100. yıl ruhu!

30 Ocak 2024 Salı

Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında altı günde sekiz etkinliğe konuşmacı olarak katıldık. Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Sabahattin Ali, Abdi İpekçi, Necip Hablemitoğlu, Çetin Emeç, Bahriye Üçok ve öldürülen onlarca aydını andık, anlattık. 

Zaman zaman Uğur Mumcu’nun kara mizahını paylaşıp gülümsedik. Ölümü göze alış günlerini anlatıp hüzünlendik.

Soru yanıt bölümlerinde ise neredeyse arasına kopya kâğıdı konulmuş gibi ilk sorulardan biri hep şu oldu:

- Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? Bu iktidardan nasıl kurtulmalı?

Sorunun yanıtından yeni sorular çıkınca, salı günü Cumhuriyet’te yazılı yanıt vereceğimizi söyledim.  

14 Mayıs 1950 seçimlerinden bir hafta önce Demokrat Parti’nin yükselişini gören gazeteciler Celal Bayar’a soruyor:

- İktidara gelirseniz Cumhuriyet Devrimleri ile ilgili nasıl bir tutum takınacaksınız?

Bayar çok kısa yanıt veriyor:

Millete mal olmuş olanlara dokunmayacağız!

Bütün mesele bu!

Cumhuriyetin bütün değerlerini millete mal etmek. Bu önemli ölçüde başarıldı. O yüzden sık sık dışa vurmalarına karşın kafalarındaki iktidarı tam olarak kuramıyorlar.

Cumhuriyetin kurumları büyük yaralar aldı. Kimileri ortadan kalktı. Ama Atatürk’ü ve devrimlerini milletin gönlünden çıkaramadılar.

3 Kasım 2002’den bu yana AKP iktidarları döneminde toplum iki kez büyük bir kitlesel duruş gösterdi. 2007 Cumhuriyet Mitingleri ve 2013 Gezi Direnişi.

Sesi bütün dünyadan işitilen milyonların katıldığı Cumhuriyet Mitinglerinde bir kişinin burnu kanamadı. İktidar, tamamen barışçıl, insanların nasıl bir Türkiye’de yaşamak istediğini ortaya koyan mitinglerden terör örgütleri icat etti. Hem yükselen toplumsal muhalefeti durdurmak hem toplumu korkutup bir daha böylesi buluşmaların düzenlenmesini engellemek istediler.

Bir süre başarılı oldular ama toplum yeniden derlenip toparlandı. 2013’te Gezi Direnişi yükseldi. 13 Aralık 2012’de Silivri’de hafta içi bir zemheri ayazında on binlerce kişi korku duvarını yıkıp “adalet” diye haykırdı. Benzer bir buluşma 8 Nisan 2013’te oldu. Ardından mayıs sonunda Gezi başladı. Bu da tamamen barışçıl, içinden siyasi lider çıkarma hedefi olmayan, barış içinde laik, demokratik ve hukuk devletinde yaşama hedefini gece gündüz Türkiye’nin her yerinde haykıran bir toplumsal duruştu.

İktidar buradan da terör faaliyeti çıkardı. Çıkarmaya devam ediyor!

Her iki büyük buluşma meydanları doldurdu ama sandıkları iktidarı değiştirecek ölçüde doldurmadı!

Gezi’den 10 yıl sonra bu kez Cumhuriyetin 100. yılı toplumsal buluşma zemini oldu. 29 Ekim 2023’te Anıtkabir’i 1 milyon 282 bin 425 kişi ziyaret etti. Bütün zamanların rekoru kırıldı. 

Millet en büyük toplumda yerinin neresi olduğunu bir kez daha gösterdi.

14-28 Mayıs 2023 seçimlerinin ardından 29 Ekim 2023 yeni bir silkelenişin başlangıcı oldu. 

Yeni bir yeniden başlangıcın adı “100. yıl ruhu” neden olmasın?

Bizim toplumumuz umutperesttir!

Ancak bunca yaşadıklarımızdan sonra umudun içini çok iyi doldurmak, 100. yılı bitmeyecek bir süreç olarak başlatmak gerekiyor.

Ana hedef milletin içinde çoğalmak ve sandıkları doldurmak olmalı...

Bıkmadan usanmadan halka anlatmalı...

Bu mücadelenin kurumları gücünü birleştirmeli, her biri kendi toplanma yerinin dışına çıkmalı...

Akıl yenilmez! Hep çıkış yolu arar.

Muhalefet hedefli değil, iktidar hedefli...

Sözle, eylemle örülü büyük bir 100. yıl hareketi!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları