İktidarın psikozu!..

26 Ekim 2015 Pazartesi

Ayrımcılığın bu boyutlara varması, büyük bir kin, insafsızlık, gözü dönmüşlük olmalı.
Çılgınlaşmış bir iktidar tutkusunun bu dozda ülkeyi altüst etmesi, hangi ölçüde öngörülebilirdi.
Kendinden olmayanı yok sayan, daha da ötesi ezmeye, yok etmeye varan bir anlayış...
Baskıyla, zorbalıkla, kumpaslarla ayrıştırılan, düşmanlaştırılan, kamplaştırılan bir ülke.
Ayrışma sınırların ötesine uzandı. Tokyo’da 1 Kasım seçimleri için sandığa giden Türklerin kavgasında yaralılar var...

*** 

Salt insanlar değil, kentleri, bölgeleri ötekileştiren bir yönetim.
Örneğin İzmir, iktidarın bu yaklaşımlarının en belirgin yaşandığı kentlerin başında geliyor.
Davalar, soruşturmalar, incelemeler, belediye yatırımlarının engellenmesi, bürokrasinin ağır saldırısı, “gâvur ve haşhaşi” göndermeleri, “açık seçik giyiniyorlar, sabahlara kadar içiyor eğleniyorlar” suçlamaları, “boşanmalarda neden birinci sırada” sorgulamaları...
Say say bitmiyor.
İktidarın cemaatle birlikte kurduğu kumpas davalarını anımsayın. Belediyeyi kilitlemişlerdi.
Başkan Aziz Kocaoğlu’nun 397 yılla yargılanması, 30’a yakın bürokratın hapse atılması, 2 üst düzey bürokratının 22 ay hapis yatması unutulabilir mi?
Körfezin temizliği, stadyumlar, tramvay, çöp tesisi, Çamlı Barajı gibi önemli yatırımlara taş konuldu. Ankara’dan verilmeyen onaylarla, kimi projeler geciktirildi.
“Banliyö hatları kullanılıyor” diye yılda 33 milyon lira hat kirası alıyor AKP.
Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarını geciktirmek, engellemek için her yöntem deneniyor.
Kocaoğlu, haklı olarak “İktidarda belediyeyi nasıl engelleriz psikozu var” diyor.

*** 

Ya AKP’nin İzmir Seferihisar Belediyesi’ne yaptığına ne demeli?
Ülkedeki yerel yönetimler arasında uygulamaları ve eylemleriyle yıldız gibi parlayan Seferihisar Belediyesi ile Başkanı Tunç Soyer’e yönelik baskılar, utanç verici.
“Başka bir dünya mümkün” sloganıyla ilçesini sıçratan, 70 ayrı kriteri yerine getirip Cittaslow birliğine katılarak Türkiye’deki ilk Sakin Şehir’i kuran...
Bütünşehir Yasası’yla köylerin mahalleye dönüştürülmesini engellemek amacıyla “Geleceğin Köyleri” hareketini başlatan...
“Geleceğin Türkiye’si Seferihisar” sloganıyla farklı bir yerel yönetim oluşumu sergileyen belediye, eski borçlarından ötürü haciz ve icra kıskacında.
SGK ve Mal Müdürlüğü, toplam 31 milyonluk borç yüzünden banka hesaplarına, belediye binası dahil 477 taşınmaza el koydu.
Soyer, salt bir taşınmazın bile borcu kapatmaya yettiğini vurgularken kurumların, ilgili bakanlıklar aracılığıyla buna yanaşmadığını söylüyor.
Anlaşılıyor ki asıl amaç borçların tahsisi değil, belediyeyi kilitlemek. Seferihisar’ın ve yerel yönetimin ellerini kelepçelemek, ayaklarına pranga vurmak.
Böyle bir uygulama, hangi AKP’li belediyeye yapılıyor acaba?
Salt İzmir değil, Aydın ve Muğla Büyükşehir belediyeleri de benzer uygulamalarla yüz yüze.
1 Kasım, bu sorunları da aşmak için bir çözüm değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları