Öztin Akgüç

Ütopik Öneri

08 Haziran 2014 Pazar

Bu satırlar yazılırken muhalefetin Cumhurbaşkanlığı adayları, ortak adayı ya da çatı adayı belirlenmemişti. Ortak aday, çatı aday öyle yerlerde, ortamlarda arandı ki arayış yöntemi Nasrettin Hoca öykülerini çağrıştırdı. Günümüze uyarlayarak liderlerin yöntemi Türk Telekom Arena’ya gidip Fenerbahçe’ye teknik direktör ya da Şükrü Saracoğlu stadına gidip Fener seyircisine sorma yöntemi ile Galatasaray’a teknik direktör aramaya benzedi. Haksızlık etmeyeyim, Fenerbahçe’ye de, Galatasaray’a da böyle davranışla liderlerin ortak aday, çatı aday arayışından çok daha iyi teknik direktör bulunabilir. Açıkçası Cumhurbaşkanlığı seçiminde de siyasal partilerden çok, umudum sağduyulu, Türkiye Cumhuriyeti’ni sahiplenen sahiplenecek vatandaşlarda.
Seçim Türkiye’nin itibarı, Türkiye’nin geleceği açısından son derece önemli bir dönemeç oluşturacak; ya ülkede Cumhuriyetin kesintiye uğrayan dönemi, fetret dönemi sonlanacak ya da ülke tek adamın keyfi yönetiminde bölünmeye kadar gidebilecek bir süreçte yuvarlanmaya, itibar yitirmeye devam edecek.

***

Seçim sonucu ne kadar yaşamsal olmasa bile Sayın RTE’ye karşı aday da Türkiye’nin saygınlığı açısından önemli. Açıkçası, Türkiye Cumhuriyeti’ni içselleştirmiş, çağdaş, özgüveni, öz saygısı olan bir kadın adayın halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olması özlemini duyuyorum.
Düşünün, hayal edin, faşizan eğilimlerin güçlendiği, ırkçılığın yaygınlaştığı bir dünyada, diktaya gidiş hevesinin arttığı, demokrasi maskesi altında, patron etrafında çöreklenmiş oligarşik bir düzenin oluştuğu Türkiye’de mücadeleci, bağımsızlıktan, özgürlükten yana, çağdaş bir kadının Cumhurbaşkanı seçilmesi Türkiye’nin dibe vurmuş itibarını bir anda doruğa taşır. Emin olun borsayı bile hareketlendirir. Türkiye’nin kredi notunu yükseltir, ülkeye şevk ve heyecan getirir, AB’deki kapalı tüm dosyalar açılır. Türkiye tekrar küresel akademik çalışmalarda ön plana çıkar, örnek ülke olarak gösterilmeye başlanır.
Bu bir hayalden öte bir ütopya. Bu yazı üzerine ilk tepki yakınlarımdan gelecek; “sen hangi ülkede yaşadığını sanıyorsun” diye soracaklar. Evet biliyorum, altmış yıla yakın bir süredir, 1955 yılının temmuzundan itibaren kamuda, özel sektörde, üniversitelerde görev yapmaya çalışıyorum. İzlenimlerim, deneyimlerim oldu. Ülkeyi ve insanını en azından tanıdığımı sandığım için değişmesini diliyorum. Bu değişimde kadınların ön planda rol almasını başarı için gerekli görüyorum. Kadınlarımız da açık söyleyeyim ne yazık ki davranışlarıyla hayal kırıklığı yaratıyor. Kadınlarımız yalakalığı, kişiliksizliği, hoyratlığı, acımasızlığı, çıkarcılığı erkeklere bıraksınlar, insani hasletleri sergilesinler.

***

Kadınlarımız da medyada, bürokraside, siyasal yaşamda, eğitim kurumlarında da gözlemliyoruz, ne yazık ki erkeklerle, tüm olumsuzluklarda yarışıyorlar; hatta bazen daha da baskın olabiliyorlar.
Düzgün, adil, insan haklarını koruyucu, kişilikli, onurlu, mücadeleci bir kadın Cumhurbaşkanı adayının kadın oylarının büyük bölümünü alması gerekir; ama bu dileğimin gerçekleşme olasılığı ne yazık ki az.
Ezilmişlikten, ikinci sınıf vatandaşlığa itilmişlikten, ayrımcılıktan, eşitsizlikten, şiddete maruz olmaktan, alınıp satılmaktan, çocukluğunu yaşayamamaktan, eşini seçme hakkı dahi olmamasından yakınan tüm kadınların birleşerek özgürlükleri doğrultusunda savaşım verecek bir kadın adayı desteklemesi gerekir. Kadınlarımız bu sağduyuyu, özgüveni, cesareti gösterebilecekler mi? Açık söyleyeyim umudum az. Onun için bu yazı ütopik öneri başlığını taşıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları