Vatandaş AKP’li belediye başkanına dert yanıyor.

Yanındaki genel başkan yardımcısı kulağına eğiliyor, “He de! Geç” diyor.

Mikrofon kazara açık kalmış. Bu sayede iktidarın 21 yıllık başarı sırrını öğrenmiş oluyoruz: “He de! Geç!”

Hayatta ve siyasette her şey birbirine bağlı.

*

Erdoğan konuşuyor:

“Topluma LGBT’yi soktular. LGBT’yle aile yapımızı dejenere edecekler.

Biz kimlerin LGBT’ci olduğunu biliyoruz. Ama bunu da aileye, gelip oraya (anayasaya) koyalım. (Kılıçdaroğlu) çıksın bakalım neresinden savunacak onu da görelim.”

Ertesi gün Resmi Gazete Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Katar’da Dünya Kupası maçlarında güvenliği sağlamakla görevlendirildiğini yazıyor.

Dünya Kupası’na Türkiye katılmıyor.

Sporcularımız, taraftarımız da gitmiyor! Ama askerimiz, polisimiz Katar’da şampiyonanın güvenliğini sağlayacak.

Katar devleti FIFA ile anlaşma yaptı. Buna göre yurtdışından gelecek eşcinsel taraftarların güvenliği ile statta dalgalanmasına izin verilen gökkuşaklı LBGT bayrakları ve LBGT haklarını destekleyen pankartlar ve görsel malzeme dahil her türlü güvenlikten TSK ve polislerimiz sorumlu olacak.

Emirin Boeing uçan saray hediyesini, tank palet fabrikası vs’yi karıştırmaya gerek yok. Ama yine de..

Hayatta her şey birbirine bağlı.

*

Bugün İstanbul'da Nef Stadı’nda Ampute Futbol Milli Takımımız ile Angola’nın final maçı var. Büyük bir olasılıkla kahraman gazilerimiz, futbolcularımız dünya şampiyonu olarak bizlere sevinç yaşatacaklar.

Son dört yılda iki kez Avrupa şampiyonu oldular. Milli takımımız 2009’da kurulduğu günden beri dünya çapında başarıdan başarıya koşuyor.

Bu başarayı son 40 yıldır süren terörle savaşımızda, Suriye bataklığında rekor sayıda kolu bacağını kaybeden kahraman gazilerimize, Mehmetçiğimize borçluyuz.

Hayatta her şey birbirine bağlı.

*

İktidarın “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” dediği 40 maddelik sansür yasası “basın kartı” türlerini de düzenliyor.

Eskiden en onurlu kart basın şeref kartı idi.

Bu kartın “şerefsizler” eline geçmesi ihtimali AKP öncesi eski iktidarlar döneminde düşünülmüş olmalı ki, adı “sürekli basın kartı” olarak değiştirildi.

Bu uygulama sürecekmiş.

Bu arada sevdiği bir yazarın yazısını ya da beğendiği bir haberi sosyal medyada paylaşmak ya da “Ekonomi kötü” demek suç mu sayılacak mı?

Yasaya göre, “halkı yanıltıcı bilgi yaymak” kapsamına bir haberi “paylaşmak”, “beğenme”de giriyor. Haydi bakalım kolay gelsin!

İktidarı beğenen yargı, elbette muhalefetin beğendiğini beğenmeyecek ve gereğini yapacaktır.

Hayatta her şey birbirine bağlı.

*

İktidar, 100. yılında laikliği yok ederek, Cumhuriyeti “cemahiriye”ye dönüştürmek istiyor. Bunun için de muhalefetin sergilemeye teşne göründüğü gaflet hatta dalaletine umut bağlıyor.

Cemahiriye sadece Libya’da uygulandı. Kaddafi hükümdardı, kayıtsız şartsız devlet başkanıydı. Öldükten sonra onun soyundan birinin yerini alması planlanmıştı. Olmadı.

Zira kuşlar yaşarken karıncaları yiyor. Ama kuşlar ölünce de karıncalar onları yiyor.

Hayatta her şey birbirine bağlı.

*

Tayyip Bey’in aslında 13. cumhurbaşkanı olarak yemin etmesi gerekiyordu.

Yüksek Seçim Kurulu’nun yaptığı bir numara ile numarasız cumhurbaşkanı olarak ant içti.

Cumhuriyeti sıfırlama siyaseti uygun adım ilerliyordu.

Bunda belki “13 uğursuz!” görüşünün de payı vardı.
Ancak CHP, geçen hafta başörtüsü çıkışının gölgesinde kalan hayırlı bir çıkış yaptı:

“Millet İttifakı’nın adayı 13. cumhurbaşkanı olacak!”
Böylece hem numarasız Cumhurbaşkanlığı numarasına, hem de uğursuzluk inancına meydan okudu.

Sahi Tayyip Bey “13. cumhurbaşkanı” sıfatını neden kullanmak istemedi?
Yoksa, tövbe tövbe, o da Hıristiyanlar gibi uğura-uğursuzluğa mı inanıyor?
Oysa, kahir ekseriyetle elhamdülillah Müslümanız.

Halin icabına göre de laikiz.
Laiklik fazla göze batarsa..

Altı Ok’tan birinin üstünü başörtüsü ile örteriz.

Hem İslamda uğurlu-uğursuz diye bir anlayış yoktur.

İnanıyorsan “Bismillah”ı çektiğin anda, her şey anında hayra dönüşür.

Eğer inanmıyorsan, hafif sağa çark edersin!

Sonra mı?

Sonrası Allah kerim!