Hak hukuk eşitsizliği

09 Nisan 2020 Perşembe

Hak, hukuk, adalet...Bu kavramlar sadece koca koca hukuk kitaplarında yazan falanca sayılı, filanca maddede belirtilenlerle ilgili değil. Bu kavramlar her şeyden önce, bireyin toplumsal ilişkilerini, davranışlarını belirleyen, geleceğe bakışını yönlendiren kavramlar. Ahlak ve vicdanla ilgili kavramlar aynı zamanda. Ahlaka ve vicdana uygun olması için de tek kural var. O da eşitlik ilkesi...

Bakmayın her devletin anayasasında, baba yasasında, padişah ya da kraliyet yasalarında “Tüm yurttaşlar, yasa önünde şuna buna bakılmaksızın eşittir” denmesine... Kimileri daha az, kimileri daha çok eşittir... Bunun en iyi örneklerini 15 yıldır tüm yargılamalar sürecinde gördük...

Şu günlerde TBMM’de infaz yasası görüşülüyor. AKP ve MHP’nin koronavirüs salgını nedeniyle hazırladığı, onlar dışında herkesin karşı çıktığı bir tasarı... İki gündür tasarıyı savunanları ve karşı çıkanları dinliyorum. Karşıma sadece ve sadece eşitsizlik ilkesi çıkıyor.

Çelişkiler yumağı

Onları dinlerken Soma maden faciasında, Çorlu tren kazasında eşlerini, babalarını, oğullarını yitirmiş olan aileleri düşünüyorum...

Adana Aladağ’da, yurt yangınında diri diri yanan kız çocuklarının ailelerini düşünüyorum...

Bunların katilleri, sorumluları çıkacak, ama... Ama değil onlarca insan öldürmüş, hayatında eline bir taş alıp atmamış sadece bir mesaj, bir tweet atanlar içeride kalacak..

Kadın katilleri, uyuşturucu satıcıları, mafya babaları çıkacak çocuğu öldüğü için birilerine küfür eden içeride kalacak...

Yolsuzlukları, eşitsizliği, sömürüyü, ahlaksızlığı yapanlar değil de bunları ifşa edenler içeri tıkılıp içeride bırakılacak...

Gerçeğin peşinde koştukları için, haber yaptıkları için içeride kalacak gazetecileri, yazarları düşünüyorum...

Üç yıldır hapiste olan Osman Kavala’nın, Şirin Payzın’a söylediği bir tümce aklıma geliyor: “Tutukluyken tutuklanmam öngörülemeyen bir tarihe kadar cezaevinde kalacağım anlamına geliyor”..

Daha dün T24’te okuduğum Tuğçe Tatari imzalı yazıyı düşünüyorum. Yazının başlığı yeterince açık: “Bu yazıyı, mahkemesi bile belli olmayan tutuklu Selma Altan’ın bir yakını olarak okuyun

Bu yasa tasarısına, sözüm ona koronavirüsle ilgili bu tasarıya, hapishanelere hangi gazetelerin girip hangi gazetelerin girmemesi gerektiğini bile soktular ya... E, pes yani! Daha ne desek ki!!!

Hak eşitsizliği şiddettir

Bu çelişkiler süregelirken...

Hani her akşam çıkıp sağlıkçıları alkışlıyorlardı... Gelin görün ki AKP ve MHP oylarıyla ne zamandır üzerinde tartışılan Sağlıkta Şiddet Yasa Teklifi de reddedildi. Gelin de şimdi ağzınızı bozmayın!

Sağlıkçılarımız için alkışa evet ama onları koruyacak yasaya hayır demek şiddetin ta kendisidir.

Masum insanların, vicdanlı insanların, ahlaklı insanların, ayırımcılığa, haksızlığa, eşitsizliğe her karşı çıkışı iktidar sahiplerini öfkelendiriyor....

Şimdi hazırladıkları bu yasa tasarısıyla yapmaya çalıştıkları, aşırı dolmuş hapishanelerimizde, bu öfke duydukları insanlara yer açmaktan başka bir şey değil.

Hak eşitsizliğinin, vicdan eşitsizliğinin adı hukuk ya da adalet olamaz. Olsa olsa rezillik olabilir! Ahlaksızlık olabilir!

Sözü Can Yücel’e bırakıyorum:

Kanun çalacağız diye çıkıp orta yere Kanun çaldılar yere!

Bir de madem bugün Yaşar Kemal’in eşsiz röportajını yayımlamaya başladık gazetede, sözü ona devretmek istiyorum:

Zulmün artsın ki çabuk zeval duyasın. Anadolu’da zalimler için böyle derler...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları