İrredantizm üzerine
Ahmet İnsel
Son Köşe Yazıları

İrredantizm üzerine

04.10.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Geçen hafta yayımlanan yazıda Türkiye’de hem iktidarın hem toplumun bir kesiminin siyasal tahayyülüne damgasını vuran bir eğilimi, İslamcı-milliyetçi irredantizm olarak tarif etmiştim. Baskın Oran, haklı olarak, irredantizm kelimesinin siyaset bilimi eğitimi almış kişiler dışında bilinmediğini, anlamını anlatmanın yararlı olacağını hatırlattı. Bu vesileyle Türkiye’deki irredantist eğilimleri de biraz daha açabiliriz.
İrredantizm kelimesi, 1870’te İtalyan Birliği siyasal projesi gündemde iken İtalyancada ortaya çıktı. Latincede geri alınmamış anlamına gelen “irredemptus” kelimesinden türedi. “Terra irredanta”, geri alınmamış/ kurtarılmamış toprak demek. “Irredentismo”, bu toprakları savaş veya diplomasi yoluyla ilhak etme politikasının adı. İtalyanca okunuşundan hareketle, irredentizm olarak da Türkçede kullananlar var. İrredantizm, herhangi bir toprak parçasını değil, bu toprakları geri almayı isteyen devlette yaşayanlarla dil, din, soy, tarih veya kültür birliği içinde olan, olduğu iddia edilen insanların üzerinde yaşadıkları toprakları geri alma amacını ifade eder. Genellikle sınır komşusu olan topraklardır.

Adını bilmeseler de...
İrredantizm, 20. yüzyılda milliyetçi gerekçelerle başka bir devletin sınırları içinde yer alan toprakları ilhak etme projelerini tanımlayan genel bir kavram oldu. Günümüzde devletler arası büyüklü küçüklü birçok ihtilafın ve savaşın önde gelen nedenlerinden biri olmaya devam ediyor. Türk Dil Kurumu bu yabancı kökenli kelimeye “kurtarmacılık” diye karşılık üretmiş olsa da, irredantizm genellikle olumsuz anlamda, yayılmacı, saldırgan, maceracı, savaşçı bir devlet politikasını işaret etmek için kullanılıyor. Buna karşılık, irredantizme olumlu nitelikler atfedenler de var. Örneğin, faşist Türkçü Nihal Atsız, 1968’de Ötüken’de yayımlanan makalesinde, irredantizmi emperyalizmden ayırıp, “makbul bir davranış” olarak değerlendirir. Türkiye’de, adını bilmeseler de, irredantist politikaları benimseyen, destekleyen geniş bir kesim var.
Ülkemizde irredantizm birkaç farklı kanalda kendini ifade ediyor. Faşist veya radikal Türkçü akımların, Türkiye devleti sınırları dışında yaşayan Türkçe konuşan toplulukları aynı devlet çatısı altında toplama ideali bunun bir kanalı. Diğer kanalı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde kaybedilen toprakları, başta Halep, Musul ve Kerkük olmak üzere, geri almak arzusu. Ahmet Davutoğlu’nun temsil ettiği romantik irredantizm, ilhak etme ile Müslüman-Türk coğrafyasında Türkiye merkezli bir siyasal- kültürel hegemonya oluşturma projesi arasında salınıyor. 1990’larda Irak’la ilgili, 2010’larda Suriye ile ilgili politikalarda irredantist emellerin de olmadığını söylemek mümkün değil.

İç fütuhat emeli
Bunların yanında, Türkiye’de açıkça ve aktif olarak ilhak amaçlı yürütülmüş, yürütülmeye devam eden irredantist politikalar da vardır. İkinci Dünya Savaşı’na hızla gidildiği bir ortamda, güç dengelerini kullanarak ve diplomasi yoluyla İskenderun Sancağı’nın ilhak edilmesi, bir irredantist politika başarısıdır. Bir diğer örneği, Kıbrıs’ta 1974’te “enosis”ci faşist darbeye karşı garantör devlet yetkisine dayanarak başlatılan askeri müdahale fırsatını kullanıp, bunun kalıcı işgal politikasına dönüştürülmesidir. Geçen günlerde, On İki Adalar veya Ege adalarıyla ilgili Cumhurbaşkanı’nın söyledikleri, bu adalardan öteye, esas olarak Kıbrıs’ta yürütülen barış görüşmelerini benzer irredantist amaçla baltalamayı amaçlıyordu. Bunun hemen ardından görüşmelerle ilgili son derece karamsar bir tablo çizen KKTC Dışişleri Bakanı’ndan ilhakın da gündemde olduğu beyanının gelmesi rastlantı değildi. Bugün İslamcı ve laik Türk milliyetçilerinin buluşma noktalarından biri, “kanla alınan Kıbrıs’ın, hiçbir koşulda verilemeyeceği” ilkesidir. Bir diğeri Kürt sorununa sadece bölünme paranoyası içinde ve asimilasyon perspektifinde yaklaşmaktır.
İrredantizm, dış fütuhat arzusunu ifade etmenin yanında, bir bölgedeki durumu milliyetçi (etnik, kültürel, dini...) kriterler ışığında değiştirme politikasını ifade etmek için de kullanılır. Ya da bir geri alma saplantısı içinde, ülke içi fütuhat emelini de yansıtabilir. Örneğin bir veya iki yüzyıldan beri yaşanan kültürel, siyasal dönüşümler nedeniyle geçmiş büyüklüğün kaybedildiği inancı, bugün İslamcı asabiyyede çok açık biçimde görüldüğü gibi, bir iç fütuhat emelini de besliyor. Türkiye’de bazı İslamcı yazarların, “Lozan ile içeriden sömürgeleştirildik” iddialarını, iç fütuhat zamanının geldiği çağrıları tamamlıyor. Bunu sadece muhafazakârlık olarak değerlendirmek yetersiz. Hınç ve öfkenin canlı tutulması çağrısıyla birlikte hayata geçirilen “yeniden ihya ve inşa” politikası, esas olarak toplumun içindeki “yabancı”dan arındırılması ve işgal ettikleri toplumsal-kültürel alanların da mütedeyyin Müslüman Türk olana ilhak edilmesi çabası olarak tezahür ediyor.
İrredantist politikaların beslendiği toplumsal enerji, yalnız ülke dışına yönelik bir yayılma hevesini değil, ülke içi mutlak tahakküm arzusunu da içinde barındırır.    

