Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Mustafa Necati: Bir Devrim Yapıcısı
92 yıl önce, 1 Ocak 1929’da, geçirdiği bir
rahatsızlık sonucu henüz 35 yaşındayken beklenmedik ölümüyle en çok Mustafa Kemal olmak üzere Cumhuriyet
Devriminin bütün önderlerini derinden üzdü Mustafa
Necati. O, Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Mondros Antlaşması’yla
başta İzmir olmak üzere birçok il ve ilçede azınlıkların Türkiye karşıtı
taşkınlıklarına tepki gösteren ilk Kuvayımilliyecilerdendir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun
ölüm duyurusu niteliğindeki Sevr Antlaşması ile topraklarımızın paylaşılmasına
kalkışan emperyalizme karşı isyan bayrağını açanlardan biri de yine Mustafa
Necati’dir.
Necati, Manisa (Saruhan) ve İzmir milletvekili, İstiklâl Mahkemesi üyesi ve başkanı, Mübadele Bakanı, Adalet Bakanı kimliğiyle üstlendiği görevler bir yana, yaşamını yitirdiğinde 3 yıl 12 günlük Milli Eğitim Bakanı olarak Mustafa Kemal’in yanı başında bir devrim yapıcısıdır.
KABINA SIĞMAZ BİR KUVAYI MİLLİYECİ
1894’te
İzmir’de doğan ve ilk, orta, lise öğrenimini İzmir’de tamamlayıp İstanbul Hukuk
Mektebi’ni 1914’te, 20 yaşındayken bitiren, önce Kuvayımilliye’nin, sonra
Cumhuriyet’in kabına sığmayan bu genç hukuk adamı, bir süre İzmir’de avukatlık
yapar. O sıralar bir yandan da İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda derslere girer.
Yakın arkadaşı ve bir başka devrim yapıcısı Vasıf Çınar’la Şark İdadisi (Doğu Lisesi) adlı okulun kuruluşunu
gerçekleştirerek buranın hem öğretmenliğini hem de yöneticiliğini yapar.
Necati’nin
kabına sığmazlığını, çok yönlü düşün ve eylem alanlarında görebiliriz. Örneğin, hem ‘Kurtuluş’un hem ‘Kuruluş’un
sıcak yıllarında İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Avrupalı azınlıkların İzmir
yöresindeki etkinliklerine karşı seçenek oluşturmak amacıyla, yine arkadaşı
Vasıf Çınar’la İzmir’de Altay Spor Kulübü’nü kurup gençlerin spor
yapabilmesinin yolunu açmasında görürüz.
Birinci
Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri tarafından İzmir-Aydın demiryolu
işçilerinin işlerine gerekçesiz olarak son verildiğini gördüğünde onların
haklarını korumak, yeniden işlerinin başına dönmelerini sağlamak için dernekleşmelerine
yardım etmesinde, derneğin hukuk danışmanlığını üstlenmesinde görürüz.
Onun
kabına sığmazlığını, Kurtuluş Savaşı öncesinde olduğu gibi sonrasında da
İzmir’de Ahenk, Balıkesir’de İzmir’e Doğru, Kastamonu’da Açıksöz, Ankara’da
Terbiye ve Hayat dergilerindeki
aydınlanmacı yazılarında görürüz.
EĞİTİMDE YAPTIKLARI
Onun
bir devrim yapıcısı olarak kabına sığmazlığının, devrimci kişiliğinin en verimli
sonuçlarını ise eğitim alanındaki atılımlarda görürüz. Tüm yurttaşları eğitim hakkına kavuşturmak için
yaptığı çalışmalardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz:
* Atatürk’ün “Yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Her
vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu yurtseverlik,
ulusseverlik görevi biliniz” sözleriyle açılışını yaptığı Millet Mekteplerini açarak tüm
yetişkinlerin temel eğitimden geçmesini planlamak ve bunu uygulamak;
* Paralı yatılı
okullar dışında kalan ortaokul ve liseleri ücretsiz duruma getirmek (24.4.1926
tarih ve 822 sayılı yasa);
* Paralı yatılı
ortaokul ve liselerde öğrencilerin yarısı kadarını parasız yatılı okutmak;
* Özellikle
yoksul çocukların yatılı okuyabilecekleri kız ve erkek sanat okulları ve
kursları açmak;
* Eğitim
giderlerini karşılamak üzere ayrı bir fon yasası çıkartmak (22.6.1927 tarih ve
1130 sayılı Maarif Vergisi Kanunu);
* Kimsesiz
çocuklar (özellikle şehit çocukları) için merkez köylerde yatılı bölge okulları
açmak;
* İlkokullarda
yoksul çocuklara beslenme olanakları sağlamak;
* Başarılı orta ve yükseköğretim öğrencilerine ve mezunlarına yurtdışı öğrenim bursu sağlamak.
SONUÇ
1928-1929
arasında 200 bini kadın, 400 bini erkek olmak üzere 600 bin dolayında yetişkin
insanımız okuma yazma öğrenir. Kimi bölgelerde 20 yıla kadar süren Millet
Mektepleri aracılığıyla Yazı Devrimi’nden önce yüzde 10 dolayında olan
okuryazar oranı, 1936’da yüzde 25’e ulaşır.
Ulusal
tarihimizin en kapsamlı atılımlarının gerçekleştiği Cumhuriyet’in ilk
çeyreğinde değil yalnız, eğitim tarihimizin tümünde birbirini bütünleyen
çalışmalarıyla Anadolu aydınlanmasının ışığını yakan şu adları birlikte
düşünelim: Vasıf Çınar, Mustafa Necati,
Dr. Reşit Galip, Saffet Arıkan, Hasan-Âli Yücel… Ve onların yanı
başlarındaki Nâfi Atuf Kansu, İ. Hakkı
Tonguç, M. Rüştü Uzel, M. Rauf İnan, Mithat Enç…
Şimdi bir de İkinci
Dünya Savaşı’nın ardından örtük biçimde adım adım başlayıp 1950’den sonra da
Karşıdevrim iktidarlarınca bütün hızıyla açık açık devre dışı bırakılan bu
adların sonrasından günümüze, ister eğitimde olsun ister başka alanlarda, bu
çıtaya ulaşabilecek bir liste yapmaya çalışalım: Sonuç?...
En
son 6 ay önce Ankara Mitatpaşa Caddesi’ndeki evinden adı kaldırılıp yerine ne yaptıkları
ne de yazdıklarıyla hiç hak etmeyen birinin (Nuri Pakdil) adı verilen Mustafa
Necati’ye, Cumhuriyetimizin bütün devrim yapıcılarına en derin saygıyla.
NAZIM
MUTLU
EMEKLİ
ÖĞRETMEN
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı