Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Poligam Arzularımızın Tecellisi: Karagül
Fox’ta izlediğimiz Karagül 3’üncü sezonunda hâlâ zirvede. Tebrik ederken ona dair şimdiye dek üzerinde durmadığımız bir noktayı tartışmaya açalım.
Daha önce ne demiştik? Karagül, “Antep/Urfa-işi bir soap-opera”dır. Dallas’la muazzam etkileşimi var. Bir “yerli- Dallas” yapılmak istense ancak bu ölçüde otantikleşilebilirdi. (Geçenlerde bir bölümünde de Dallas’la benzerlik vurgusunda bulunuldu!)
Halfeti’de geçen hikâye, dizi tarihimizin en gözde klişesinden istim alıyor. Memleketin batı-doğu, modernlik-gelenek, burjuva- feodal, metropol-taşra ikiliklerini bağdaştırma ameliyesi olarak... Bunu, ön plana çıkardığı dişi karakter çokluğu eşliğinde seyrine doyum olmaz bir kadın çekişmesi üreterek yapıyor.
Halfeti’de zor yaşam
Feodal zenginlikten kaçıp İstanbul’da ailesiyle Batılı- burjuva bir yaşantı sürdüren adam ölünce karısı Ebru (Ece Uslu) maddi imkânsızlıklar sonucu onun memleketine, “moderniteden feodaliteye” çocuklarıyla birlikte “ricat eder”. Halfeti’de geldikleri konakta ne sürprizler yoktur ki?! İstanbul’da yetişmiş kadın, konağın “Ali kıran baş kesen”i konumunda, kendisini “sosyete gülü” diye aşağılayan iki karılı (ki üçüncüsü de eklenecektir) kayınbirader Kendal’ı (Mesut Akusta) karşısında bulur. Bundan öte bir de kendi kocasının ondan saklanmış imam-nikâhlı ikinci eşi Narin’i (Özlem Conker) öğrenir. Tabii henüz öğrenmediği, bu “fiili kuma”sından zannettiği çocuğun da özbeöz kendi oğlu olduğudur!..
Özetin özeti mahiyetindeki bu takdime girmemiş bir dolu ve hikâye akışını da “dolu dolu” kılan başka karakterler var, ama uzatmayalım. Burada tartışmak istediğimiz nokta Karagül’ün bir “kumalık güzellemesi” olması!..
“Patriark” Kendal’ın üç karısı var ve aralarındaki gündelik, rekabetçi, haris didişmelere rağmen yine de gül gibi geçinip gittikleri söylenebilir! Ayrıca ciddi çatışma içinde, hatta yakınlarda kanlı-bıçaklı olmuş “fiili kumalar” Ebru ile Narin’in de şimdi konu icabı aralarından su sızmıyor.
Bu haliyle Karagül, kumalığı “sorunsallaştıran” bir dizi değil hiç. Acı ama gerçek, üzücü ama ne yapalım ki böyle, evet katlanması zor ama imkânsız da değil noktasında “konformist” bir tutum içinde kumalığa karşı...
Kuma konumunda birbirinden güzel karakterlerimizi sık sık bir “rüya gezginliği”nde beyazlı-morlu hoş giysiler içinde karşılaştırıp koşuşturan “sürrealist” sahneler de hem seyri iyice cezbedici kılıyor, hem de kumalığa ilişkin bilinçdışı olumlu şartlandırmada bulunuyor diye düşünmek mümkün.
Ve seyirci de bunları izlemekten memnun. Herkes Kendal’dan şikâyetçi ama o sempatik, sevimli ve sevilen bir “kötü”. Tıpkı Ceyar gibi.
Tabii Ceyar bir kadın avcısı (“womanizer”) idi. Halfeti’nin ortasında bu imkânsız. O yüzden çok-karılılıkla Ceyar çağrışımına “yerel”de gayet iyi oturan, akla yatkın ve en önemlisi “eril” arzulara da hitap eden bir karşılık bulunmuş oluyor.
Başarının sırrı galiba biraz da buralarda saklı.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti