitelerin kapısını açmak, devlet kadrolarını “İslamileştirmek” demektir. Bu da Cumhuriyet’e ve onun laik devlet yapısına “terörist saldırı” anlamına gelmez mi?
Bu sorunun cevabını atamalarıyla AKP verdi, Cumhurbaşkanlığı hükümeti de vermektedir.
Bir soru daha: İstanbul Beşiktaş’ta bulunan İsmail Tarman Ortaokulu’nun imam-hatip kısmının kapatılmasıyla ilgili mahkeme kararı dört aydır neden uygulanmıyor?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları