Kaybettiğimiz Doğan Kuban Hoca’nın seçme yazılarına her hafta Herkese Bilim Teknoloji dergisinde yer veriyoruz. Aşağıdaki yazı hocanın yazısının ikinci bölümünde, çok güncel ve yaşayabileceğimiz yakın gelecekten haber veren nitelikte olduğunu görünce, köşeme almakta hiç tereddüt etmedim. Kuban’ı okuyoruz:
***
Ortadoğu’nun, geçen yüzyılın başından bu yana sorunu, Anglosaksonların (İngiltere ile başlayıp Amerika ile devam eden) petrol stratejisi ile ilgilidir. Ortadoğu enerji kaynakları kurumadığı sürece İngiliz ve Amerikalılar buradan ayrılamazlar. Bunu sürdürmek için en güvenli üs olanakları Kürt bölgeleridir. Onun için bağımsız bir Kürt bölgesi (ki Büyük Kürdistan ideali ile çakışır), onlar için en doğru stratejik karar olur.
Anglosakson stratejisi elimizden Musul’u alan İngilizlerle başlar. Amerika ve İsrail’in en büyük istekleri İran ve Arap yarımadasında petrol ve gaz bitene kadar Ortadoğu egemenliğidir. Ben de Amerikalı olsam öyle düşünürdüm.
KÜRTLER: ABD’NİN DOĞAL ORTAKLARI
Bununla ilgili olarak Amerikan-Kürt ilişkilerinin de 19. yüzyıla uzanan bir tarihi var. Kürtler bağımsız devlet kurabilmek amacı bağlamında, bölgede Amerika’nın doğal ortaklarıdır. Yani helvanın malzemesi yüz yıldan bu yana bekliyor.
Irak ve Suriye Kürtleri birleşirse, Sünni Araplar, Kürtlere verilen kuzey Suriye çölü karşılığında, İskenderun ve Antalya’ya sahip olmayı tekrar masaya çıkarabilirler. Suriye’nin egemenliğinin herhangi bir mezhebin eline geçmesi TürkArap ilişkisini değiştirmez. Çünkü bu olay mezhepler arasında değil, Türkler-Araplar arasındaki tarihi ilişkiden kaynaklanır. Saf olma zamanı değil.
BİRLEŞİRLERSE...
Irak’taki yarı bağımsız Kürtlerle Suriyeli Kürtler birleşir ve ülkelerini Amerika’ya açarlarsa, Türkiye ve İran’daki Kürt nüfus üzerinde çok etkili olacaklardır. Zaten parçalanmış Irak Musul’dan uzaklaştırılmaya karşı koyamaz.
Bu gelişmeler sadece Kürt sorunu olmaktan çıkıp Arap sorunu ve bu fırsattan istifade edebilecek Rumlar eliyle bir Kıbrıs sorununa da dönüşebilir.
Güneydoğu Anadolu, Hatay ve hatta Kıbrıs’ın gelecekleri için böyle kötü bir senaryo hayal edebiliyor musunuz? Düşünülemez. Bu bağlamda hayalhanesi büyük olanlar, bu gelişmeleri Amerika ile Rusya-İran-Çin arasında bir dünya savaşı çıkmasına kadar dayandırabilirler.
Şunu da unutmayalım: Bu tür uluslararası çapraşık durumlarda bizim unutmamamız gereken bir şey daha var: Hıristiyanlar hâlâ Türkleri sevmiyor. Bu ülkenin gericileri nasıl Hıristiyan ve Yahudi düşmanı ise Hıristiyanlar da Türk düşmanı olmaya ve Türkleri barbar olarak görmeye devam ediyorlar.
Edward W. Said, “Culture and Orientalism” ve “Culture and Imperialism” adlı uluslararası “Bestseller” kitaplarında Türk ve Osmanlı adlarını hiç kullanmamıştır. Oysa Batı emperyalizminin yok ettiği en büyük İslam yapısı Osmanlı İmparatorluğu idi. Bu “mission”un bilinçli olmadığı söylenebilir mi? Ne yazık ki bizim gazete allamelerinin böyle ayrıntılara vakit ayırıp yorum yapması söz konusu değil.
Birinci Dünya Savaşı sonrası İngiliz politikasını ve Woodrow Wilson’un önerilerini hatırlayan her Türkün çok ihtiyatlı olması gerekir. Batı’da çok sesi çıkan bir Hıristiyan azınlık, Mısır, Ürdün, Filistin, Lübnan, Suriye, Irak gibi ülkelerde yaşayan ve Batı ile ilişkileri çok iyi olan Hıristiyan azınlıklar vardır. İran’da iyi koşullarda yaşayan bir Ermeni azınlığı da var.
MÜSLÜMANLAR, DÜNYANIN PROLETARYASI
Sevgili okuyucular,
Dünyanın proletaryası durumuna düşmüş Müslümanların, hangi koşullarda olursa olsun, birbirleriyle savaşmaları “absurde” bir durumdur... Tsunami gibi Arap baharları arka arkaya nasıl geldi? Diktatörleri devrilince demokrasi mi geldi? Şimdi Arap liberallerinin neler söylediğini biliyor musunuz?
Müslümanları gerçekten kurtarmak isteyenler durumu şöyle değerlendirmeliler:
Dünyada nüfusu neredeyse Müslümanların tümüne yaklaşan bir Çin var. Yıllık büyümesi yılda yüzde ona yaklaşıyor. Birleşik Amerika’yı sanayi üretiminde ve yıllık patent sayısında geçti. Üstelik kendi içinde kavgası yok. Uzakdoğu çoktan Amerika’yı geçti. Oysa bugün dünya politikası 1.5 milyar Müslümanı neredeyse bir sömürge statüsüne indirdi.
Bu ortak geleceği düşünüp İslam dünyasına gadr (haksızlık) etmesek? (2012)