Korkunç yoğun bir trafikte iki saat gitmeyi ve iki saat de dönmeyi göze alırsanız orada bulunduğunuz sürece müthiş keyiflenir ve “Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı” diye haykırabilirsiniz.
Benim için Uluslararası İstanbul Tüyap Kitap Fuarı gerçekleştiği ilk günden bu yana çölde bir vaha işlevi gördü. 12 Eylül darbesinin, silindir gibi ülkeyi dümdüz ettiği, aydınların yazarların tutuklandığı, işkenceden geçirildiği, kitapların filmlerin, oyunların yasaklanıp yok edildiği bir dönemde ne muhteşem bir buluşmaydı. Soluk alıp verebilmemiz için yaratılmış bir fırsattı.
HAYATA DOKUNAN EDEBİYAT
PEN Yazarlar Derneği olarak her yıl fuar günlerinde birkaç panel, sohbet, söyleşi düzenleriz. Bu yıl “Hayatı algılamada edebiyatın rolü” başlıklı toplantımızda, konuşmacılarımız Ayşe Kulin, Halil İbrahim Özcan, Haydar Ergülen’di. Toplantıyı ben yönettim.
Her konuşmacı kendi yaşam deneyiminden yola çıkıp, örneklerle edebiyatın kendilerini nasıl oluşturduğunu, dönüştürdüğünü, edebiyat aracılığıyla kurdukları köprüleri, aştıkları sınırları dile getirirken edebiyatın başka hayatlara, başka dünyalara, “ötekine” açtığı kapıları belirttiler. Her hayatın akışı farklıydı, elbet birikimimiz, deneyimlerimiz, algılamalarımız da farklı olacaktı. Sadece edebiyatın değil tüm öteki sanatların da hayata dokunmasının önemi vurgulandıktan sonra, dinleyicilerden gelen soruları yanıtladık.
MURATHAN MUNGAN
Bu yılın ana teması ise “Edebiyatın her hali” diye saptanmıştı. Fuarın onu konuğu olarak da Murathan Mungan seçilmişti.
Şiir, öykü, roman, oyun, deneme... Edebiyat türlerinin her hali üzerinde 50 yıldır sürekli hayatımıza dokunan Murathan Mungan, hem çok yereldir, doğduğu coğrafyaya, topraklara çok derinlere kök salmıştır hem de çok evrenseldir, dünya kültür mirasına sahip çıkar ve onu kucaklar.
O, yereli evrensel bir dille kuşatır.
Doğu’yla Batı’yı, geleneksel olanla moderniteyi buluşturur.
Çocukluğuyla, toplumla, tarihle, cehaletle, basmakalıp varsayımlarla hesaplaşır.
Edebiyatın her alanında sonsuz bir lirizmi, şiirselliği yakalarken toplumsal eleştiriyi hiç ama hiç göz ardı etmez.
Ve hep altını çizdiğim gibi: O kendinden çok, yaptığı işi önemseyenlerdendir. İşi edebiyattır. Yazın dünyasını, kendi topraklarının kökleriyle bunca harmanlayan, emek veren, tohumlar eken, fidanları besleyen, çiçek açtıran az yazar tanıyorum.
MÜCEVHER KİTAP
Benim yukarıda birkaç satırbaşıyla özetlemeye çalıştığımı, Tüyap yayını olan, “Murat Mungan’ın Her Hali” adlı dev kitapta bulabilirsiniz. Faruk Şüyün’ün hazırladığı, Mungan’ın tüm eserlerine ilişkin sayısız değerlendirme, yorum ve alıntılara yer veren, 300 küsür sayfalık çok değerli bir kitap. Yazarın kendi arşivinden süzülmüş, kendi belleğinin ışığıyla düzenlenmiş bir başvuru kitabı. Üç gündür elimden bırakamıyorum.
Yine fuar nedeniyle Metis tarafından yayımlanan “Tekil Kalabalık” kitabı ve “Murathan Mungan’ın Dünyası” dergisi, çok kapsamlı çalışmalar. Bu çalışmalara emeği geçenleri kutluyorum.
ALKIŞLAR VE TOKATLAR
42. onur gecesinde Tüyap Yönetim Kurulu Başkanı Bülent İnal, kitap fuarının serüvenini anlatırken bu yıl 200 binin üzerinde kitap başlığının yer aldığını belirtti. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk’ün kitap fuarının bütün ülkeye yayılmasına vesile olan Deniz Kavukçuoğlu’nu anması hepimizi sonsuz duygulandırdı.
Murat Mungan’ın ödül kabul konuşması ise müthişti. İçtendi. Hakikiydi. Dürüsttü. Kibirli değil, özgüvenliydi. Edebiyaın daha 8 yaşındayken ona göz kırptığından başladı.
Gençken, kitap fuarını dolaşırken “Bir gün benim de kitaplarımı basılmış görür müyüm” diye hayal ederken kendisini 42. kitap fuarının onur yazarı olarak bulmasının ana hatlarını anlattı.
Tüm konuşmasını internetten bulursunuz. Altını çizdiğim iki tümce şöyle:
“Sanat bana yaşamda bir var olma biçimi izni verdi.”
Bir de şu: “Hayatta sadece alkışlardan değil, tokatlardan da çok şey öğrendim.”
Teşekkürler Murathan Mungan. İyi ki varsın!
Not: Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’nin Sanat ve Kitap Şenliği’nde, 20 Aralık saat 18.00’de, Özdilek Sanat Merkezi’nde “Zeynep Oral’la Sohbet” var. Hepinizi beklerim.