Muzaffer Ergöz

Ali Koç…

13 Mart 2020 Cuma

Okuyucularım bilir bu güne kadar tek bir futbol yazısı yazmadım. Yine de yazmayacağım. Ancak ben bu yazıda Sayın Ali Koç’a spor dünyasından bakacağım. Futbol dünyasından değil. Aldığı rekor oylarla (Futbol değil) spor dünyasına uzanacak bir kapıyı aralamış olduğu için biz Türk Sporuna pencere açan yazarların da ilgi alanına girmiş durumda. Sayın Ali Koç’un bu stratejik başarısının irdelenmesi ve yerli yerine oturtulması hem futbol dünyamıza hem de spor dünyamıza oldukça yenilikler getirebilir. Sayın Ali Koç’a da yardımı olur kanaatindeyim. Aksi halde futbolun gel-gitlerine hapsolur ve çok yıpranır.

Şimdi konumuza gelelim; Sayın Ali Koç büyük bir beğeni ve ortak arzu ile Fenerbahçe’nin başına geçti. Aldığı rekor oyla da başarısını perçinledi. Önünde iki yol vardı. Ya Türk futbolunun var olan düzenine ayak uyduracak, ortaya müthiş transferler, çıkacak, paralar saçılacak, Fenerbahçe dün olduğu gibi bir patronun, bir liderin iki dudağından çıkacak yöntemle işini götürecek, yada bir Barcelona, bir Real Madrid benzeri yapılanmaya gidecek, kurumsallaşacak, Dünya devleri ile aynı disiplin ve metotla savaşacaktı. Ve gerçek bir spor adamı kulvarına geçecek. Evet Fenerbahçe’nin ciddi bir marka değeri vardı ama biz bunu Dünya devleri ile karşılaştırınca gerçek değerimiz ortaya çıkıyordu. İşte rekor oy bu talebin tusunamiye dönüşmesiyle ve oy olarak Sayın Ali Koç’a aktı. Onu futbol dünyasından spor dünyasına taşıdı. Sayın Ali Koç’un da dramı burada başlayacak.

Sayın Ali Koç’un başarısız bir iş adamı olduğunu söyleyemeyiz. Ondan beklenen ekonomideki başarısını spor kulvarına taşımasıydı. Ancak gördük ki ülkemizde herhangi bir kulvardaki başarıyı öbür kulvara taşımak neredeyse mümkün olmuyor. Sayın Tansu Çiller hanımın kurduğu (A) takımı gerçekten başarılarla dolu insanların bir araya gelmesiyle oluştu. Ne yazık ki bu başarılı insanlar kendi kulvarlarındaki başarılarını siyaset kulvarına taşıyamadılar. Kısa sürede çil yavrusu gibi dağıldılar. Bu konuda birçok örnek verilebilir.

O zaman sorun ne? Sayın Ali Koç bizim mahallelerin arsalarında top koşturmadı. Top oynayınca yırtılan ayakkabısı yüzünden babadan azar işitmedi. Spor dünyasının gel-gitleri içerisinde pişmedi. İtilip-kakılmadı. Ne futbolumuzun bozuk kültürü ile beslendi ne de adını, şöhretini spordan aldı. Oysa adını spor yöneticiliğinden almış, kendilerine kulvar açmış o kadar çok kişi ile yolu kesilecek ki! Kısaca ona dur birader diyecek cesareti bulacak kişiler ile karşı karşıya gelecek. Ve onlar ile çalışmak zorunda kalacak. İşte orada kimin kimi terbiye edeceği sürtüşmesi de başladı (Fatih Terim ve Ali Koç sürtüşmesi gibi)

Son sözümüze gelince; Sayın Ali Koç Harman yerinde dirgen yiye yiye zaman içerisinde görecek, öğrenecek, pişecek ve yönetecek. Ee! Biraz zaman alacak yöneticilik ömrü vefa ederse tüm çıplaklığı ile gerçekleri görecek. Bir kısa yolu daha var işin, Spor dünyamızı tanıyan, bilen yazan ama yalaka olmayan, gelip ben yaparım demeyecek kadar onurlu olan insanları bulup bu dönüşümü sağlayacak. Yoksa Sayın Melih Gökçeğin spor dünyasına girip çıktığı gibi o da tarih olacak. Hiç unutmam çok başarılı bir spor bakanına nasıl oluyor da etrafınızdakiler size her şeyin doğrusunu söylüyorlar diye hayretle sormuştum. Gülerek cevap verdi kimseye söyleme Cumhuriyet Gazetesinin spor sayfasını okumadan güne başlamıyorum. Demişti. Yüreği olmayanının başarısı da olmaz. Önce Fenerbahçe’nin sonra da Türk Sporunun Sayın Ali Koç’tan beklentileri hala sürüyor. Yeter ki Ali Koç doğru adamları ve geçmişteki yanlışları bilen adamlar ile el sıkışsın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Spor adamı Tunç Soyer 11 Haziran 2020
Spor adamı Mehmet Sekmen 30 Mayıs 2020

Günün Köşe Yazıları