Çöp Dünyası (7)

16 Temmuz 2021 Cuma

Altı hafta önceki cumartesi, “Dünya Çevre Günü’ydü”… Türkiye’deki “çevre kirliliği” olaylarına değinmeyi sürdüreceğim… Bugün, “Marmara Denizi çöplüğü sorunlarına” göz atalım…

***

Jeoloji mühendisi, yazar Suay Kahraman, ‘Müsilajın (deniz salyası)’ oluşmasında, üç tetikleyici etken” olduğunu belirttikten sonra şöyle yazdı:

“Küresel iklim değişimine bağlı olarak Marmara Denizi’nde sıcaklıkların artması, durağan deniz koşullarına sahip yapısı ve yanlış atık birikmesine bağlı olarak fosfor, azot yükü yükselişidir. 

Ülke sanayisinin yaklaşık yarısı Marmara Denizi çevresinde bulunmaktadır. Hem evsel, hem endüstriyel atıklar çok az arıtılarak ya da arıtılmadan Marmara Denizi’ne atılmaktadır. 

Müsilaj, yıllardır yanlış atık yönetim politikalarının sonucunda ortaya çıkmıştır…”

Kahraman, “Bunca yıldır önlem almayan yetkililerin sorumluluğu da kusurları da çok büyüktür! Bu durumun turizm ve balıkçılık sektörlerini çok etkileyeceği bellidir. Bunun yanında biyolojik çeşitliliğin azalmasına da neden olacaktır…” dedikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:

“Türkiye’de, yılda yaklaşık 29 milyon ton sanayi atığı denizlere dökülüyor. Günümüzde belediyelerin yüzde 85’inin arıtma tesisi, yaklaşık 700 belediyenin ise kanalizasyonu yoktur! İşte yıllarca yapılan yanlışlar, ‘müsilaj (deniz salyası)’ gibi sorunların doğmasına neden olmuş ve denizlerimiz kirlenmeye mahkûm edilmiştir…”

Kahraman, bir başka olguya şöyle dikkati çekiyor:

“Deniz dibinde yaşayan ‘denizhıyarı (deniz patlıcanı)’, deniz suyunu süzer, deniz tabanını tarayarak, havalandırır ve ‘ekosistemi (besin ağı)’ güçlendirir. 

Bir tane denizhıyarı, günde yaklaşık 400 kg, yılda yaklaşık 150 ton kumu filtre ederek ağır metallerden arındırır ve denizin dibini temizler. Sularımız kirlendiğinde denizlerimiz için kurtarıcı olabilecek denizhıyarları, denizlerimizin geleceği için büyük önem taşımaktadır. 

Ancak ülkemizde bu canlıların avlanmasına siyasi iktidar tarafından izin verildi. Uzakdoğu’da sevilen bir besin maddesi olarak kullanılan bu canlıların kilosu 150 dolar olduğu için, döviz gelecek diye denizlerimizde avlanıp satılmaya başlandı. 

Bu konuyu TBMM gündemine taşıyan ana muhalefetin soru önergesine, siyasi iktidar duyarsız kalmıştır!”

***

“İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü”’nden Prof. Dr. Nuray Çağlar, Marmara Denizi’nde görülen “hidrojen sülfür”, hakkında şu ön açıklamayı yaptı:

“Denizde yeterli oksijen kalmayınca oluşur. Bu durum 45C kodlu istasyonda 500 metreden itibaren derinliklere doğru ‘hidrojen sülfür’ olduğunu açıkça gösteriyor. Laboratuvar araştırmalarımızda ‘hidrojen sülfürün’ oluşum nedenlerini bulmaya çalışacağız!”

Marmara Denizi’nde “bilim seferi” düzenleyen Prof. Çağlar, 1270 m. derinliğindeki Çınarcık Çukuru’nda “ölümcül hidrojen sülfür” oluştuğunu saptadı…

Prof. Çağlar, 750 metre derinlikten itibaren “robot araç” yardımıyla alınan suda, “çürük yumurta kokusu” algıladıklarını belirtti ve şunları söyledi: “Çözünmüş oksijenin normal değerin altında olması bizi tedirgin ediyorken, karşımıza bir de ‘hidrojen sülfür’ çıktı. Yani canlı yaşamını yok edecek çözünmüş bu gazı, Marmara Denizi’nde saptadık…”

2019 Mayıs ve ekim aylarında, aynı çukurda, bu gaz yoktu. Bu saptama, felaketin büyüklüğünü kanıtlıyor!” 

Prof. Dr. Çağlar, “Deniz salyası, aşağı doğru çöktüğü derinliklerde ve farklı metrelerden alınan örneklerde gözlemlendi. ‘Hidrojen sülfür’, denizde yeterli oksijen kalmayınca oluşur. 

Bu durum, 45C kodlu istasyonda 500 metreden itibaren derinliklere doğru ‘hidrojen sülfür’ olduğunu açıkça gösteriyor. Laboratuvar araştırmalarımızda ‘hidrojen sülfürün’ oluşum nedenlerini bulmaya çalışacağız…” dedi.

***

“Balıkesir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 2019 yılı Çevre Durum Raporu’nda” Marmara kıyısında yer alan “zeytin işleme ve zeytinyağı üretim tesislerinden çıkan atıkların arıtılmasının çok güç atık sular olduğuna” şöyle dikkat çekiliyor…

“Marmara Denizi’ne sınırı olan ilçelerimiz; Bandırma, Gönen, Erdek ve Marmara’dır. İlin üretime dayalı sanayi tesisi potansiyeli yoğunluklu olarak bu ilçelerde faaliyet göstermektedir. Bu ilçelerdeki üretime dayalı sanayi tesislerinden ve yerleşimlerden kaynaklanan evsel ve endüstriyel nitelikli atık sular doğruca ya da dolaylı olarak Marmara Denizi’ni etkilemektedir.

Yaz aylarında turizme bağlı olarak artan nüfustan kaynaklanan evsel atık sular, kış aylarında ise zeytinyağı üretiminden kaynaklanan zeytinin kara suyu en önemli çevresel sorunları oluşturmaktadır.”

Not: Sürecek…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları