Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Türkiye'nin Kredi Notu
Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin riskli ülke olan kredi notunu pozitiften durağana çevirmesi, düşürmesi not artışı, hatta sınıf atlama bekleyen çevrelerde soğuk duş etkisi yaptı; bu tür kuruluşların kredi notlarının ne ölçüde sağlıklı olduğu sorusunu gündeme getirdi, tartışmalara yol açtı.
\nBu köşede yıllardır savunulmaya çalışılan sav ve görüşlerden ikisi konuyla ilgilidir.
\nİlki, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının gerek ülke, gerek banka ve firma kredi notlarının ya teknik bilgi noksanlığı ya siyasal ve ekonomik güdüler veya bu iki grup nedenin birlikte etkisiyle nesnel (objektif), gerçekçi, yol gösterici nitelikte olmadığıdır.
\nKonuya ilişkin ikinci görüşümüz, AKP’nin ekonomik başarısının sanal olduğu, başarı imajı, izlenimi yaratılmaya çalışıldığı, ekonomik alanda değil; fakat kamuoyunda algılandırmada başarı sağlandığıdır. Bu iki sava, görüşe dayanılarak şu sonuçlara varılamaz: “AKP’nin ekonomik alandaki başarısızlığı, derecelendirme kuruluşlarının notlarının doğru, nesnel olduğunu kanıtlamaz.” İkincisi, “Derecelendirme kuruluşlarının kredi notlarının nesnel olmaması, AKP’nin ekonomi alanında başarılı olduğunu göstermez”. Gerçek hem derecelendirme kuruluşlarının kredi notlarının yerinde olmaması hem de izlenen ekonomik politikanın, alınan sonuçların başarısız oluşudur.
\n***
\nTürkiye objektif ölçütlere göre, gerek cari işlemler açığının boyutu ve nedenleri, gerek dış borç stoku ve yapısı nedeniyle riskli ülkedir. Ülke riski, AKP döneminde cari işlemler açığının büyümesi, sanayinin montaj ağırlıklı hale gelmesi, yurtdışına faiz ve kâr transferlerinin fazlalaşması, dış borç stokunun kısa sürede 130 milyar USD’den yaklaşık 300 milyar USD’ye yükselmesi gibi nedenlerle daha da artmıştır.
\nGenel eğilimin, beklentinin aksine görüşüm, Türkiye ekonomisinin ekonomik krizi 2012 yılında daha şiddetli duyacağı yönündedir. Gelecek yıl Türkiye’nin cari işlemler açığını fonlamak için yeni ilave kaynaklar bulması zorlaşabileceği gibi mevcut kredileri yenilemek, aynı düzeyde sürdürebilmek bile sorun olacaktır.
\nTürkiye’de bankacılık kesimi, çok sayıda yabancı bankanın riski paylaşarak sağladığı sendikasyon kredilerinden yararlanmaktadır. Bu krediler genelde geri ödenmemekte, her yıl yenilenmekte; bankacılık, finans diliyle “rool over” edilmekte, hatta çoğu kez tutarı da arttırılmaktadır. Gelecek yıl söz konusu kredilerin tutarının arttırılması bir yana, aynen yenilenmeleri konusunda bile güçlükler yaşanabilir, en azından maliyetleri yükselebilir.
\n***
\nTürkiye kredili ithalat yapmakta, küçümsenmeyecek boyutta ödeme şekli, yöntemi olarak da akreditiften yararlanmaktadır. Akreditifli ödeme şeklinde peşin ödeme yapılmamakta, ödemeyi yapacak yabancı bankada kuvertür tesis edilmemektedir. Ancak 1978-79 yılında ve 1994 krizinde yaşandığı gibi, yabancı bankalar, riskli ortamlarda belli tutarın üstünde akreditif açmak için peşin ödeme, kuvertür tesisi isteyebilmektedirler. Böyle bir uygulama, hem açılan akreditifler kaşılığında gelen malların bedelinin ödenmesi hem de yeni akreditif açabilmek için peşin ödeme yapılması ithalat zorlukları, finansmanda darboğaz yaratır.
\nÜlkemizde bankacılık sektörü ve özel kesim dövizde açık pozisyonla çalışmakta, döviz yükümlülükleri döviz varlıklarının çok üstünde bulunmaktadır. Bazı kuruluşlar, bilanço dışı işlemlerle, finansal türev işlemlerle (vadeli işlemler, sıwap, opisyon) faiz ve döviz risklerine karşı korunmakla (hedge) birlikte; bilanço içi pozisyon açığı yine de önemli bir risktir. Kâr sıkışmasına ödeme güçlüklerine neden olabilir.
\nTC Merkez Bankası’nın çok övünülen döviz rezervinin net, kullanılabilir tutarı, bankaların bilanço içi açık pozisyonunu fonlayabilecek boyutta dahi değildir. Türkiye’nin borç tutarına göre yeterli uluslararası rezervi yoktur. Kaldı ki TCMB’nin döviz kurunu korumak amacıyla yaptığı müdahaleler mevcut rezervi de olumsuz yönde etkilemiştir.
\nUluslararası derecelendirme kuruluşları güven verici olmadığı gibi kredi notları da nesnel ölçütlere dayanmamaktadır ama ekonomimiz de yaratılmak istenen imaj kadar güçlü bir ekonomi değildir; riski yüksektir. 2012 yılında ekonomik zorluklarla karşılaşırsak şaşırmayalım, kötü senaryolara da hazırlıklı olalım.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Çanakkale'de korkutan deprem!