‘Yalan bulutları arasından...’

23 Mart 2017 Perşembe

“Şiir doğruyu söyler.
Yalan bulutları arasından bir ışık parlıyorsa,
Bilinsin ki o şiirdir.”

Egemen Berköz’ün yazdığı Şiir Bildirisi bu sözlerle bitiyordu.
PEN Şiir Ödülü törenindeydik. Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nin sahnesinden yükseliyordu şiirin umut oluşu, gerçeği arayışı, direnme gücü verişi, insana gerçeği göstermesi...
 
Dünya nereye?
Yalanla, tehditle, baskıyla yönetilen tek ülke Türkiye değil elbet. Uluslararası PEN her yıl Dünya Şiir Günü’nde en zor durumdaki şairler için dünya çapında kampanya başlatıyor. Bu yıl odaklandıkları üç şairi açıklamak törende bana düştü.
Üçü de kendi ülkelerinde “vatan haini” sayılıyor ve “teröre yardım” gerekçesiyle cezalandırılıyor. Size de tanıdık geldi değil mi...
1) Dareen Tatour: İsrail vatandaşı, Filistinli şair... 2015 Ekim’inde tutuklandı. Gerekçesi: YouTube’a koyduğu şiiri “Diren halkım diren” diyordu. Dava dosyasını inceleyen Uluslararası PEN’e göre ifade özgürlüğü hakkını kullanıyordu.
2) Liu Xia: Çinli şair, sanatçı... Genç kadın aynı zamanda Bağımsız Çin PEN’i kurucularından. Onun “suçu” 2010 Nobel Ödülü sahibi hapisteki yazar Liu Xiabo’nun eşi olması. Ev hapsinde, telefon, internet, ziyaretçi yasak...
3) Amanuel Asrat: Eritreli şair, eleştirmen, gazeteci. 2001’de başka gazetecilerle ve ülkedeki muhalefet liderleriyle birlikte tutuklandı. Hükümet “casusluk” suçundan tutuklandı diyor. Dosyayı inceleyenler ise hükümeti eleştirdiği için tutuklandığını söylüyor. 16 yıldır hapiste.
16 yıl çok demeyin! Bizde öğrenciyken tutuklanıp 22 sene hapisten sonra müebbet hüküm giymiş İlhan Çomak var! PEN üyesi yazar, şair. İçeri girdiğinde çocuktu neredeyse. İşkenceyleifadesi alındı. Örgüt üyeliğinden tutuklandı. DGM’de yargılandı. Sonra Balyoz Ergenekon kumpas hâkimlerince yargılandı. Sonuç müebbet... Yeniden yargılanma hakkı ondan esirgendi. İçeride yazmayı sürdürüyor, yakında yeni bir şiir kitabı çıkacak... Törende onu anmadan geçemezdik.
Evet, “Şiir doğruyu söyler. Yalan bulutları arasından bir ışık parlıyorsa bilin ki
o şiirdir.”
 
Muzaffer Teyze
İçinizden kaçınız Muzaffer Teyze’yi tanır bilmiyorum. Gerçek teyzem değildi ama ana yadigârıydı. Annemin en sevgili arkadaşıydı, sonra benim sırdaşım oldu, sonra çocuklarımın dert ortağı oldu... En son, ergenlik yaşına girmiş torunlarıma Türk edebiyatının en güzel şiirlerini ezbere okuyordu...
Onu tanımasanız bile bu sayfayı okuduğunuza göre Muzaffer Teyzey’le ortak çok yanınız var demektir.
Cumhuriyet gazetesinin, en sıkı okurlarındandı. Ömür boyu Cumhuriyet abonesiydi...
Cumhuriyet’e ve Atatürk’e tutkuluydu. Toplum bilincine sahip bir Cumhuriyet kadınıydı. Eğitimin önemini en önce kavrayanlardandı. Neredeyse hiçbir maddi olanağı yoktu ama ne çok, ne çok çocuk okuttu.
Büyülü bir eli vardı. Olanaksızı olur kılar, yaşamı renklendirir, neye dokunsa güzelleştirirdi. 10 metrekarelik hacmi sonsuzluğa, bir küçücük fidanı ormana dönüştürürdü. Yakasına ya da saçına taktığı bir çiçekle baharı sunardı size.
Hani Aziz Nesin Anadolu için der ya “Varından değil yoğundan verdin, almadan verdin...”
İşte Muzaffer Teyze de Akdeniz-Ege gibiydi... Yoğundan verdi hep. Ve ne çok paylaştı: Dostluğunu, şefkatini, sağduyusunu, anılarını, birikimlerini, yüreğini, sevgisini, edebiyatı ve şiiri, Nâzım Hikmet tutkusunu ve muhteşem yaşama sevincini...
“Şu referandumda oyumu kullanayım, sonra ölebilirim” diyordu... Olmadı... “Seni mahcup etmeyeceğiz Muzaffer Teyze” diye seslenmek geliyor içimden...
Muzaffer (Erenus) Okan’ı tam da Dünya Şiir Günü’nde sonsuzluğa uğurladık. Aynı gün İstanbul’daki törende olduğum için Bodrum’dan onu yolcu edemedim. Ama hiç kuşkum yok, sevgili dostları İlhan ve Turhan Selçuk kardeşler, Nâzım Hikmet, Bedri Rahmi, Abidin ve Güzin Dino ve daha niceleri, yeryüzünün tüm renklerini giyinip aramızdan ayrılan Muzaffer Teyze’yi orada kucaklamışlardır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları