Gazeteci, halkın haber alma hakkını tarafsız, nesnel olarak yerine getiren insandır. Bu görevini kamu adına, halkın yanında durarak yapar. Her sabah temiz toplum idealini topluma yansıtır. Kötüyle iyinin mücadelesinde iyinin yanındadır. Herkes uyurken uyumayan kişidir.

Günümüzde suçlularla, mafyayla kolkola girmiş gazeteciler, ekran yüzleri görüyoruz. Basının büyük bölümü, mesleğin evrensel tanımından uzaklaştı, yandaş hale geldi.

Ekranlar bunlarla dolu. Akı kara, doğruyu yanlış yapıyorlar. Militanca davranıyor, algı yaratmaya çalışıyorlar. Yalan, düzmece haberlere imza atıyorlar. Tekzip, cevap hakkı, düzeltme gibi gazeteciliğin olmazsa olmaz kurallarını yok sayıyorlar. Sahibinin sesi olarak yazıyor, konuşuyor, saldırıyor, polemik yapıyorlar. Halkın penceresinden bakmıyorlar olaylara. Patronun ve iktidarın çıkarlarını savunuyorlar sadece.

Bunlara baktıkça Alman diktatör Adolf Hitler’in enformasyon bakanı Goebels’in tekniklerini anımsıyoruz. Çünkü “en büyük yalanla” halkın doğru haber alma özgürlüğünü ortadan kaldırdılar. Demokrasiyi yok ettiklerini bilmiyorlar. Bindikleri dalı kesiyorlar. Bunların finansmanı, kamu kaynaklarından karşılanıyor. Emekçinin halkın vergileri bunlara akıyor. Tiraj sorunları yok. Çünkü arkalarında kamu bankaları, kamu kurumları var. Kendileri gibi olmayan herkesi düşman görüyorlar.

GENÇ KUŞAKLARA MİRAS

Uğur Mumcu gazeteciliği, kahramanca şehit olmasıyla ölmedi. O gazetecilik, şimdilik sayıları az da olsa, genç kuşaklara mirastır. Mumcu, Cumhuriyet, ülke sevgisi ve demokrasi için verdiği  gazetecilik mücadelesi sonucu katledildi. Mumcu, gerçekleri yazarken, 12 Eylül sonrasında, yalılarında darbe liderine partiler veren gazeteciler vardı, kendi ikballeri için.

Son dönemde, yaptıkları haberlerden, televizyon konuşmalarından dolayı şiddete uğrayan, dövülen, tekmelenen çok  gazeteci var. Bir de iktidarın yandaş gazetecileri var, mafya adına aracılık, lobicilik, nüfuz ticareti yapan, hem de göstere göstere. Umarız hem ülkemiz hem de basınımız bu karanlık günleri aşar, “Basın hürdür, sansür edilemez” diyerek özgür basının önemini vurgulayan Atatürk’ün yolunda yürümeye başlar.