Sürrealist depresif yazı ve yeni beyin!

Sürrealist depresif yazı ve yeni beyin!

26.12.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bu seferki bildiğiniz yazılardan olmayacak. Rutin dışı bir yıl sonu yazısı diye bakın. Bu yazı iyimser veya kötümser olmayacak. Belki de olacak, bilemem artık o kadarını! Üzerime gelmeyin, yılın yorgunluğu var bende de…

Sonra açık denizlere açılıp unuturuz filan, gerçekten çok ayıp olur: Size kutlu, mutlu, sıhhatli, neşeli, keyifli, başarılı, ailenizle beraber geçireceğiniz harika bir yılbaşı gecesi ve/veya bir yılbaşı tatili ve muhteşem bir 2025 yılı diliyorum. Umarım her şey gönlünüzce olur, hatta daha da iyisi olur! Hem kendiniz hem de ülkemiz için! 

Ama bazen kendimize gereksiz ve fazla güvenebiliyoruz. Diyelim ki, telefonunuz cebinizde ve onu elinizle de hissedebiliyorsunuz. Üstelik pili sonuna kadar dolu. Hatta şarj aletiniz de diğer cebinizde! Evinizin anahtarı da iç cebinizde, orada da bir sorun yok. Üstelik ev anahtarınızın yanında biraz daha büyük olarak formuyla araba anahtarınız da var. Ve hatırlıyorsunuz ki benzini de daha dün gece doldurdunuz. Üç gün önceydi, bakımdan çıktı arabanız; yağı, suyu dolu, vuruk tamponu da yaptırdınız, her şey gıcır gıcır! 

Peki cüzdanınız? Diyelim ki orada da sorun yok. Kredi kartlarınız yerinde, bankadan çektiğiniz nakit 5000 TL cebinizde... Hatta hadi diyelim ki kredi kartı borcunuz da yok! Onu da hatırladınız… 

Peki yılbaşında 3-4 gün bir yere kaçabilecek misiniz? Harika, duyuyorum ki otel ve uçağı halletmişsiniz, eşinizle kendinize ve çocuklara iki oda ayırmışsınız! Efendim? İsterseniz arabayla da gidebilirsiniz, tabii ki! Kim bilir, belki her yakınınıza hediye alma sorununu da halletmiş ender kişilerdensiniz! Bravo! İster tişört alın ister çikolata ister bisiklet… Mühim olan jest! 

Futbol konusuna hiç girmiyorum oradaki gidişattan memnun olamayabilirsiniz. Futbol heyecanının tarihe gömülmüş olmasından söz ediyorum. Biliyorum, acı ama böyle… Ama umudunuz var! Belki gerçekten her maça yabancı hakemler verilecek ve her spekülasyonla beraber, “mucizevi oranlarda şanslı takımlar” ortadan kalkmış olacak… Lütfen farz edin ki bu konuya hiç girmedik, bu kadarcık bile dokunmadık!

Uzun lafın kısası, şu yukarıda çizdiğim sahnenin aktörüne benziyorsanız, evet demeden önce ceplerinizi karıştırın ve anahtarınızı kahvede unutmadığınıza emin olun, diyebiliriz ki en azından bu dönem için keyfi yerinde ve mutlu bir vatandaşımızsınız! Özgüveniniz tam, her şeyin kontrolü elinizde, yani geleceğe, en azından kısa vade geleceğe, çok şanslıysanız orta vade geleceği özgüven ve umutla bakıyorsunuz. Uzun vade demiyorum, çünkü şu anda belki hayatını yurt dışına taşımış kimi milyarderler dışında bu ülkede kimse çok uzun vadeli önünü göremiyor.

PEKİ GERÇEKTEN “KENDİ DURUMUNUZU KONTROL ETTİĞİNİZE” İNANIYOR MUSUNUZ?