Yazarın Son Yazıları

Hınç politikaları ve nihilizm

Hınç politikaları ve nihilizm

Devamını Oku
04.09.2018
Bir otokrat prototipi

Bir otokrat prototipi

Devamını Oku
01.09.2018
Kayırma ekonomisinin bedeli

Kayırma ekonomisinin bedeli

Devamını Oku
28.08.2018
Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Devamını Oku
25.08.2018
Trump ve yeni otoriterizm

Trump ve yeni otoriterizm

Devamını Oku
21.08.2018
Büyük kriz gözüktü

Büyük kriz gözüktü

Devamını Oku
14.08.2018
İş Allah’a kalınca....

İş Allah’a kalınca....

Devamını Oku
11.08.2018
Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Devamını Oku
07.08.2018
Yeni-patrimonyalizm üzerine

Yeni-patrimonyalizm üzerine

Devamını Oku
04.08.2018
Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Devamını Oku
14.07.2018
Erdoğanizm Türkiyesi

Erdoğanizm Türkiyesi

Devamını Oku
10.07.2018
Post-komünist otoriter kapitalizm

Post-komünist otoriter kapitalizm

Devamını Oku
07.07.2018
Otoriter kapitalizmin geleceği

Otoriter kapitalizmin geleceği

Devamını Oku
03.07.2018
Kindar nesil böyle yetiştirilir

Kindar nesil böyle yetiştirilir

Devamını Oku
30.06.2018
Durum budur…

Durum budur…

Devamını Oku
26.06.2018
Yarın ve ötesi

Yarın ve ötesi

Devamını Oku
23.06.2018
Paçalardan akan ne?

Paçalardan akan ne?

Devamını Oku
19.06.2018
Kibrin otokrat hali

Kibrin otokrat hali

Devamını Oku
16.06.2018
Siyasette yalan ve yanlış

Siyasette yalan ve yanlış

Devamını Oku
12.06.2018
Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Devamını Oku
05.06.2018
Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Devamını Oku
02.06.2018
Dindaş/ırktaş demokrasisi

Dindaş/ırktaş demokrasisi

Devamını Oku
29.05.2018
Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Devamını Oku
26.05.2018
Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Devamını Oku
22.05.2018
HDP’nin alacağı oyun önemi

HDP’nin alacağı oyun önemi

Devamını Oku
19.05.2018
AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

Devamını Oku
15.05.2018
Enkaza işaret etmek yeterli değil

Enkaza işaret etmek yeterli değil

Devamını Oku
12.05.2018
Diktatörler seçimle gider mi?

Diktatörler seçimle gider mi?

Devamını Oku
08.05.2018
HDP kilit parti olabilir

HDP kilit parti olabilir

Devamını Oku
05.05.2018
Seçim öncesi 1 Mayıs

Seçim öncesi 1 Mayıs

Devamını Oku
01.05.2018
Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Devamını Oku
24.04.2018
Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Devamını Oku
21.04.2018
Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Devamını Oku
17.04.2018
Trump’ın kuyruğundaki Macron

Trump’ın kuyruğundaki Macron

Devamını Oku
15.04.2018
Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Devamını Oku
14.04.2018
Satranççıya karşı tavlacı

Satranççıya karşı tavlacı

Devamını Oku
10.04.2018
Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Devamını Oku
07.04.2018
Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Devamını Oku
03.04.2018
Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Devamını Oku
31.03.2018
Irkçılığı besleyen yalan haberler

Irkçılığı besleyen yalan haberler

Devamını Oku
27.03.2018