O köşeli konuştukça...

Dinleyene de yazana da köşeli laf etmek düşüyor.

Siyaset malum seyislik kökünden türeme; at terbiyesi demek. Kendini terbiye edemeyenin, hâşâ kimseyi terbiye edecek hali yok.

Yine de danışmanlarına bir çift sözümüz var:

TBMM grubu konuşmasında, CHP ve Kılıçdaroğlu için “ağız ishaline tutulmuş” diye yazmışsınız.

O da aynen tekrarladı.

Bu türden ve yoktan lafları araya sokuşturmanız niye?

Prim falan mı var? Yoksa, Fahrettin Altun Bey’den çeyrek altın falan mı?

*

Ağız ishali!!

Bari “oral diyare” falan deseydiniz.

Reyiz’i avam dil kullanmaktan esirgerdiniz.

Nagehan Alçı bile bir dönem, “Erdoğan’ın avam halleri, kullandığı kelimeler yüzümü kızartıyor” diye yazmıştı. (Akşam 20.11.2009)

Aranıza FETÖ’cü falan mı karıştı? Varsa bulup çıkarın.

Reyiz’i de ileride “Beni danışmanlar aldattı. Rabbim ve milletim bizi affetsin!” demek durumunda falan bırakmayın.

Daha dün TSK, İzmir’de, 51 FETÖ’cü asker-subay daha buldu ve içeri tıktırdı. Akıllı olun. TSK’den ders alın. Orası Külliye. Yan gelip yatılacak bir küllük değil.

*

Zira kendisinin durumdan vazife, vazifeden de mağduriyet üretmekte üstüne yoktur.

“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik”ten sadece 4 ay 10 gün hapis yatmıştı.

Rantını 19 yıl 4 ay 10 gündür yiyor.

Konuşmalarına azıcık espri ve nükte katın.

Espri bilirsiniz, “ruh” demek. Kendisi siyasetine artık ruh katamıyor. Bari siz konuşmalarına ruh katın.

Türk Dil Kurumu “nükte” yi tanımlarken, Necip Fazıl’ın “Politika ve Sakal” makalesinden bir örnek vermiş:

“Espri, kıtlıkta bolluk arz eden bir cevherdir!”

Bu da bir başka takdiri ilahi.

Sakalı siyasete ve halkın arasına sokalı, bolluktan geçtik, espri veya nükteye de kıran girdi.

Hiç kimse mükemmel değildir.

Ayıp değil ya, Reyiz şahsen ve fıtraten “esprisiz” dir.

Partisinin ileri gelenleri-gidenleri de daha da ileri giderek, birer demeç ve zart zurt kumkuması haline gelmiştir.

Fecaat olan bu halin zaman zaman muhalefete bulaşması, ruhsuzluğun ve nezaketsizliğin siyaseti teslim almasıdır.

*

Reyiz yıllardır “Hedefimiz gençler” dedi durdu.

Bu sözleri cemaatler, tarikatlar, vakıflar üstlerine alındı.

Kredi ve Yurtlar Kurumu ile Milli Eğitim Bakanlığı devreden çıktı.

Sonucu haberlerde izliyoruz.

Gençleri uzun uzun nutuklarla, demeçlerle etkilemek mümkün değil.

Aklı başında bir genç, dakikalarca gak guk eden siyasetçiyi babası bile olsa dinlemez. Okkalı bir maaş müstesna.

13.05.2018 günü şunları yazmışız:

“Reyiz milletvekili olma yaşını 18’e indirdi. Askerlik yapmış olma şartını bile kaldırdı. Üç beş ‘VIP çocuğu’ bulup Meclis’e sokmak gençliği siyasete çekmeye yetecek mi, milletçe göreceğiz.”

Üç buçuk yıl geçti. Gördük.

VIP çocukları bile utandı. Bir kişi bile çıkmadı.

*

Danışmanların vebali çok.

Reyiz’e stratejik ve taktik hatalar yaptırıp duruyorlar.

Millet İttifakı “marka”sını muhalefete kaptırdılar.

Cumhuriyetin AKP tabanında karşılığı yok ki, “Cumhur İttifakı” markasının bir hükmü olabilsin.

“Ümmet İttifakı” adına sahip çıksalardı, şansları yüzde 70-80 artardı.

Meydan meydan, ekran ekran dolaşıp “Ümmetten olamayan da zaten bizden değildir” deme üstünlüğü sağlardı.

Dedik ya danışmanların günahı çok.

**

100 milyonluk Türkiye hedefini baltalayanlar da hep danışmanları oldu.

Nikâh şahitliği yaptığı-yapmadığı çiftlere, yıllarca “en az üç dört çocuk” buyruğu verdi.

Danışmanları ise en büyük engeli Reyiz’den yıllarca gizlediler.

Çocuk yapmanın en büyük engeli prezervatif idi.

Bu mereti ucuza KDV’si yüzde 8 satılınca, eller KDV’si yüzde 18 olan ve zamlanıp duran bebek bezine değil, o merete gidiyor.

Bu pahalılıkta, işsizlikte tek çocuk yapanlar bile pişman..

Üç dört çocuk yapan kahraman nerede?

Çocuklarına Recep, Tayyip ismi verenler isim değişikliği için mahkemelere koşuyorlar.

Az daha cesur olsalar, Bülent Ecevit’in önüne yazar kasa fırlatan esnafın ilhamıyla götürüp çocuklarını Külliye’nin önün bırakacaklar.

Danışmanlar ise Reyiz’i yazdıkları “ishali nutuklar”la oyalayıp duruyorlar.