Fakat aslında bütün bu saydığım dolu şarjların, cüzdanların, size “kontrol” hissi veren anahtarların pek bir anlamı yok. Damarlarınızın içinde kontrol edemediğiniz bir hızda akan kanınız var… Her kontrolden sonra çıkan değerlere, yabancı bir pasaporta bakan Kuzey Avrupalı sınır kontrol memurları gibi şüpheyle bakan doktorlar geliyor aklınıza. Karaciğer mi yağlanmış, vücutta iltihap mı var, kolesterol mü tavan yapmış damarların tıkanma ihtimali mi zirvelerde, yoksa şekeriniz bayram seviyelerine mi taşmış? Veya yeni aldığınız pili dolu telefon kadar güçlü sandığınız kalbiniz veya ciğeriniz esasında hangi durumda acaba? Peki daha 20-30-40 yıl, vücudunuzun “dışkı hazırlama mekanizmasını sorunsuz gerçekleştireceğinden çok emin misiniz? Kan raporlarına idrar ve gaita raporları eklendi mi? 

Onlardan gelecek ve doktorların yorumlayarak önünüze koyacakları ve her an geleceğinizi tayin edebilecekleri soğuk satırlardan daha kesin bir veriyi hatırlayalım.

Her geçen saniye çürüyoruz. Her geçen saniye hücrelerimiz, organlarımız geri dönülmez şekilde yaşlanıyor ve kaçınılmaz sona doğru yol alıyorlar. Her an bir kalp krizi riski, tıkanan damarlar, kanserojenleşen bir hücre, yapısı görevini yapmaktan vazgeçen bir başka organ veya erken bunamaya karar verecek bir beyin… Şansınıza hangisi düşecek bilemezsiniz, ben de bilemem. İşte o haberler başınıza düşene kadar size arta kalan zamanda Fethiye’ye mi gidersiniz, yoksa Akçakoca’ya mı, Bodrum’a mı, Paris’e mi, kayınvalidenizin evine mi, yoksa Tokyo’ya mı orasını bilemem… Hiçbir yere gidecek yılbaşı harçlığınız yoksa da, şunu bilin ki yukarıda size tarif ettiğim insan olma durumuyla ilişkili son durağa yaklaşma hızınız aslında milyarder de olsanız pek değişmiyor. Neyse demagoji yapmayalım, az bir ölçüde daha iyi doktorlara ulaşma şansınız sıhhatinizin gidişatını etkiler, ama sandığınızdan daha az. Mahallemizin belediyesinin temizlik aracında çalışan görevli kardeşimiz ve Elon Musk eşit hızla çürüyorlar hatta hangisinin daha hızlı çürüdüğünü bilemeyiz 400 veya 700 milyar $’ın da öbür dünyada kullanılma yöntemlerini henüz en yaratıcı, en has kriptocular henüz bulamadılar, kolay kolay bulacağa da benzemiyorlar.

İşin en acı tarafı ne biliyor musunuz, özellikle bu dolar milyarderleri için… 25 yıl önce Kemik isimli romanımda öngördüğüm olağanüstü gelişmeler, bilim insanlarının en hızlı şekilde geliştirdikleri insan organlarının laboratuvar ortamında kişiye özel kopya edilmesi, kalp dahil her yorgun organınızı kolayca arabanızın yağ filtresi gibi değiştirilebileceğiniz keyifli bir ortam, yakın bir köşenin virajında başta trilyar değerleri sonra da biz olağan fanileri bekliyor. O gelecek aslında çok yakın! Musk’ın mesela Tau Techno Mechanicus isimli oğlu mesela belki 150-200 yıl yaşayabilecek! Ama her ne kadar Elon ve diğer multi-trilyarderlerin de sonsuz yaşama hırsları olsa da, onların bu trene yetişmesi çok zor!

BEYİNLERİ BAKIN NASIL KOPYALAMAYA KARAR VERDİM! 

Gelecekten söz açarsak: Bütün iç organlarınız, kanınız ve dokularınız kontrol altına alınabilse bile ruhunuzu, bilgilerinizi, kimliğinizi elinde tutan beyninizin aynı şekilde dışarıda geliştirilerek hayatına devam etmesi kalp veya ciğer kadar kolay olmayacak. Ama bir formül geliştirebileceğimizi düşündüm: Aynen eski akıllı telefonunuzu yan yana koyunca her şeyini yeni olana kopyalıyor ya, belki içi boş yeni bir beyin sizin dokularınızla üretilerek tüm hatıralar tüm bilgiler tüm geçmiş tüm karakteriniz yani hepsi belki aynı mantıkla bu yeni organa indirilebilecek!

