Yirmi yıl önce, yirmi yıl sonra
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Yirmi yıl önce, yirmi yıl sonra

30.05.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

İki hafta önce online bir söyleşi için NoktaTV’ye bağlandığımda, meslektaşım Devrim Hacısalihoğlu, programı benim için hem anlamlı hem de şaşırtıcı bir açılışla başlattı.  

Devrim anlatırken hayal meyal anımsadım: Yollarımız ilk kez 2001’de, kitaplarımı imzaladığım Ankara Kitap Fuarı’nda kesişmişti. Gencecik bir delikanlı, o gün Radikal gazetesinde okuyup beğendiği köşe yazımı kesip getirmiş, üzerini imzalamamı istemişti. Sık karşılaştığım bir durumdu, tabii ki yazıyı imzalamış; yirmi yıl sonra karşıma başarılı bir gazeteci olarak çıkacak Devrim Hacısalihoğlu’na, adıyla soyadının taşıdığı çelişkiden yola çıkarak “Türkiye’nin aradığı formül gibisin” diye takılmışım...

Ama genç meslektaşımın hâlâ sakladığı yazı ekranda akmaya ve okunmaya başlayınca, gerçekten çok şaşırdım. Böyle bir yazı yazdığımı tümüyle unutmuştum!

Meğer perşembenin gelişi çarşambadan belliymiş değerli okurlarım.

Takvimler 24 Ekim 2001’i gösteriyor.

AKP kurulalı henüz iki ay olmuş. Yeni partinin bırakın bir yıl sonra tek başına iktidara geleceğini tahmin etmeyi, seçimlere girip giremeyeceği bile bilinmiyor. Online eğitim nedir, nasıl yapılır; ne gündemde var ne de kimsenin umurunda...

İşte o gün, naçiz yazarınız bakın  ne yazmış:

Bin yıl sonra tarih

2999 yılında, eğitimlerini evrensel bilgi işlem merkezine ve dünyanın öbür ucundaki öğretmenlerine optik kablolarla bağlı internet aracılığıyla sürdüren öğrenciler, Türkiye tarihine ayrılan web sayfasında şunları okuyacaklar: “625 yıl süren Osmanlı İmparatorluğu’nun, ortaçağa ayarlı devlet yapısını yenileyemediği için çürüyüp parçalanmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderi de imparatorluğun sonunu hazırlayan nedenler tarafından belirlenmiştir. 20. yüzyıl başında çağına ayak uydurmaya ve demokrasiyi örnek almaya çalışan cumhuriyet rejimi, kısa sürede yeteneksiz, eğitimsiz, dar görüşlü ve çıkarcı yönetim kadrolarının eline geçti. Bu kadrolar, devlet hazinesini tıpkı Osmanlı gibi çıkar çevrelerine peşkeş çektiler. Halkı belli bir eğitim ve refah düzeyine çıkaracak köklü reformlar yapmak yerine, rahat dursunlar diye çapulcu takımına ulufe olarak dağıttılar. Üst sınıfların çoğunu, alt sınıfların azını paylaştığı ulufelerin spekülasyon geliri üzerinden vergi toplayamadılar. Vergi alabildikleri tek kesim orta sınıf yok oldu. Çağdaşı ve benzeri hiçbir ülkede görülmeyen kâr oranlarıyla çalışan üst sınıfların sergiledikleri varsıllık ve sürdükleri sefahat, hiçbir şey üretmeyen, üretemeyen, cahil ve sosyal hizmetsiz bırakılan alt sınıf yığınlarının kıskançlık ve öfkesiyle baş başa kaldı. İktidar olmanın sağladığı çıkarları feda etmek istemeyen politikacılar ile sınırsız ve ölçüsüz kazançlarının vergilendirilmesine direnen büyükbaş ulufeciler el ele verip, çığ gibi büyüyen yoksul halkı zapturapt altında tutabilmenin çaresini aradılar. Bu çareyi, demokratik, sosyal ve rasyonel bir devletleşme politikası yerine, ‘popülizm’de buldular. 

Olanlar oldu, olacaklar da kaçınılmaz

Popülizm politikası sonucu beslenemeyen bir nüfus patlaması oldu ve kentler hızla kırsal kesimden göçen halk tabakalarıyla doldu. Özel ve kamu arazileri yağmalandı, altyapısı kurulmayan yerleşim bölgelerinde ‘hiçbir hizmet ve hakkın’ bedelini ödememeye alışan, daha çoğunu isteyen talancı ve isyancı bir toplum kesimi yaratıldı. Yine aynı politikanın sonucu, Osmanlı’nın sonunu hazırlayan dinciliğin gelişmesine izin verildi, Cumhuriyet yasalarının çiğnenmesine göz yumuldu, rejimin tek düşmanı olarak komünizm görüldü ve solcu görüş sahipleri, sözümona milliyetçi, aslında dinci ve faşist paramiliterler tarafından yok edildi. Devletin içindeki talanı devam ettirebilmek için, yolsuzluğu eleştiren ve doğru yolu gösteren fikir adamları, faşist mafya çetelerine öldürtüldü. Türkiye, girdiği düşüş döneminde kendisini yıkmak isteyen dış güçlerin desteklediği ayrılıkçı çeteler ve geçmişinde şiddetle bastırdığı tüm aşırı uçların silahlı ve fanatik artçıları tarafından teröre gömüldü, kan gölüne döndü. Benimsenen popülizm, artan yoksul ve cahil kesimi susturabilmek için bu kesimin değnekçileri, aşiret reisleri, köy ağaları ve tarikat şeyhleriyle işbirliği yaptılar ve parlamentoları, bu cürufun yanı sıra çıkar çevrelerinin paralı mafya elemanlarıyla doldurdular. Günümüz insanına inanılmaz gibi gelebilir ama, 20. yüzyılda emeklemeye başlayan elektronik oylama sistemlerinin düğmesine bile basmayı beceremeden, yasa yapıp yasa bozmaya kalkan çürük cühelanın sözümona parlamenter devlet yönetimi, elbette Türkiye’yi kurtaramazdı...” 2999 yılında, ülkemiz tarihinin böyle okutulmayacağını söyleyecek bir yiğit varsa, beri gelsin. 

‘Yetmez Ama Evet’çiler bağışlanmaz

Okuduğunuz satırlardaki öngörüler, elbette geçmişi geleceğe bağlayan bir analizden yirmi yıl önce çıkardığım sonuçlar olup çoğu gerçekleşti. Türkiye’ye en büyük kötülüğü yaptıktan sonra “Aldatıldık” diye ağlaşan “yetmez ama evet”çi takımını bu yüzden bağışlamıyor ve hoş görmüyorum. Hepsi aydın geçinen bu zevat da zamanında aynı analizi yapmış ve eğrilecek olanı değil, doğru kalanı savunmalıydı. 

Analiz yapamayana aydın denilmez, yapıp da eğrinin yanında yer alan ise ya çıkarcıdır ya da hain... 

Yazımın henüz gerçekleşmeyen finaline gelince... Bir umut var, önlemek mümkün. Mafya lağımının patlamasıyla nasıl bir pisliğe battığını nihayet anlayan toplumsal akıldan mucize beklemek, artık çok da uçuk bir hayal değil.


Yazarın Son Yazıları

Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025
Konuşmayan bizden değildir

Savaşmak için toplanıp savaşmaya koşullanan ama küçük muharebelerle yetinip topyekûn saldırıya geçemeyen tüm ordular gibi, vatanla ada karışımı “vadan” kıyılarında pinekleyen Mikron ordusuna da sıkıntı çökmüştü.

Devamını Oku
24.05.2025