İçimizde HesaplaşmaYapalım

27 Aralık 2011 Salı
\n\n\n

Kısmet olursa yeni yıla giriyoruz. Gerek siyasette gerekse sporda değişik olaylar sergilendi. Özellikle sportif alanda meydana gelen olaylar, tarihte kara bir sayfa oluşturacak. Futbol sektörü tam anlamıyla psikolojik bir açmaz içinde. Bir hastalık olduğu kesin. Elbirliği ile iyileştirmek yerine, davranışlarımızla hastalığı büsbütün kronik şekle sokuyoruz. Hastanın ateşi gitgide yükseliyor. Yıl içinde yazdığımız, çizdiğimiz konuları, tarafsız bir gözle yeniden gözden geçirmeliyiz. Hepimizin bildiği gibi yazarlık yapmak, kalemi elimize alıp kalemsiz insanları yermek, karalamak değil. Bir beceri de değildir. Bizler, her şeyi kendi istediğimiz gibi görme çabasındayız. Bazen doğruyu eğri, bazen de eğriyi doğru görmeyi yeğliyoruz. Bir anlamda kendi yaptığımızın doğru, başkasınınkini kötü görmeye programlanmışız. Bunun nedeni nedir? Bu konu bizi biraz aşıyor. Psikologların işi bu. Düşünüyorum da olayı ters çevirsek, bir anlamda bizim eleştirdiğimiz insanlara, bizi eleştirme fırsatı versek, yazılanları, görüşleri nasıl karşılarız bilmiyorum. Herkesin bildiği gibi, tutuklu olan, büyük Fenerbahçenin Başkanı Aziz Yıldırımın durumu için basın iki taraf olmuş. Bir tarafın isteği ve görüşleri Aziz Yıldırımı kurtarma yolunda, diğeri ise tamamen ters. Hukuk falan sökmüyor. Herkes kendisini hukukçu veya felsefeci zannediyor. Hukuk sanki bir kulüp rekabeti içinde değerlendiriliyor bu kimselerce. İki tarafın da gözleri kararmış. Başka bir şey düşünmüyorlar. Kim? Neden oluyor? Kim sorumlu? Bence hepimiz sorumluyuz. Ama hiçbirimiz üzerimize konduramıyoruz. Böyle başa böyle tıraş. Her toplum, kendine özgü idareyi getirirşeklinde yorumlar yapıyoruz. İçinde bulunduğum basın, belki bir gün gelir de asparagas haberler yerine gerçekleri dile getirir ve yorumlar. Ama o kadar alıştık ki bugünkü sürmanşetlere, öyle bir basını da yadırgayacağız. Kimsenin kimseye söyleyecek bir şeyi yok. Sadece sporda ya da futbolda değil, diğer siyasal ve sosyal olaylarda da paranoya içine girmişiz. Düzelebilir miyiz? Elbette düzelebiliriz ama bu kafa ile değil. Aslında bu toplumun, bu kaostan kurtulması da çok zor. Yine de umutlanmak istiyoruz. Zaten şair de Umut fakirin ekmeğidir. Ye Memet ye demiyor mu? Düzelmek, topyekûn, hepimizle ancak olabilir. Tam bu yazımı tamamlamak üzereyken, bir üniversitemiz tarafından düzenlenen ankette, öğrencilerimizin Emre Belözoğlunu yılın futbolcusu seçtiğini (!) öğrendim. Ne yapalım, bir ilim müessesenin öğrencileri, ülke genelinin düşüncesini yansıtmış. Kendisini tebrik etmekten başka ne diyebilirim ki? Ancak öğrenci kardeşlerimizin bu tür seçimlerdeki kriterlerini bir kez daha gözden geçirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Tüm okuyucularıma ve spor camiasına, yeni yılın, eskisinden daha güzel günler getirmesini dilerim.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Olmaz.. Olmaz... 6 Kasım 2012

Günün Köşe Yazıları