Şahin Aybek

Eğitimimizi ideolojik olmaktan nasıl kurtarırız?

14 Haziran 2021 Pazartesi

GÜNÜMÜZDE İSE AHLAK EĞİTİMİNDEKİ ANLAYIŞ, EĞİTİMİN VE ÖĞRETİMİN BİZATİHİ KENDİSİNİN AHLAKİ BİR İŞ OLDUĞUDUR

Sürekli olarak eğitimin ideolojik olmaması gerektiğini söyleyip duruyoruz. İşte eğitimimizi ideolojileri aktarmaktan ve bir şeyleri aşılamaktan kurtarmanın yolu eğitim felsefemizin etik boyutunu ortaya koymaktır. Yani; eğitim öğretimimiz boyunca tüm paydaşların uyması gereken ilke ve kuralları, öğrencilerimize öğretilecek değerleri ortaya koyarsak; eğitimimizi ideolojik olmaktan kurtarırız. Yani eğitimimizin etik yönünü ortaya koyarsak bu sorunu çözmüş oluruz. Eğitimimizin etik yönünü ortaya koymak, eğitim felsefemizin pratik yönünü ortaya koymakla ilgili bir konudur.

MESLEK ETİĞİ; YANİ ÖĞRETMENLİK ETİĞİ VAZGEÇİLMEZDİR

Eğitimin ana malzemesi insan olduğundan; doğal olarak eğitim alanının her aşamasında ahlaki problemleri görmek mümkündür. Ve de moderniteye kadar olan süreçte, eğitim dendiğinde, karakter ve ahlak eğitimi geldiğinden; eğitim ve etik hep sıkı bir ilişki içinde olmuştur.  Eğitim sistemleri öğrencilere belirli bir karakter formasyonu vermek istediklerinden, etik ile eğitimin ilişkisi günümüzde de yoğun olarak yaşamaktadır. Ahlak eğitimi, eğitme otoritesinin sorumluluğunun temellendirilmesi ve eğitimin amaçlarının temellendirilmesi, bireysel amaçlarla toplumsal olanların çatışması noktalarında eğitim felsefesinin etik boyutu devreye girer. İdeoloji ve aşılamalarının yanı sıra, eğitimin tüm paydaşlarının, eğitim faaliyeti sırasında uyması gereken bir meslek etiği, özelde de öğretmenlik etiği vazgeçilmezdir.

AHLAK EĞİTİMİ UZUNCA BİR SÜRE EĞİTİMİN TEMELİNİ OLUŞTURMUŞTUR

Eğitim felsefesinin etik boyutunun önemli bir ayağı olan ahlak eğitimi, uzunca bir süre eğitimin temelini oluşturmuştur.  Yani; eğitim felsefeleri belirli bir karakter formasyonu üzerine yoğunlaşmışlardır. Eğitim aracılığıyla, eğitim alan kişilerin karakterini, ahlaki düşünme biçimini şekillendirmektedir, ahlak eğitimi. Antik Yunan’da Sokrates ve Platon buna “paideia” demişler ve erdemli davranışları temellendirmeye çalışmışlardır. Yine Ortaçağ’a geldiğimizde tüm dinlerin ahlak eğitimini, eğitimin temeline koyduğunu görürüz. Bu dönemki eğitim sistemlerinde, din eğitimini dinen temellendirme yoluna gidilmiştir. Modern dönemde ise ahlak eğitimi, dinden bağımsız şekilde, bir insan doğası anlayışıyla temellendirilmeye çalışılmıştır. Bu dönemde Rousseau, ilk günah öğretisini reddetmiş ve çocuğun doğa durumunda özgür ve bütün doğallığı içinde şekillenmesini savunmuştur. Bundan sonraki süreç ise ya Kant’ın ve Mill’in faydacılığına ya da davranışçılığa ve bilime dayanmıştır. Günümüzde ise ahlak eğitimindeki anlayış, eğitimin ve öğretimin bizatihi kendisinin ahlaki bir iş olduğudur. Günümüz öncesinde ise; Emile Durkheim, okullardaki ahlak eğitiminin öğrencilerin sosyal kuralları içselleştirmesine dayandırılması gerektiğini savunmuştur. Durkheim sonrası ahlak eğitimi, bilişselci, davranışçı ve alaka etiği olarak sınıflanmıştır.

20.YÜZYILIN DORUK AHLAK EĞİTİMİ BİLİŞSELCİLİKTİR

20. yüzyılda bilişselcilik Jean Piaget, Kolhberg ile doruk noktasına ulaşmıştır. Piaget, ahlak eğitiminde, başkalarının hak ve özgürlüklerine saygılı, hür vicdanlı nesiller yetiştirilmesini savunur. Kolhberg’in ahlak eğitimi ise; öğrencilere, insanlara saygı, adalet ve karşılıklılık gibi ilkelerin öğretilmesine dayanır. Eğitim felsefesinin etiğinin önemli bir adımı olan eğitim haklılandırması; yani meşrulaştırılması ise; eğitime yönelik zorlamaların bazı değerler yoluyla anlaşılmaya çalışılması ve eğitimin sağlam bazı temellerle gerekçelendirilmesidir. Bu haklılandırmalara araçsal ve özsel boyutlarıyla Sokrates’ten Platon’a, John Stuart Mill’den Dewey’e, pek çok açıklama gelmiştir. Sokrates’in sorgulanmış hayatı, Platon’un eğitim otoritesini tamamen devlete veren devlet anlayışı, Mill’in eğitim otoritesini ailelere verdiği liberal anlayışı ve Dewey’in çocukların demokratik bir toplumda özgür ve katılımcı yurttaşlar olarak yaşadıkları bireysel özgürlük anlayışı vardır.

Eğitim felsefesinin etik boyutunun son ayağı da eğitimcilerin, özelde de öğretmenlerin öğretmenlik etiğidir. Öğretmenlerin, öğrencilere eğitimin evrensel kurallarına uygun, etik norm ve değerlerle yaklaşmasına dayanır. Bu bir yönüyle de Kant’ın deontolojik etiğine dayanır. Eğitim felsefemizin etik boyutunu ortaya koyarak; eğitimimizi ideolojilerden, aşılamalardan kurtarabiliriz. Bu etik boyutu; ahlak eğitimi, eğitimin haklılandırılması ve öğretmenlerin, eğitimcilerin etiği merkezli olarak ortaya konarak salt eğitim için eğitim anlayışı hakim kılınmalıdır. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları