Göç alan, göç veren transit ülke Türkiye!

20 Haziran 2019 Perşembe

Bugün Dünya Mülteci Günü. 2001 yılında Birleşmiş Milletler’in aldığı bir kararla her yıl 20 Haziran’da tüm dünyayı saran bu konuya ilişkin sorunlar biraz daha yoğun gündeme geliyor. Mültecilikten en çok çeken coğrafyaların başında geldiği için Afrika Mülteci Sözleşmesi’nin imzaladığı gün evrensel olarak kabul edildi.
Türkiye “mültecilik” tanımının getirdiği sorumlulukları üstlenmemek için buna ilişkin uluslararası sözleşmeye taraf olmadı. O nedenle “sığınmacı” tanımı üzerinden gidiyoruz. Ancak sorunun tam göbeğindeyiz. Zira Türkiye, dünyanın değişik coğrafyalarında değişik biçimlerde yaşanan göç sorunlarının tümüyle iç içe.
Türkiye göç alan, göç veren, transit göç yolu üzerinde bulunan ve sıçrama taşı olarak kullanılan bir ülke. Bu kavramların her biri kendi içinde başlı başına derin konu.
Türkiye nüfusunun onda biri topraklarımızın dışında. Türkiye topraklarında yaşayan her yüz kişiden 8’i başka bir ülkeden göçerek geçmiş.

***

Konuya ilişkin güncel sorun Suriyeliler... 2011 yılı nisan ayında 300 kadar Suriyelinin iç savaştan kaçıp Hatay il sınırımızdan girmesiyle başlayan Suriyeli göçü bugün 4 milyonu aşan devasa bir soruna dönüştü.
2012 yılında Silivri mahpusluğunda kaleme aldığım yazılardan birinin başlığı şuydu:
Suriyelilerimiz!
Hükümetin konuya bakışındaki sığlık, bu göçün giderek yoğunlaşacağını, bir aşamadan sonra çözümü zor bir hal alacağını gösteriyordu. O günlerde, sabah Hatay’dan girdikten sonra Şam’da ikindi namazı mı kılsak akşam namazı mı, sorusuna yanıt aranıyordu. Biz de demir parmaklıkların ardından, Suriyeli göçünün üstünüzde kalma olasılığının yüksekliğini, geri gönderme duvarının alışmakta olduğunu yazmıştık.
Bugün konu herkesin farklı pencereden baktığı, çok boyutlu bir hale geldi.
22 Mayıs’ta Gaziantep’te iş bulamadığı için kendisini Şahinbey Belediyesi önünde yakan Eyüp Dal’ın eşi, “Suriyelilere her şey var, bize iş bile yok. Devlete hakkımı helal etmiyorum” diye ağlıyordu.
Ramazan Bayramı öncesinde Kocaeli’nde bir tekstil fabrikasında çıkan yangında 6 kişi öldü. Hiçbirinin adı açıklanamadı. Çünkü kimlikleri yoktu. Suriyeli ve Afganistanlıydılar!
Bu haftaya, Bodrum’da kapasitesinden çok fazla göçmenle demir alan bir teknenin batışına ilişkin dramla başladık. Ege Denizi’nin bir başka adı artık şu:
Mülteci Mezarlığı!

***

BM’nin dün açıkladığı rakamlara göre dünyada 70 milyondan fazla, “yaşadığı topraklardan zorla göç etmek zorunda kalmış” insan var. Bu, tüm dünyadaki her 100 kişiden biri demek.
Türkiye’deki rakamları yukarıda açıkladık.
İktidar pek çok sorunda olduğu gibi burada da çözmeye değil, kullanmaya dayalı bir siyaset izliyor.
Bu, insanlık dışıdır.
1980’deki İran, 1989’daki Irak göç krizlerine bu iktidar zihniyetleriyle bakılsaydı bugün Türkiye’de 5 milyon İranlı, bir o kadar Iraklı olurdu.
Gelinen noktada, iktidarın yanlış politikaları bu sorunu yarattı deyip kenara çekilmek de çözüm değil.
Onlar her şeyden önce insandır. Böyle bakmak gerekir. Bu yönde bir genel kabul oluşabilirse, komşularla “önce barış” ilkesi benimsenirse çözüm başlar.
Aksi halde bu gidiş toplumsal kanserdir!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD üçgeni! 14 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları