Özgürlükten Ayrımcılığa

29 Ocak 2013 Salı

\n

\n

İnsandan yana gelişimin, aydınlanmanın bilimin düşmanları; ister dini, imanı olmayan paranın çıkarlarına teslim, isterlerse kör inanç boyutunda ırkçı, dinci ayrımcılıklara sığınmış olsunlar.. İnsanlığın gelişiminde, ileriye dönük açılımında en belirleyici bilim dallarının başında sayılan felsefeye düşman, ötekileştirdiklerinin tümüne düşman, biz dediklerinin çıkarlarını koruma adına bilerek ya da bilmeyerek barış ve birlik içinde yaşama olanaklarına, koşullarına dinamit koyanlardandırlar...\n

\n

Zengin kuzeyin teorisyenlerinin, sermayenin uluslararası nitelik kazanmış olmasına güvenerek Artık zengin kuzey dünyasında ülkeler arasında bile savaşlar tarihe gömüldü..fetvasını vermelerine hiç inanmayın. Zengin kuzey dünyasında da sistemin büyük krizlerinin kaçınılmaz kendilerine de sıçramasıyla, dozuyla bağlantılı, eş oranlıötekileştirme kavramı altında iç çalkantılar, çatışmalar yaşamakta.. Gelecekteki gelişmeleri doğru, eksiksiz analiz kuşkusuz kehanet kadar zor; bizleri aşıyor olduğundan, şimdilik zengin kuzey dünyasının kendi yarattığı krizin büyüklüğü ile bağlantılı sorunları yaşamakta olduğunun altını çizmekle yetinelim..\n

\n

Zengin kuzey dünyasının bu krizleri en hafifi ile atlatmak, kendine sıçratmamak yönünde almakta olduğu önlemlerin kaçınılmaz sonucu, yoksul güney dünyasının kendi içinde boğuşarak, iç savaşlarla, sisteme soluk aldırması olunca, iki kutuplu dünya, soğuk savaşlardan günümüze, tek kutuplu dünya düzeninde medyatik güdülemelerin kamçısıyla da yaşanan oyunların şaşmaz araçları çok fazlası ile su yüzüne çıkmış bulunmakta. Yoksul güney dünyasında, ezilen halkların en altta kalmama çabası ile çırpınışlarında kutsanan cepheleşmenin iki şaşmaz virüsü var.. İnsanların körü körüne inanmış olarak birbirleriyle savaşabilmelerinin, birbirlerini düşman bellemelerinin, en ilkel acımasız boyutlarda boğuşabilmelerinin, yoksul güney dünyasındaki en kolay yolu, ırklar ve dinler, mezhepler üzerinden, kör inanç boyutunda alt kimlikler, aidiyetleri ateşlemek..\n

\n

***\n

\n

Dün Mısırda, futbol maçında çıkmış olan çatışmanın yıldönümünde kaç kişi daha öldü? ABD eksenli silahlı işgalde Irak, filin zücaciye dükkânına girmesi örneği ezilip kırılmadı mı? Şimdi birbirlerini düşman bellemiş farklı ırk ve tek dine, tek peygambere bağlı oldukları halde mezhepler üzerinden Iraklılar çok daha yoksul ve çaresiz olarak, arda kalacak petrol gelirlerinden daha bir anlamlı pay kapabilmek üzere, intihar bombacıları kullanarak birbirlerini katletmiyorlar mı? Geçen haftaki eylemlerde sadece kaç kişi öldü, satır arası haberlerden toplayamıyoruz bile, değil mi?\n

\n

Suriyede Esadın askerleri mi daha çok insan öldürüyor, muhalefet mi biraz da panik içinde daha acımasız cinayetlerin faili; doğru yanıtı ya da anlamı var mı? Dün ağırlıklı Sünni, El Kaide ağırlıklı olduğu söylenen muhalefetin bu kez diktatör iktidarla aynı cephede çatışan Kürtlerle çatışmasında verilen yakın plan bir görüntüde elinde uzak menzilli silahı, ayağından vurulan bir direnişçinin görüntüsü ile birlikte üretilen bir habere göre, yanı başındaki arkadaşı kazara vurdu diğerinde, karşıtlarının silahına hedef oldu..bilgisi vardı. Hangisinin doğru olduğu ne fark eder, kirli iç savaşın kurbanı olma gerçeğini ne kadarı değiştirebilir ki? ABD ve Rusya üst düzeyde, uzun soluklu çıkar dengelerinde, çaktırmadan da değil, bal gibi çaktırarak yeni koşullara uygun etkin pazarlıklarını yürütürlerken Türkiye basbayağı önde, açıkta kalmış olarak manevra yapma şansını fazlası ile yitirmiş olarak bu kirli savaşın en ağır bedelini ödemekte. İnsani boyutunda yüklendiğimiz sorumluluklar çok daha ağır olmak üzere, sığınmacıların en büyük maddi-manevi yükü üzerimizde değil mi?\n

\n

Yaşanmışlıklar, ödenmiş ağır bedellerden insanlık, ülkemiz adına dersler çıkarmış; barış içinde birlikte yaşam şansını kaçırmamak; istenen parçalanmışlığa direnebilmiş, kelimenin tam anlamı ile bataklığa çekilmemiş olmanın şansıyla da barış, birlikte yaşam arayışlarında buluşmak Türkiyenin gücü, yaşam dinamiği.. En yakın tarihimizden, Irak işgalinde müttefik rolünü reddettiği için son bir darbe ile düşürülen Ecevit Koalisyon Hükümetini, evet demek zorunda kalmış olarak kurulan AKP iktidarını, bu verilmiş sözle tezkerenin Meclise gelmiş olması ancak AKPlilerin de oyları ile reddedilmesini.. ne çabuk unutuyoruz? ABD askerleri Iraka, Güneydoğu Anadoludan üslenmiş olarak girmiş olsalardı.. Çoğunluk Irak işgalini alkışlamış olsalar da.. Iraklılar başlarına gelenlerden çok daha kolay olarak, uzaktaki Amerikalılara mı, bize mi, kendi kendilerine ihanetlerine mi lanet okuyacaklardı?\n

\n

PKK teröründen arınmış, kalıcı, yeni barış arayışlarımızda çoğunluk, içten olduğumuz tartışılmaz.. Hastalıktan kurtuluş sağlıklı çözüm reçetelerinde.. Anahtarı; özgürlükten yola çıkarken ayrımcılık tuzağına düşmemek, ırkçılık, dincilik ekseninde siyasetle barış üretilemeyeceğini bilmek.. Söylemesi kolay, algılaması gereğinin yapılabilmesi zor...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları