Okan Toygar’ın “HAYATIMIZ GÜZELDİR, Ataol Behramoğlu’nun Siyasal Kimliği” adlı nehir söyleşisi, Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı.
Bu kitabı değerli Cumhuriyet okurlarının mutlaka okumaları gerektiğini düşünüyorum.
Kitap, gerçek bir aydının, ünlü bir şairin, hakiki bir Marksistin, bilinçli bir Atatürkçünün düşüncelerinden, Türkiye üzerindeki gözlemlerinden oluşuyor.
Elbette, Kemalizm, Atatürkçülük, Marksizm kavramları üzerindeki yargıları da çok önemli.
Ben bu yazıda sadece bu görüşleri üzerinde durmak istiyorum.
***
Sayfa 166’da Okan Toygar soruyor:
“Emre Kongar’ın 5 Ekim 2014 tarihindeki, ‘Ataol Behramoğlu; Marksizm ve Atatürkçülük” başlıklı yazısından bir cümle okuyayım. ‘Hem Marksizmi hem Atatürkçülüğü beyninin ve yüreğinin bütün hücreleriyle benimsemiş olan Ataol Behramoğlu, Atatürk ile Marksizmin bağdaşmayacağı tezinin canlı bir reddiyesidir.’
Ataol Behramoğlu yanıtlıyor:
Aynen katılırım buna. Teşekkür ederim Emre Hoca’ya buradan, dolaylı olarak. Etmişimdir de zaten. Dikkat et, ‘Kemalizmi’ sözünü kullanmaması çok önemlidir. Orada ‘Kemalist’ sözü olsaydı itiraz ederdim.
Okan Toygar:
Zaten yazının başında Emre Kongar da Kemalizm ile Atatürkçülüğün aynı kavramlar olmadığını ifade ediyor.
Ataol Behramoğlu:
Öyle mi diyor?
O.T: Evet. Şöyle yazmış Kongar: ‘Son zamanlarda sosyal demokrasinin Atatürkçülük ile bağdaşmayacağı konusunda bir fikir dalgası yeniden ortaya çıktı. Bu görüşün savunucuları kimi zaman ‘Atatürkçülüğü’ dar kalıplara hapsetmek, küçümsemek ve suçlamak için küçültücü anlamda ‘Kemalizm’ diye niteliyorlar. Onların özel dilinde, ‘Kemalizm’ tepeden inmeciliğin, jakobenliğin, demokrasi karşıtlığının adı.’
A.B: O konuda benim de bazı yazılarım vardır. Hatta bir ara İlhan Ağabeyle gazetedeki ayaküstü bir konuşmamızda, tartışma demeyeyim ama, bir farklılık hissettim. Ama üzerinde de durmadık. Bir uygulamanın adıdır Kemalizm. Yoksulluktan facialardan çıkıp gelmiş, yıkıntılardan çıkmış bir ülkede, eğitimde, ekonomide, kültür alanında, o dönemin gerektirdiği tedbirleri almak, bazı atılımları yapmaktır. Çoğu da doğrudur ama, ‘Güneş Dil Teorisi’ gibi yanlış denebilecek adımlar da vardır. Müzikte, birden radikal olarak Batı müziğine geçiş de tartışılabilecek noktalardır. Kemalizm çerçevesi içinde düşünmek lazım bunları. Atatürkçülük öyle değildir. Öncelikle Atatürk kavramı ve kişiliği, aydınlanmanın adıdır. Atatürkçülük demek Türk aydınlanması demektir. Elbette Marksizmle Atatürkçülük hiçbir şekilde çelişmez.
O.T: Bir yazınız var önümde. 13 Ekim 2012, ‘Atatürkçülük Türk Aydınlanmasıdır’ başlıklı. Oradan bir bölüm okuyayım:
‘Atatürkçülük bana göre, tek bir insanı işaret etse de o insanın kişiliğinde odaklanmış, o kişilikte yansıyan bir kavramı, bir dünya görüşünü çağrıştırıyor. Bu dünya görüşünü ben Türk aydınlanması olarak tanımlıyorum. Atatürkçülük, bir dünya görüşünün, bir dünya anlayışının, evrensel bir ideolojinin Türkiye’ye özgü adıdır. Kemalizm ise benim anlayışıma göre daha çok bir uygulamalar toplamıdır. Herhangi bir uygulama, kaynağı ne olursa olsun, toplumsal dönemlerde koşullarla ister istemez sınırlıdır. Uygulandığı dönemin izlerini, zorunluluklarını taşır’ Diyorsunuz.
A.B: Şu anda da öyle düşünüyorum. Ayrıca şunu da eklemek isterim: Mustafa Kemal Atatürk’ü çok erken yaşlarda tanıdım. Babacığımın kitaplığında hem eski harflerle hem yeni harflerle vardı Nutuk. Eski harfleri çok sonradan kısmen öğrendim. Ama Osmanlıca ilk söylendiği biçimiyle okumuştum. Atatürk’e her zaman ilgi duydum. Ama zaman içinde daha yakın tanıyarak, düşüncelerini, eylemlerini irdeleyerek sıkıntıya düştüğü zamanlardaki reflekslerini görerek sevgi ve hayranlık taşıdım. Yine birçok yerde söylemişimdir: Suat Sinanoğlu’nun ‘Türk Hümanizmi’ adlı kitabı çok önemlidir. Mustafa Kemal Atatürk’ü o kitaptan öğrenmedim ama Atatürk’le ilgili düşüncelerimi pekiştirmiştir. Harold Armstrong’un ‘Bozkurt’unu okurken bile büyük bir şahsiyetle karşı karşıya olduğunu görüyorsun. Yani tırnak içinde söyleyelim Armstrong için, düşmanı bile onu yazarken teslim etmek durumunda kalıyor erdemini ve büyüklüğünü.”
***
Ataol, benim, “Atatürkçülük, bilim ve akıl yoludur, Aydınlanmadır; Kemalizm, Atatürkçülüğün ‘1920’ler, 1930’lar Türkiyesi’nde, topluma çağ atlatmak için kullandığı bir reçetedir” tezime uygun bir görüşü savunuyor.
Özetle, “Cumhuriyet değerlerini, Atatürk’ü reddederek solculuk olmaz” diyor, Ataol Behramoğlu!