Eskişehir-İstanbul seferi...

Eskişehir-İstanbul seferi...

25.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tren Eskişehir’den ağır ağır kalktı. Adı “hızlı tren” ama sanki acele etmeyi ayıp sayar bir hali var.

Eskişehir geride kalacak, kalıyor... Sabah serinliğinde doğa da insanlar da uykulu... Camın gerisinde Anadolu, suskun ama dirençli. Trenin içinde insanlar suskun ve yorgun... Yanımda oturan genç kız, tren hareket etmeye başladığı an uykuya daldı.

Tepebaşı Belediyesi ve Cumhuriyet Kitapları işbirliğiyle düzenlenen Tepebaşı-Cumhuriyet Sanat ve Kitap Şenliği’nden eve dönüyorum.

Eskişehir, gençliğin, üniversitenin, tiyatronun, müziğin, sergilerin, sanatın, umudun kenti. Tepebaşı, Odunpazarı, kültürel etkinliklerde birbirleriyle yarışıyor. Bir kentin, orada yaşayanlara bu kadar yakışması harika. Gülümseyen yüzler, dolu salonlar, meraklı bakışlar...

Tepebaşı Sanat ve Kitap Şenliği iki gün sürdü. 14 yazar dünle bugün arasında; ülke gerçekleriyle, gelecek umutları arasında; haksızlığa, gericiliğe karşı sanatla, edebiyatla direnme yollarını içeren konuşmalar yaptık; kitaplarımızı imzaladık. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ayşe Ünlüce aramızdaydı.

BUNLAR YAŞANIRKEN

Şenliğin son konuşmacısı bendim. Bir yanda karşıdevrim uygulamalarını önlemek için mücadele; öte yanda asıl gerçek sorunları unutturmak için sürdürülen operasyonlar...

Meselenin kaynağına gitmektense, ahlak mühendisliği yapmalar, magazin dünyasının labirentlerine dalıp yatak odaları ve skandalların peşinde, mahremiyeti, özel hayatı ihlal edip suç aramalar... (Bkz. Uyuşturucu merkezi Türkiye’miz!)

Can kaybına yol açanların cezasızlıkla ödüllendirilmesi... (Bkz: MESEM, Dilovası, Kartalkaya vb.) Adalet arayışı için direnirken adaleti yok sayanların değil, direnenlerin cezalandırılması... (Bkz: Tutuklu avukatlar, öğrenciler, gazeteciler, belediye çalışanları vb.)

Her daim iktidarda kalmak için sürdürülen pazarlıklar; yaratılan fırtınalar... Bunlar yaşanırken sanat, edebiyat...

SIRADAN FAŞİZM

Söz döndü dolaştı faşizme geldi. Irkçı, dinci, milli, etnik, cinsiyetçi faşizmin dünyanın neresinde olursa, hep nefretten, nefret dilinden beslendiğine geldi.

“Sıradan Faşizm” adlı film ile başlayıp konuyu genişlettim. Kendi gibi düşünmeyene, davranmayana duyulan nefret... Nefret etmekle yetinmeyip intikam alma, zulmetme arzusu... Faşizmi sürdürebilmek için korku imparatorluğu kurma, baskıyı sürekli kılma...

Faşizm; tek ses, tek renk, tek doğru iddiasıdır. Soru soranı düşman, itiraz edeni hain, farklı olanı tehdit sayar. Faşizm, mizaha tahammül edemez. Çünkü gülmek özgürlüktür. Sanattan korkar. Çünkü sanatın özü hep muhaliftir. Kadından korkar. Çünkü kadınlar güçlüdür. Gençleri sindirmek ister. Çünkü gelecek onlardadır.

En tehlikeli yanı: Faşizm sıradanlaşmak, gündelik hayatın bir parçası olmak ister. Adaletsizliği “olağan”, eşitsizliği “kader”, baskıyı “gereklilik” diye sunar.

Yok sohbeti böyle sürdürmedim, yazarlar ve sanatçılarla yaşadığım anekdotları anlattım. Herkes çok eğlendi.

FAŞİZME ALIŞMAMAK

Eskişehir-İstanbul treni İzmit’e varmak üzere anonsu vagonu çınlattı, yanımdaki genç kız uyandı.

Eyvah Bostancı’ya mı geldik? Yok yok henüz İzmit’e varıyoruz. Rahatladı. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle sohbete daldık.

İstanbul’da akrabalarında kalıyordu ve iş arıyordu. Hafta sonu arkadaşlarını görmeye Eskişehir’e gitmişti. Bana sorduğunda Tepebaşı’ndaki etkinliği anlattım.

Tamam, faşizmin sadece asker postalıyla gelmediğini, terliklerle sessizce evlerden içeri girdiğini o da biliyordu. Ancak önlemenin, durdurmanın yolu neydi?

Bostancı’ya gelene dek susmadım: Alışmamak! Faşizme, baskıya, sansüre, adaletsizliğe, haksızlığa alışmamak! Şu yediveren gül misali cennet vatanda yoksulluğun da yapısal faşizmin sonucu olduğunu kavramak...

Faşizme karşı en güçlü direnç, her birimizin inatçı davranışlarıdır. Susmamak. Unutmamak. Yan yana durmak. Dayanışmak. Tepki göstermek. İtiraz etmek. Hak aramak. Faşizme alıştığımızda kalıcı olur. O nedenle alışmayacağız. Bu ülkenin hafızası, mücadele gücü, seçim olanağı faşizmden büyüktür!

Bostancı’ya gelmiştik. İnerken “Ya umut” dedi. Bir sonraki yazıda dedim.

İlgili Konular: #eskişehir

Yazarın Son Yazıları

Eskişehir-İstanbul seferi...

En tehlikeli yanı: Faşizm sıradanlaşmak, gündelik hayatın bir parçası olmak ister. Adaletsizliği “olağan”, eşitsizliği “kader”, baskıyı “gereklilik” diye sunar.

Devamını Oku
25.12.2025
Hayal kurmaktan vazgeçmeyin...

Sahnede bir adam var.

Devamını Oku
21.12.2025
Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı

Korkunç yoğun bir trafikte iki saat gitmeyi ve iki saat de dönmeyi göze alırsanız orada bulunduğunuz sürece müthiş keyiflenir ve “Yaşasın Tüyap Kitap Fuarı” diye haykırabilirsiniz.

Devamını Oku
18.12.2025
Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025