Sporda Savaş Anlayışı

19 Nisan 2011 Salı
\n

\n\n\n

F. Bahçe-Gaziantep maçını izledim. Futbol maçı değil, sanki bir savaştı. Sahaya gidip gelen sedyeler, yarılan kafalar, rekor derecede sarı kartlar, verilen, verilmeyen kırmızı kartlar, forma yırtmalar. Bu olaya bir spor karşılaşması diyebilir miyiz? Bana göre; Gaziantep sadece kendi değil, başkasının savaşımını da verdi. Bu nedenle sinirliydi, zaman zaman dengesini sonuçta da karşılaşmayı kaybetti.

\n

Ben maçın hikâyesinden ziyade, Türk sporunu ve futbolunu etkileyen olaylardan söz etmek istiyorum. Bu konularda kendimi görevli sayıyorum. Anarşi ve bilgisizlik spor kamuoyu içinde bir yara. Bu yara bir türlü iyileşmiyor. Aslında bu kavramlardan birisi olmazsa öteki olur. Birbirleriyle böyle bir ilişki vardır. Hepimizin bildiği gibi Atatürk, Ben, sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severimdemiş. Batılılarsa spor için Yürüyen koşan ahlaktırdemişler. Ama bu iki felsefe de bizim ülkemizde adeta tepe taklak olmuş. Bu durumu düzeltmek hiç de kolay görünmüyor. Federasyon, kulüpler ve medya bir koordinasyon içine girip, Türk futbolunda açılmış olan yaraları sarmak için uzun vadeli iyileştirme planları yapmalı ve her kurum kendi payına düşen kısmını süratle uygulamaya sokmalıdır. Öncelikle, adı geçen kurumlar kendi aralarındaki ilişkileri gözden geçirmelidirler. Çünkü bu kurumlar, devamlı birbirleriyle kavga halindeler ve aralarında bir uyum sağlayamadılar. Örneğin, federasyon... Bugünkü düzende doğru dürüst çalışması mümkün mü? Önünde dağ gibi birikmiş sorunlar var. Maçı kaybeden kulüplerin ilk hedefi federasyon oluyor. Çoğunlukla suçu kendilerinde aramak yerine topu federasyona atıyorlar. Ülkemizde federasyonların rahat çalışma olanağı ve takdir edilme gibi şansları maalesef yok.

\n

Bir nevi kamu görevi yapan televizyon kanalları acaba bu sorumluluğunu futbol kamuoyunu bilgilendirmek ve eğitmek açısından yeterince gerçekleştirebiliyor mu? İncir çekirdeğini doldurmayan konular, uzun uzadıya tartılşılıyor. Yapılan bu tür programlarla bırakın bilgilendirme ve bilinçlendirmeyi, insanların daha da kafaları karıştırılıyor. Aslına bakarsanız bu eğitici teknoloji içindeki medya mensuplarının çoğu da eğitilmemiş. Böyle olmasına karşın aldıkları maaş, dudakları çatlatacak kadar fazladır. Bilgisizliğin bu kadar prim yaptığı bir başka ülke var mıdır acaba?

\n

Kulüplerin tek hedefi vardır, o da şampiyon olmak. Buna ulaşmak için her türlü yola başvuruyorlar. Eğitim, anarşi gibi kavramlar, onlar için bir anlam taşımıyor. Nasıl olursa olsun, başkanların amacı görevde kalmak ve reklam yapmak. Hiçbir sorumlulukları yok. Uzaktan yakından futbolla alakası olmayan bu kişiler zaman içinde kendilerinin çok şey bildiğine inanıyorlar. Sık sık da fair-playden bahsediyorlar, ama rakip kulüplerin başkanlarıyla kavgaya girmekten kendilerini alamıyorlar.

\n

Özetle; böyle bir durumda anarşi ve bilgisizliğin önüne geçmek çin yapılması gerekenleri yasalarla belirlemenin yanı sıra kurumların kendi içindeki ve kurumlar arasındaki ilişkileri ciddi olarak ele alıp, düşünülmesi ve çözüm üretilmesi gerekir. Bu durum, maçların hikâyesinden çok daha önemli bir konudur.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Olmaz.. Olmaz... 6 Kasım 2012

Günün Köşe Yazıları