Sanattan korkanlara tokat...

22 Şubat 2013 Cuma

SALT Galata, SALT Beyoğlu’ndan sonra Ankara’da SALT Ulus...

\n

Önce güzel haberler: SALT Galata ve SALT Beyoğlu’ndan sonra şimdi de Ankara’da SALT Ulus açılıyor... Garanti Bankası’nın desteğiyle kurulan ve varlığını sürdüren (yılda 11-12 milyon TL katkı) SALT, bir kültür kurumu. İstanbul’da, İstiklal Caddesi ve Bankalar Caddesi’nde, iki çok görkemli tarihi yapıda yer alıyor. Ankara’da nisanda açılacak olan SALT Ulus, daha alçakgönüllü ama yine tarihi önemi var ve yine Han Tümertekin tarafından restore edildi.
SALT Yönetim Kurulu Başkanı
Nafiz Karadere ve SALT Araştırma ve Program Direktörü Vasıf Kortun’dan Ankara haberinden sonra iki yeni girişimi de öğreniyorum: Bundan böyle araştırmacılara fon verecekler ve e-yayıncılığa başlayacaklar...
Bunlar önemli. Sanatsal etkinliğe yer açmaktan öte, önemli olan, daha çok araştırmaya yönelmesi; tarihi, kültürel meseleleri ilerleyerek güncel konulara ışık tutması; yenilikçiliğe, öncülüğe fırsat tanıması; bellekleri tazelemesi, öğrenme ve tartışma alanları açması, düşünce iklimi yaratması... Bunları dünya müzeleriyle ilişki içinde gerçekleştirmesi...
Bu özetten sonra, iki farklı mekânda beni çok etkileyen iki sergiye geçebilirim:

\n

‘Duvar Resminden \tKorkuyorlar’

\n

Evet korkuyorlar! Biliyorum! Gördüm, yaşadım! Duvar resimlerini yerlerinden söktüler, kazıdılar, parçaladılar, yıktılar, yaktılar, beyaz badanayla yok ettiler. Tıpkı türküden, şiirden, heykelden korktukları gibi, duvar resimlerinden de korktular.
SALT Beyoğlu’ndaki
“Duvar Resimlerinden Korkuyorlar” başlıklı sergiyi “Yaşadım, yazdım ben bunları” diye diye dolaşıyorum... Sanki bir zaman tüneline girmişim. 70’lerdeki o coşkuyu, o umutları yeniden yaşar gibiyim. Yarınların çok daha güzel olacağına duyduğum o sonsuz inanç, yine kanımı kaynatıyor.
Sergi, 1975-1980 yıllarını kapsıyor. 1975’te Görsel Sanatçılar Derneği’nin kurulması... Sanatla siyasetin iç içeliği... Demokratik hak arayışları... Sonsuz bir dayanışma... 1976’da Uluslara
rası Antalya Film ve Sanat Festivali’ne katılan sanatçıların yaptığı duvar resimleri ve sokak heykellerinin serüveni... Dönemin kültür politikaları... Sanatçı hakları... Sanatın toplum, ekonomi, emek ve siyasetle ilişkisi... Sansür ve baskılar... Sermaye egemenliğine karşı çıkış... 1 Mayıs’lar... Kanlısı ve kansızı... Farklı alanlardan sanatçıların birlikteliği... 11 Eylül 1980 akşamı çekilen bir fotoğrafla sona eriyor sergi.
Sanatçıların tanıklıkları, gazete ve dergilere yansımış haberler, tartışmalar ve
Ahmet Öktem’in 1 Mayıs 1977’deki “1 Mayıs Sergisi” fotoğraflarından izliyoruz tüm o dönemi. 12 Eylül vahşetine karşın o fotoğrafların korunmuş olması bir mucize!
Sergide adeta kişisel tarihime de tanıklık ettim. Çünkü kaynakların büyük bir bölümünü Milliyet Sanat dergileri oluşturuyordu. Sergiyi birlikte gezdiğim Vasıf Kortun’un “
O devrin nabzını en iyi elinde tutan dergi olduğu için ondan yararlandık sözü, bana armağanların en büyüğü oldu. (Sen de duydun değil mi sevgili kardeşim Akal Atilla!)
12 Eylül faşizmi duvar resimlerini yok etti. Bugün “
ileri demokrasimiz”, başbakanının beğenmediği heykeli yıkıyor...

\n

Komşular ve biz

\n

SALT Galata’daki “1+8” başlıklı sergi ise Türkiye ve sekiz komşusu üzerine Cynthia Madansky ve Angelika Brudniak tarafından çekilen belgesel filmlerden oluşuyor. Sekiz ekranlı bir video enstalasyonu... Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Irak, İran, Nahçıvan, Suriye ve Yunanistan sınırlarının iki tarafındaki hayatlardan kesitler sunuluyor.
Çakılıp kalıyorsunuz ekranın karşısına. Her ekran “
Ben”den “öteki”ne açılan bir pencere... “Öteki”nden bana uzanan bir el, bir omuz... “Öteki” kavramı, yavaş yavaş yok oluyor. Komşuları dinledikçe her izleyici kendi analizini yapabilir artık..
Bu iki sergi de yeni tartışmalara , yeni düşüncelere gebe... Ayrıca her ikisi de duvar resimlerinden, sanattan korkanlara bir tokat niteliğinde...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları