Din ve devlet üzerine
Ergin Yıldızoğlu
Son Köşe Yazıları

Din ve devlet üzerine

02.01.2023 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Laikliği savunamayarak dinle devletin kaynaşmasına olanak vermek, İran’dan, Afganistan’dan ve Türkiye’den sonra şimdi de İsrail’de modern faşizme giden bir “toplum mühendisliği” projesinin önünü açıyor. 

Bu projenin son aşamasındaki Türkiye’de zaman, seçimlere doğru hızlanırken ana muhalefet partisi CHP’nin, laikliği açıkça savunmaktan kaçınması, hâlâ dinci ideoloji ve simgelerinden yararlanmaya çalışması, adeta altılı masa ittifakının “tutsağı” konumuna düşmüş olması gerçekten kaygı verici. AKP-MHP ittifakının seçimlerden başarıyla çıkması halinde yaşanması olası gelişmeleri düşünmeye yardımcı olması açısından, şu sıralarda İsrail’de yaşananlara kısaca bakmakta yarar var.

ORTAKLARININ TUTSAĞI...

Geçen hafta perşembe günü yemin ederek göreve başlayan Netanyahu’nun koalisyon hükümeti, ilerici, liberal hatta muhafazakâr basında dinci, ırkçı, ayrımcı, homofobik, otoriter, “haydutlar” vb. sıfatlarla anılıyor. Aşağıda değineceğim kimi gelişmeleri de ekleyerek İsrail’de “süreç olarak faşizmin” devlete ulaştığını kolaylıkla söyleyebiliriz.

Likud Partisi’nin lideri Netanyahu, Siyonist, militarist, kendi çıkarından başka hiçbir şeye önem vermeyen oportünist bir siyasetçi ama İsrail toplumunu dini, totaliter temelde örgütlemeyi amaçladığı söylenemez. Ancak bu benmerkezci oportünizm, onu, hakkındaki yolsuzluk davalarından kurtulmak için dinci, ırkçı, homofobik, ayrımcı, yerleşimci, otoriter (kısacası faşist) partilerle koalisyon hükümeti kurmaya, devletin ve toplumun kapılarını faşizme açmaya hatta fiilen faşist partilerin tutsağı olmaya kadar sürükledi: 120 üyeli mecliste 64 temsilciye dayanan Netanyahu hükümetinin 32 temsilcisi faşist partilerden geliyor. Bu denge onlara, her an koalisyonu bozma, varlık yokluk savaşı veren Netanyahu’ya her istediklerini yaptırma gücü veriyor. 

FAŞİZME GEÇİT VAR... 

Koalisyon ortağı faşist partiler, İsrail toplumunu dinci-ırkçı temelde yeniden şekillendirmeyi, Filistin devleti olasılığını yok etmeyi, tüm Filistin topraklarını ilhak ederek Yahudi yerleşimcilere açmayı amaçlıyorlar. Kimi yorumcular da “Netanyahu postu kurtarmak için ülkesini, seküler Yahudileri, partisini, Arap İsraillileri, kadınları hatta ülkenin gençlerinin geleceğini sattı”, Filistin sorununu ateşe attı diyorlar. Şimdi milyarlarca Şekel (1 Şekel= 5.30 TL) dinci-faşist örgütlenmelere transfer edilmeyi bekliyor. Bu örgütlenmelerin militanları da “Seküler düşmanlarının mekanlarına giderek ‘baygın tebessümlerle’ ‘tebliğ’ vermek için harekete geçmeyi...”.

Netanyahu, İç Güvenlik Bakanlığı’nı, sınır polisi idaresini, geçmişte terörizmden yargılanmış, ana akım politikacı ve yorumcuların “haydut/serseri” gibi sıfatlarla andığı Ben Gvir’e verdi. “Ben Gvir şimdi kendi özel ordusuna kavuştu” diyorlar. Maliye ve Savunma Bakanlığı’nı, fanatik yerleşimci Bezalel Smotrich kaptı. Smotrich, işgal altındaki Batı Şeria’da sivil işleri de yönetecek, “apartheid rejimi” resmileşecek, Ulusal Misyonlar Bakanlığı da yaklaşık 2.5 milyar Şekel bütçesiyle aileyi, Yahudi kimliğini güçlendirmek için çalışacak. Yeni hükümet, İstanbul Sözleşmesi’ne katılmayacak. Milli eğitimin yönetimi de dinci faşist, LGBT düşmanı Avi Maoz’a verildi.

Dini mahkemelerin etki alanları, ekonomik anlaşmazlıkları da kapsayacak biçimde genişletilirken seküler mahkemelerin dini kurumlar hakkında karar verme yetkisini kısıtlanıyor. Yaşiva öğrencilerinin ödenekleri yüzde 100 artıyor. Ayrımcılığı yasaklayan kanun kalkıyor. Böylece, esnaf, girişimci, doktor(!), memur, dini (ırkçı, milliyetçi, cinsiyetçi) inançlarına aykırı bulduğu kişilere hizmet vermeyi reddedebilecek. Okullarda, kamusal alanlarda “harem-selamlık” uygulanabilecek. 

Seküler muhalefet, bir moral çöküntüsü yaşıyor, ne yapacağını bilemiyor; zaman ise giderek hızlanıyor!

Yazarın Son Yazıları

Rüya mı kâbus mu?

Netanyahu’nun 30 yıllık rüyası nihayet gerçekleşti. İsrail, İran’ın nükleer programının “geri dönülmez” bir noktaya geldiğini iddia ederek nükleer ve askeri altyapısını hedef aldı.

Devamını Oku
16.06.2025
Los Angeles’ta faşizm

Los Angeles’ta, Trump rejiminin göçmen karşıtı baskınlarına tepki olarak başlayan barışçıl protestolar, 4 bin ulusal muhafızın devreye girmesiyle şiddetli çatışmalara dönüştü...

Devamını Oku
12.06.2025
Bir mektup, iki soru

Geçen hafta Abdullah Öcalan’ın PKK’nin 12. kongresine gönderdiği “tarihi” mektubun ideolojik, tarihsel ve felsefi iddiaları birçok mecrada yorumlandı.

Devamını Oku
09.06.2025
İklim-faşizm-YZ

Bu hafta Polonya seçimlerinin sonuçlarıyla Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) yayımladığı son iklim verilerini, Wall Street Journal’ın yapay zekâ (YZ) ile ilgili uyarılarını birlikte okuyunca düşündüm...

Devamını Oku
05.06.2025
Yeni bir finansal kriz mi geliyor?

Küresel finans sistemi, 2008 sonrasının birikimli çelişkilerinin olgunlaşmasıyla yeni bir krizin eşiğine geldi. Bu uyarı yalnızca radikal iktisatçılardan değil, sistemin en merkezi ideolojik aygıtlarından geliyor.

Devamını Oku
02.06.2025
Her darbe aynı değil

Her 27 Mayıs kaçınılmaz olarak, aklıma, liberallerin, “Darbecilere karşı demokrasiyi savunuyoruz”, “Yetmez ama evet” yaygarasıyla muhalefeti paralize ederek süreç olarak faşizmi desteklemeleri geliyor.

Devamını Oku
29.05.2025