M’GLADBACH - “Tencere dibin kara benimki senden kara.” Sıkıntılı günler yaşayan iki takımın bol pas hatalı, bol top kayıplı maçını izledik. İki taraf da gel-gitlerle dolu bir gece yaşadı. Ama ne farkeder. Hedef az da olsa düzlüğe çıkabilmek adına skor elde etmekti. F.Bahçe’nin aradan sıyrılması iyi oldu. En azından mezara kadar olmasa da ‘pazar’a kadar rahat edecekler. M.Gladbach tam Alman kafası. Aşırı kuralcı disiplinden ve Kaiser’den alınan emirlerden taviz vermeyen yapısıyla robotik bir tarz sergilediler. Bunu çok iyi yapan Alman takımları var ama bunlar 3. sınıf göründüler dün gece. Yaratıcı oyuncuya gerek yok zaten bu sistemde. Adamlar Limassol deplasmanında ne oynadılarsa dün gece bu güzelim statta 50 bin taraftarı önünde de aynı oynadılar. Top F.Bahçe’ye geçince 9-10 kişi ile kendi yarı alanına çekilip alanı parsel parsel paylaştılar. Bu durum F.Bahçe’nin savunmadan çıkış zaafını otomatikman ortadan kaldırdı. Attıkları gole bakın tekrar, serbest vuruştan geri gelen top yeniden atak oldu ve Hasan Ali en arkada yakalanınca uzun boyuyla De Jong bundan yararlandı ve gol oldu. Cristian’ın golü erken gelince sevinç-kursak durumları yaşadılar. Üstüne bir de Chelsea’li Meireles güzel bir gol atınca, stres diz boyu içeri gittiler. Yazının başında ‘tencere-kapak’ dedim ya, ikinci yarı roller bir ara değişti. F.Bahçe oldu M.Gladbach. Neden, çünkü Almanlar uyandılar ve F.Bahçe’ye kendi sahasında bastılar. Yani robotik durumdan biraz çıkınca aynı pas hataları ve top kayıplarını F.Bahçe yaptı bu kez. Bu durumdan gecenin verimsizlerinden biri olan Kuyt ile çıktılar. Sonra da Cristian’ın finali ile mutlu sona dediler.

Sonuçta gel-gitlerle dolu bir maçı kazanarak evinde kaybettiği 2 puanı da telafi etti Fenerbahçe. Anlaşılan o ki bu grupta daha çok şeyler olacak. Önemli olan aradan sıyrılmayı becermek. Bunun için de dün gece güzel bir adım oldu F.Bahçe için.