Önce insan...

26 Haziran 2019 Çarşamba

31 Mart - 23 Haziran seçim sürecinde iktidarın propaganda unsuru olarak gündeme getirdiği konuların başında Kürtler geliyordu.
AKP’nin başından beri iki temel görüşü var: seçimden önce ve seçimden sonra!
Hani Nasreddin Hoca’ya sormuşlar ya; iki kere iki kaç eder diye. Hoca da soruya soruyla karşılık vermiş:
- Satın alırken mi satarken mi?
AKP de iki kere ikinin kaç ettiği kadar net sorulara bile seçimden önce ayrı, seçimden sonra ayrı yanıt verir.
Seçimden önce şefkatli iktidar, seçimden sonra şiddetli iktidar...
Seçimden önce kucaklama, seçimden sonra kovalama...
Seçimden önce eve dönüş yasası, seçimden sonra başa dönüş yasası...
Seçimden önce aktivist, seçimden sonra terörist...
Seçimden önce ortak organizasyon, seçimden sonra her yere operasyon...
Bazen bunlar tersi de olabiliyor...

***

Ancak son seçimlerde biraz daha farklı bir tutum gördük. İş, seçimden önce seçimden sonra aşamasını geçti; propaganda süreci içinde birbiriyle çelişen diller kullanıldı.
31 Mart sonrasında seçimi yeniletip kazanmak için her şeyi mubah gören iktidar, “Türkiye’de Kürdistan yok, Irak’a gidin” söyleminden, “Atatürk de Kürdistan mebusu demişti” söylemine geçti.
Halkı bu kadar “anlamaz” sanan bir iktidarın böylesi aymazlığına pes...
Seçime birkaç gün kala Öcalan’a bir devlet üniversitesinin akademisyenini gönderip mesajını Anadolu Ajansı’na yayımlatmak ve Öcalan’ı seçime sokmak da işin tam tuzu biberi oldu. Bunu yaparken de şunu söylemeyi ihmal etmediler:
Öcalan, seçimi boykot edin diyor, Demirtaş da tersini söylüyor. Demek ki aralarında liderlik yarışı var! Biz bunlarla meşgul değiliz, CHP bunlarla ilişki içinde...”
Hem organizasyonu yap, hem bunun ne anlama geldiğini ilan et, hem AA’dan TRT’ye devletin yayın organlarını devreye sok, sonra da CHP’yi öne sür...
Ne diyelim?
Bir söz vardır; densize densiz deme, çorabı başına geçirir!

***

Ekrem İmamoğlu bütün bu planların dışında durdu. HDP’li seçmenin tercihi ya da benzer sorular sorulduğunda genel olarak şu karşılığı verdi:
Ben herkesin oyuna talibim. Ben İstanbulluları öncelikle insan olarak görüyorum. Kimliğine göre davranmıyorum...
Aslında çözümün özü bu; herkesi önce insan olarak görmek, eşit insan olarak görmek.
İnsanların sadece inancını, sadece kökenini, sadece dilini öne aldığınızda ya da bunlara dayalı olarak ötelediğinizde ayrım başlıyor.
Türkiye’de nüfus olarak en çok Kürt kökenli yurttaşımızın yaşadığı şehir İstanbul. İmamoğlu’nun tüm İstanbullulara eşit yurttaşlık temelinde yaklaşması, zaten var olan bir arada yaşama kültürümüzü daha da güçlendirecek.
İstanbul seçimi bu yanıyla da umut içeriyor.
Yapılan kimi sosyolojik araştırmalardan çıkan sonuca göre, ülkemizdeki her on evlilikten biri farklı kökenler arasında gerçekleşiyor.
Düğünü yapan...
Düğümü çözer...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD üçgeni! 14 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları