Atatürkçülük, Marksizm ve Ataol Behramoğlu

Atatürkçülük, Marksizm ve Ataol Behramoğlu

18.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Okan Toygar’ın “HAYATIMIZ GÜZELDİR, Ataol Behramoğlu’nun Siyasal Kimliği” adlı nehir söyleşisi, Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı.

Bu kitabı değerli Cumhuriyet okurlarının mutlaka okumaları gerektiğini düşünüyorum.

Kitap, gerçek bir aydının, ünlü bir şairin, hakiki bir Marksistin, bilinçli bir Atatürkçünün düşüncelerinden, Türkiye üzerindeki gözlemlerinden oluşuyor.

Elbette, Kemalizm, Atatürkçülük, Marksizm kavramları üzerindeki yargıları da çok önemli.

Ben bu yazıda sadece bu görüşleri üzerinde durmak istiyorum.

***

Sayfa 166’da Okan Toygar soruyor:

“Emre Kongar’ın 5 Ekim 2014 tarihindeki, ‘Ataol Behramoğlu; Marksizm ve Atatürkçülük” başlıklı yazısından bir cümle okuyayım. ‘Hem Marksizmi hem Atatürkçülüğü beyninin ve yüreğinin bütün hücreleriyle benimsemiş olan Ataol Behramoğlu, Atatürk ile Marksizmin bağdaşmayacağı tezinin canlı bir reddiyesidir.’

Ataol Behramoğlu yanıtlıyor:

Aynen katılırım buna. Teşekkür ederim Emre Hoca’ya buradan, dolaylı olarak. Etmişimdir de zaten. Dikkat et, ‘Kemalizmi’ sözünü kullanmaması çok önemlidir. Orada ‘Kemalist’ sözü olsaydı itiraz ederdim.

Okan Toygar:

Zaten yazının başında Emre Kongar da Kemalizm ile Atatürkçülüğün aynı kavramlar olmadığını ifade ediyor.

Ataol Behramoğlu:

Öyle mi diyor?

O.T: Evet. Şöyle yazmış Kongar: ‘Son zamanlarda sosyal demokrasinin Atatürkçülük ile bağdaşmayacağı konusunda bir fikir dalgası yeniden ortaya çıktı. Bu görüşün savunucuları kimi zaman ‘Atatürkçülüğü’ dar kalıplara hapsetmek, küçümsemek ve suçlamak için küçültücü anlamda ‘Kemalizm’ diye niteliyorlar. Onların özel dilinde, ‘Kemalizm’ tepeden inmeciliğin, jakobenliğin, demokrasi karşıtlığının adı.’

A.B: O konuda benim de bazı yazılarım vardır. Hatta bir ara İlhan Ağabeyle gazetedeki ayaküstü bir konuşmamızda, tartışma demeyeyim ama, bir farklılık hissettim. Ama üzerinde de durmadık. Bir uygulamanın adıdır Kemalizm. Yoksulluktan facialardan çıkıp gelmiş, yıkıntılardan çıkmış bir ülkede, eğitimde, ekonomide, kültür alanında, o dönemin gerektirdiği tedbirleri almak, bazı atılımları yapmaktır. Çoğu da doğrudur ama, ‘Güneş Dil Teorisi’ gibi yanlış denebilecek adımlar da vardır. Müzikte, birden radikal olarak Batı müziğine geçiş de tartışılabilecek noktalardır. Kemalizm çerçevesi içinde düşünmek lazım bunları. Atatürkçülük öyle değildir. Öncelikle Atatürk kavramı ve kişiliği, aydınlanmanın adıdır. Atatürkçülük demek Türk aydınlanması demektir. Elbette Marksizmle Atatürkçülük hiçbir şekilde çelişmez.

O.T: Bir yazınız var önümde. 13 Ekim 2012, ‘Atatürkçülük Türk Aydınlanmasıdır’ başlıklı. Oradan bir bölüm okuyayım:

‘Atatürkçülük bana göre, tek bir insanı işaret etse de o insanın kişiliğinde odaklanmış, o kişilikte yansıyan bir kavramı, bir dünya görüşünü çağrıştırıyor. Bu dünya görüşünü ben Türk aydınlanması olarak tanımlıyorum. Atatürkçülük, bir dünya görüşünün, bir dünya anlayışının, evrensel bir ideolojinin Türkiye’ye özgü adıdır. Kemalizm ise benim anlayışıma göre daha çok bir uygulamalar toplamıdır. Herhangi bir uygulama, kaynağı ne olursa olsun, toplumsal dönemlerde koşullarla ister istemez sınırlıdır. Uygulandığı dönemin izlerini, zorunluluklarını taşır’ Diyorsunuz.

A.B: Şu anda da öyle düşünüyorum. Ayrıca şunu da eklemek isterim: Mustafa Kemal Atatürk’ü çok erken yaşlarda tanıdım. Babacığımın kitaplığında hem eski harflerle hem yeni harflerle vardı Nutuk. Eski harfleri çok sonradan kısmen öğrendim. Ama Osmanlıca ilk söylendiği biçimiyle okumuştum. Atatürk’e her zaman ilgi duydum. Ama zaman içinde daha yakın tanıyarak, düşüncelerini, eylemlerini irdeleyerek sıkıntıya düştüğü zamanlardaki reflekslerini görerek sevgi ve hayranlık taşıdım. Yine birçok yerde söylemişimdir: Suat Sinanoğlu’nun ‘Türk Hümanizmi’ adlı kitabı çok önemlidir. Mustafa Kemal Atatürk’ü o kitaptan öğrenmedim ama Atatürk’le ilgili düşüncelerimi pekiştirmiştir. Harold Armstrong’un ‘Bozkurt’unu okurken bile büyük bir şahsiyetle karşı karşıya olduğunu görüyorsun. Yani tırnak içinde söyleyelim Armstrong için, düşmanı bile onu yazarken teslim etmek durumunda kalıyor erdemini ve büyüklüğünü.”

***

Ataol, benim, “Atatürkçülük, bilim ve akıl yoludur, Aydınlanmadır; Kemalizm, Atatürkçülüğün ‘1920’ler, 1930’lar Türkiyesi’nde, topluma çağ atlatmak için kullandığı bir reçetedir” tezime uygun bir görüşü savunuyor.

Özetle, “Cumhuriyet değerlerini, Atatürk’ü reddederek solculuk olmaz” diyor, Ataol Behramoğlu!

Yazarın Son Yazıları

Atatürkçülük, Marksizm ve Ataol Behramoğlu

Okan Toygar’ın “HAYATIMIZ GÜZELDİR, Ataol Behramoğlu’nun Siyasal Kimliği” adlı nehir söyleşisi, Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı.

Devamını Oku
18.12.2025
On birinci yargı paketi: Komedi değil, trajedi!

31 Temmuz 2023 ve öncesinde suç işleyenlere infaz indirimi de getiren 11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilmiş:

Devamını Oku
16.12.2025
Tarihi geri götürmek olanaklı değildir!

Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!

Devamını Oku
14.12.2025
Devlet çökertildi ama yenisi kurulamadı (7)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.

Devamını Oku
12.12.2025
Stockholm sendromunun kaynağı (6)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.

Devamını Oku
11.12.2025
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)

İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025