Şu anda bunu okuyan çeşitli beyin cerrahları, nörologlar ve en güçlü doktorlar size bana ve topluma bunun neden olamayacağını en içerikli ve bilgi dolu cümlelerle aktarabilirler; ama benim de tecrübelerimle izlediğim yolda ulaştığım bir genel bilgi var: İnsanın aklına gelen bir yol, bir formül, bir ilerleme yöntemi, kesinlikle mümkün olabilecektir! Çünkü insanın aklına gelen her şey er ya da geç, gerçekleşir. Ama 10 yıl ama 100 yıl sonra… Çok mu yanılıyorum, 584 yıl sonra… 

25 yıl önce Kemik’in içerdiği bilimsel ve teknolojik olağanüstü gelişmelerin içinde beynin hücresine bilgisayar çipi yerleştirmek de vardı ve bu gelişmenin 25 yıl kadar sonra olacağı da belirtiliyordu. Gerçekten de Musk ekibi 25 yıl sonra o gelişmeyi yaşama geçiren ilk hamleleri gerçekleştirdiler. Beyin hücresi ile bilgisayar çipi arasındaki bu ilk “fuhuş” da olayın henüz birinci saniyesi. İlerleyen dakikalarda adım adım size yukarıda tarif ettiğim “Büyük devrim” gerçekleşecek. Bunun olmaması mümkün değil. Nasıl atalarımız kuşlara bakıp uçakları dizayn ettilerse, nasıl insanlar günümüzde cinsiyet değiştirebiliyorlarsa, önümüzdeki birkaç kuşakta da bilim insanları, yeni beyinlere data transfer edebilecek. Evet sistem kesinlikle böyle olacak, torununuz veya torununuzun torunu bunu kesinlikle yaşayacak. İnanmıyorsanız, o gün çıkar gelir benden hesap sorarsınız. 

Unutmayın son gülen iyi güler! Sonuçta bu yöntemlerden bizler değil, torunlarımız veya onların torunları istifade edecek. Eminim bu da sizi mutlu ediyordur her şeye rağmen!

Ama ne kadar acıdır ki, mesela Türkiye’de yaşıyorsanız beynini de kalbini de tüm iç organlarını da tazelemiş trilyarderimiz spor arabasıyla Bağdat Caddesi’nde giderken, “Sen nasıl beni sollarsın” diyen bir maganda tarafından beyni dağıtılabilir. 

Merak etmeyin yukarıda anlattıklarım kesinlikle gerçekleşecek, tarihe not düşüyorum!

Öte yandan gerçeklere dönmeye mecburuz.

22.104 TL, bu ülkenin asgari ücreti. Emekçiler enflasyonun çok altındaki bu artışla daha kötü yaşayacaklar, ayrıca bu %30 artış nedeniyle enflasyon daha da artacak ekonomi daha da çıkmazlara girecek; işverenlerin durumu da daha iyiye yönelmeyecek, kapanan şirket sayısı büyük ihtimalle artacak…

İşte buyurun, size yazının en başında tarif ettiğimiz hayatın her zerresini kontrol ettiğine inanan insan, önümüzdeki ay en basit faturaları nasıl ödeyeceğini bilemiyor duruma düşecek…

Şimdi size düşen, bu sürrealist ve fütürist hülyalar ve acı gerçeklerin ortasında, her an size ihanet etmeye hazır ve içinde hapsolmuş olduğunuz bir vücudun içinde, mert bir vatandaş olarak yolunuza devam etmek… Kâh rüya görerek kâh gülümseyerek kâh mücadele ederek ama hiçbir şekilde bazen içine düşebileceğiniz sahte konfor alanlarının size sunduğu kapsayıcı rehavete düşmeden…

Kolay gelsin, mutlu yıllar sevgili okurlarım!

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025