Örsan K. Öymen

OdaTV

09 Mart 2020 Pazartesi

“Gezi” protesto eylemleriyle ilgili davada beraat eden Osman Kavala’nın, AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın tepkisi üzerine yeniden tutuklanması; ardından CHP’li Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman’ın, aleyhinde bir yargı kararı olmadığı halde, bir soruşturma nedeniyle görevden alınması; son olarak da, Cumhuriyet gazetesi yazarı ve OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun, OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın ve OdaTV muhabiri Hülya Kılınç’ın hukuka aykırı bir biçimde tutuklanması, Türkiye’de yargı bağımsızlığının tamamıyla ortadan kaldırıldığını, Türkiye’de faşist bir dikta rejiminin kurulduğunu bir kere daha göstermiştir.

Yıllarca AKP’nin koruma kalkanı altında faaliyet gösteren Fethullah Gülen’e bağlı yasadışı çetelerin gerçekleştirdiği “Ergenekon”, “Balyoz”, “OdaTV” ve “Casusluk” gibi kumpasların ve sahte yargı süreçlerinin benzerleriyle yıllar sonra yeniden karşılaşıyoruz! Fethullah Gülen çetesine karşı en büyük mücadeleyi veren kişilerin arasında yer alan, “FETÖ” kumpaslarının kurbanı olarak daha önce yıllarca hapis yatan Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan yeniden hapishanede!

Neden? Çünkü “FETÖ” ruhu adeta AKP’nin bedeninde yaşamaya devam etmektedir. Fethullah Gülen’in ve Recep Tayyip Erdoğan’ın, demokratik, laik, hukuk devletine karşı başlattıkları mücadele, aralarındaki iktidar mücadelesi ve anlaşmazlık nedeniyle, şu anda tek başına Recep Tayyip Erdoğan tarafından sürdürülmektedir. Bu bağlamda, Erdoğan’ın yaptıklarının ve yapacaklarının, Fethullah Gülen’in yaptıklarından farklı olacağını beklemek boşunadır. Anayasada yer alan demokrasiye, laikliğe ve hukuk devletine inanmayan, Türkiye’ye teokrasiyi ve monarşiyi yeniden getirmek için mücadele eden ve bu amaçla devleti ele geçiren bu güç odakları iktidarda olduğu sürece, Türkiye’nin ileri uygarlık seviyesini yakalaması ve emperyalizme karşı mücadele vermesi olanaklı değildir.

Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, sadece “FETÖ”ye karşı değil, AKP’ye karşı da mücadele ettikleri için, bunun da ötesinde, AKP ile Fethullah Gülen’e bağlı çeteler arasındaki ilişkileri ortaya çıkardıkları için tutuklanmış durumdalar. Bir MİT üyesinin cenazesini haber yaptıkları için tutuklandıkları iddiası gerçekleri örtbas etmek için kullanılan bir kılıf ve bahanedir. Bugüne kadar, sadece öldükten sonra değil, hayatta oldukları dönemde de birçok MİT üyesi hakkında haberler yayımlanmıştır, kitaplar yayımlanmıştır, ancak bu yazıları yazan kişiler hakkında herhangi bir tutuklama kararı alınmamıştır. Ayrıca, söz konusu kişinin MİT üyesi olduğu, OdaTV bunu haber yapmadan önce, zaten kamuoyuna açıklanmıştı. Kamuoyuna zaten açıklanmış bir olayı haber yapmak tutuklanma gerekçesi olamaz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “kozmik odası” olarak bilinen yerdeki devlet sırları dahil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en derin sırlarının, ABD ve CIA destekli Fethullah Gülen’e bağlı çetelerin eline geçmesinden sorumlu olan AKP iktidarının, OdaTV’yi devletin sırlarını kamuoyu ile paylaşmakla suçlaması saçmalıktır. AKP iktidarı “kozmik oda” skandalından sorumlu olanları ortaya çıkaracağına, OdaTV ile uğraşmaktadır!

Erdoğan, Fethullah Gülen’e bağlı çeteler konusunda aldatıldığını ileri sürmüştü ve kimseye bir hesap vermek gereği duymadan, kendi kendisini, Fethullah Gülen ve “FETÖ” ile ilgili yargı sürecinden muaf tutmuştu. Oysa şu anda, özellikle Osman Kavala, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç gibi kişilerin başına gelenlere baktığımızda, “FETÖ” tarzı hukuka aykırı kumpasçı zihniyetin son bulmadığını görmekteyiz. Erdoğan aldatıldıysa, Fethullah Gülen’e bağlı çetelerin uyguladığı tarzda kumpaslar neden devam etmektedir?!

Çünkü Erdoğan sadece, 15 Temmuz darbe girişiminden beri, Fethullah Gülen’in şahsına ve ona bağlı olarak gördüğü seçilmiş kişilere karşı mücadele vermektedir; Fethullah Gülen zihniyetine ve o zihniyetin ürünü olan yapılara ve yöntemlere karşı bir mücadele vermemektedir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anormal hükümet 18 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları